İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Okulla hayat arasında sıkışanlar

Eğitim sisteminin çemberinden geçmiş kimi yazarlar, öğrencilik hayatının kıstırılmışlığını anlatan eserler yazmıştır. Daniel Pennac’ın otobiyografik eseri Okul Sıkıntısı ve Hermann Hesse’nin Çarklar Arasında adlı romanı, bizi o yılların bunaltısına geri götürüyor.

Şeref Birsel

“Eğitim öğrenciye saygıyla başlar.” Emerson

Daniel Pennac’ın Okul Sıkıntısı bize, geçmişin “okul” üzerinden taşıdığı yaralı deneyimlerin, zamanla kendisiyle barışık, mutlu bir insanı nasıl ortaya çıkardığını gösteriyor. Öğrencilik yıllarında “tembel” sıfatıyla yaftalanmış olan Pennac’ın bu otobiyografik eserinde okur, gerçeğin birbirine benzemeyen ama birbirinden beslenen iki yüzünü art arda izlemiş oluyor. İlk yüzünde, karnesi öğretmenlerin uyarı ve eleştirileriyle yüklü, aritmetiğe, matematiğe aklı ermeyen, ciddi boyutta imla bozukluğu hastalığından mustarip bir “tembel teneke” karşılıyor bizleri. Bu tembellik gerek okuldaki öğretmen ve öğrencilerin kinayeli sözleriyle, gerekse evdekilerin alay ve imalarıyla henüz oluşmakta olan kişilik açısından yorucu, yaralayıcı bir hâl almış. Karşısında sürekli, “Anlıyor musun? Anlamıyor musun?” soruları var Pennac’ın. Ve bu sorular gittikçe pekişiyor. Artık anlaşılabilecek şeyler de anlaşılmaz hâle geliyor.Pennac yıllar sonra öğretmen olur. Geçmişte yaşadığı öğrencilik deneyimi üzerine yoğunlaşarak bir kitap yazmaya karar verir. Fakat bu kitap, okul ve eğitim sistemindeki yeni yönelişler gibi değişen meseleler etrafında değil, hiç değişmeden kalan “tembel öğrenciler”in o üstü hiç açılmayan ortak kederi hakkında olacaktır. Okul hayatının en büyük meselesinin “korku” olduğunu vurgulayan yazar, daha sonra öğretmen olmasının gerekçesini de buraya dayandırır: “Kötü öğrencilerimin söz konusu bu kilidini kırmaya çalışarak, bilginin geçmesi için bir şans yaratmak.” Kitap boyunca, modern hayatımızı işgal altında tutan pek çok kavram üzerinde öğrencilerle birlikte düşünür yazar: Markalar, tüketim toplumu, alışkanlıklar… Pennac’ın olağanüstü anlatım biçimi, anlattıklarının hepimizin okul hayatında tanık olduğu durumlara denk düşmesi ve kendisini bazen edilgen bazen de etken bir özne ve meselenin her iki yönüne de dokunan bir tanık olarak anlattıklarının ortasına yerleştirmesi, kitabın gerçekliği hakkında kuşkuya yer bırakmıyor. Elimizdeki roman, bir sözlü tarih çalışması, pedagojik bir eser gibi de okunabilir. Pennac kitabın sonunda şöyle der: “Pedagojik sağduyunun tembel öğrenciyi olabilecek en normal öğrenci olarak tanıtması gerekirdi.”Çünkü bizim “normal” olarak kabul gören öğrenciden anladığımız, “öğrenmeye en az karşı koyandır”. Oysa başarı, normalin dışına çıkmakla gelir. Bunun için bilim, sanat, edebiyat tarihine bakmamıza da gerek yok üstelik. Okul Sıkıntısı, eğitim sacayağının özellikle ikisini (okul/öğretmen, ebeveyn/veli) samimi bir dille sorguluyor. Öğrencileri tembel-başarılı diye sınıflandırırken sayısız değişkeni (koşullar, çevre, hastalık, mizaç vs.) görmezden gelen eğitim sisteminin aktörlerine de önce içeriden, sonra dışarıdan samimi bir eleştiri getiriyor. Özellikle bugün memleketteki orta dereceli okullarda rehberlik hizmeti veren, disiplin kurullarında görev alanların okuması gereken bir eser.

EĞİP BÜKMEDEN EĞİTMEK

Bir görüşe göre eğitim sözcüğü “eğ” kökünden türemiştir. Bu fiili, “Ağaç yaşken eğilir!” ifadesinde de görebiliriz. Biçim vermek, kalıplar içine alarak sınırlandırmak ve isteğe uygun davranışların oluşmasını sağlamak üzerinden söz alır eğitim. Peki, okul gibi bir mekânın beklentilerine göre vaktiyle uygun, iyi olan davranışların zaman içinde değişmeyeceğini kim söyleyebilir? Bunun tam tersi de geçerlidir elbet. İyi, kabul edilebilir öğrenci olmak, iyi ve mutlu insan olarak hayatı devam ettirmek için yeterli midir? Hermann Hesse’nin Çarklar Arasında adlı romanı, yakın çevrenin bir öğrenci (Hans Giebenrath) üzerinden kendini nasıl ifade etmeye soyunduğunu, bu ifade biçiminin zamanla kendini var etme yarışı hâlini aldığını, devletin açtığı yatılı okul sınavını kazanıp manastıra yerleşen öğrencinin, şiire meraklı, fakat dersleri önemsemeyen Hermann adlı öğrenciylebiçimde anlatıyor. Almanya’nın küçük bir kasabasında yaşayan Hans yetenekli bir genç. Ona etrafındaki insanlar tarafından biçilen rol, bu yeteneğin gereğini yolundan hiç şaşmadan yerine getirmektir, fakat öğrenciliği sırasında, diğer öğrencilerle hiçbir uyum göstermeyen Hermann’la tanıştıktan sonra derslerini boşlamaya başlar ve okuldan ayrılma sürecini hazırlayan yola girer.

TRAJİK BİR SON

Hermann, yazarın özelliklerini taşır, şiir yazar, hayata bir sanatçı gibi bakar, kalabalıklardan, alışkanlıkla oluşturulmuş kültürden uzak durur. Ve Hans’a şöyle seslenir: “Bütün bu çalışmaları isteyerek ve kendiliğinden yapmıyorsun çünkü, sırf öğretmenlerden ve senin moruktan korktuğun için yapıyorsun. Diyelim sınıfta birinci ya da ikinci oldun eline ne geçecek?” Kitabın kahramanına, zorluklar karşısında pes ederse hayatın çarkları arasında ezilip gideceği, hemen her köşe başında tanıdıkları tarafından fısıldanır. O artık kendisi için değil de, başkalarının kendini gerçekleştirmesi ve onların mutluluğu için koşullanmış gibidir. Oysa en çok sevdiği, dönüp hatırladığı işlerden biri balık tutmaktır. Okuldan ayrılınca, ona bir ceza gibi işaret edilen tornacılık, fırıncılık, çilingirlik gibi meslek erbabının yakından bakınca, anlatılanın tersine hiç de mutsuz olmadığını fark eder. Kasapları, sepicileri, demircileri, fırıncıları anlamaya başlar; onların, eskiden ona öğretildiği gibi, sefil ve zevksiz insanlar olmadığını fark eder. Hayatta doğal olanın, bir yarışa sokulmadan kendi yolunu açanın mutluluğunu hisseder. Bu hayat içinde yaşayıp giderken aşkı da keşfeder; hayatta, okul dışında, insana dünyada olduğunu hatırlatan güzel şeylerin olduğu bilgisini edinir böylece. Hans’ın hayatı trajik bir biçimde son bulur, yine gündelik hayatın çarkları arasında… Hans’ın cenaze töreni sonrası Flaig Usta, törendeki öğretmenleri kastederek, aramızdaki saygıdeğer birkaç beyefendi işin böyle sonuçlanması için katkılarını esirgemedi, diyecektir. Okula kendi hikâyesiyle gidip, bu hikâyeyi geliştiremeyen öğrenciler, oradan trajik hikâyeler yüklenerek ayrılabiliyor. Tıpkı Hans gibi…

Okul Sıkıntısı Daniel Pennac Çeviren: Barış Behramoğlu Can Yayınları, 248 sayfa
Çarklar Arasında Hermann Hesse Çeviren: Kâmuran Şipal Can Yayınları, 250 sayfa
Çarklar Arasında
Hermann Hesse
Çeviren: Kâmuran Şipal
Can Yayınları, 250 sayfa
Show More