İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Medyanın gör dediği…

Sempé, medyanın güce, paraya ve iktidara endeksli manipülatif etkisini teşhir ederken bu etkiye teslim olmuş insanoğlunu da sarsmayı ihmal etmiyor.

Yazan: Safter Korkmaz

Jean-Jacques Sempé, ilerleyen yaşı nedeniyle bugün artık kullanamasa da bir bisiklet sevdalısı. Bir röportajında, 30 yıl boyunca, mesafe ya da hava koşulları ne olursa olsun her yere bisikletiyle gittiğinden bahsetmiş. Hatta smokin giymesi gereken o cafcaflı partilere bile… Yaşam öyküsüne göz attığımızda, bu sevdaya genç yaşta çalıştığı işler nedeniyle kapıldığını anlamak mümkün. Pek parlak geçmeyen öğrencilik yıllarının ardından postane, demiryolları ve bir bankada kısa süreli çalışan Sempé; en sonunda kapıdan kapıya satış işine başlamış. 1950’de askere gidene kadar* bisikletiyle diş beyazlatma tozu ve şarap satışı yapan Sempé, aynı zamanda memleketi olan Gironde’yi karış karış pedallamış. Muhtemeldir ki çizerin müthiş gözlem yeteneği ve eserlerindeki zengin detaylar, o günlere dayanmakta. İşte, Medya ve Diğer Şeyler kitabı da bu gözlem yeteneğinin bir ürünü.

Sempé, bu eserinde medyanın güce, paraya ve iktidara endeksli manipülatif etkisini teşhir ederken bu etkiye teslim olmuş insanoğlunu da sarsmayı ihmal etmiyor. Sandık başında oy verirken, adayların televizyondaki görüntülerine göre karar veren adamın resmedildiği bant çizimlerin, günümüzün “yandaş medya”sının köklerine ışık tutacağı şüphesiz.

Sempé’nin çizimleri, insanlardaki kendini gösterme ve başkalarını gözetleme merakını kolayca aktarıveriyor okuyucuya. Onun bir “gözetleyen” olarak, “gözetleneni” hicvettiği karikatürleri okuyor olmamız bir başka ironi mi yoksa medyanın doğru ellerde ne güçlü bir uyaran olabileceğinin kanıtı mı?

BİR GÜN HERKES TELEVIZYONA ÇIKACAK… MI?
Kitabın ilk sayfalarındaki bir karikatüre odaklanalım. Birbirinin kopyası yüksek blokları ve bunları meydana getiren biçimsiz beton kutucukları ev diye belleyenlerin, gökyüzündeki parlak dolunayı -bir zahmet kafalarını pencereden uzatmak yerine- televizyonlarından izlemelerini resmetmek, yüzyılın ironilerinden olsa gerek. Daha doğrusu geçtiğimiz yüzyılın… Böyle söylememin tek nedeni, bu karikatürün, Fransızca ilk baskısı 1986’da yapılan bir eserde yer bulması değil. Medya-toplum ilişkisinin, aradan geçen 30 yılda, bu çizimdeki durumu bile mumla aratacak hâle gelmiş olduğu yadsınamaz. Günümüz medya araçlarının ve etkinliğinin, Sempé’nin eleştirilerini, genç okur için yer yer fazlasıyla naif gösterme tehlikesi de var. Ama bu, ne Sempé’nin ne de medya dünyasına dair karikatürlerini derlediği Medya ve Diğer Şeyler kitabının eksiği…

Usta çizerin Medya ve Diğer Şeyler derlemesi sadece güçlü bir medya eleştirisi değil. Bireyin topluma ve kendine yabancılaştığı ölçüde medyayla çarpık ilişkilenişine; medyanın ona sunduklarıyla yetinmesine, yetinmek bir yana özdeşleşmesine tutulan bir ayna. Örneğin, boğucu ev işleri arasında bile neşesini kaybetmeyen kadının, gazetede gördüğü bir haberle alt-üst oluşunu izleriz bir bant dizisinde. En sonunda anlarız ki kadını bu derece üzen şey, ünlü bir medya çiftinin birbirine küsmüş olmasıdır. Ya da başka bir karikatürde oldukça şatafatlı bir evde, varlıklı bir çiftin televizyon karşısındaki tarifsiz heyecanına tanık oluruz. İzledikleriyse bir yarışma programında riske edilen birkaç liradan fazlası değildir. Etraflarındaki zenginliği –her anlamda- fark edemeyen ama medyanın ona sunduğu sahte dünyaya kapılıp gidenlerin trajedisi…

Bir başka çarpıcı karikatürün iki versiyonu var kitapta. İlki kapakta, ikincisi son sayfalarda. Çizim çok yalın: Ortada tek başına duran bir adama, yukarıdan bulutların arasından uzanan tehditkâr bir parmak… Kapaktaki çizimde “Bir daha asla televizyona çıkamayacaksın!” olan bant yazısı, içerideki çizimde “Asla televizyona çıkamayacaksın!”a dönüşmüş. Televizyona “tekrar” ya da hiç çıkamamanın yarattığı düş kırıklığı neyse de cep telefonuyla yapışık yaşayan, uyanık olduğu zamanın neredeyse tamamını (bazen uykuda olduğu zamanı bile) canlı “yayınlayan” günümüz insanı için “televizyona çıkmama” tehdidini “internete bağlanamama” ile değiştirsek nasıl olurdu?

Tanınmak, sevilmek, popüler olmak çoğu insanın isteği. Bunu beceremiyorsak, bu kez aykırı olmamak ve çevreye kendimizi kabul ettirebilmek derdine düşüyoruz. Bilinçli ya da bilinçsiz, sosyalleşme çabalarımızın çoğu bu minvalde ilerliyor. Sürünün onaylanmış bir bireyi, hatta mümkünse göz önünde olanlarından biri olabilmek… Kötü haber, medya bu zaafımızı keşfedeli uzun yıllar oluyor! İyi haber… İyi haber yok!

* Yeri gelmişken, kitabın girişinde yazarın yaşam öyküsünde yer alan “İkinci Dünya Savaşı’nda orduya katıldı.” bilgisinin sonraki baskılarda düzeltilmesi gereken, muhtemel bir dizgi sürçmesi olduğunu belirtelim.

 

 

 

Medya ve Diğer Şeyler
Jean-Jacques Sempé
Türkçeleştiren: Damla Kellecioğlu
Desen , 64 sayfa
Show More