İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Dağa küsmeyen, dağı ikna eden fare

Hareketi, zamanı; evin, sokağın, şehrin hâllerini yansıtan; detaylara özen gösterirken geniş resmi ihmal etmeyen Domenech, bütün-parça ilişkisini de başarıyla kuruyor.

Yazan: Adnan Saracoğlu

Kandinsky’nin erken dönem resimlerinden bazılarını gördüğümde, keşke cin fikirli biri sebep olsaydı da çocuk edebiyatı onun muhteşem resimlerini kazansaydı diye düşünmüştüm. Virginia Woolf, Sylvia Plath, Ursula Le Guin gibi muhteşem yazarların çocukları ihmal etmeyişlerine ise epeyce sevinmiştim. Aynı ağacın dallarında yolculuk olağan sayılabilir ve edebiyatın heybetli imza sahiplerinin en renkli imzalarını çocuklar için atmış olmaları orta dünyanın en büyük şenlik ateşini gerektirmeyebilir; ama sosyal bilimin “durdurulamayan” cins kafalarının çocuğu bir anlığına olsun düşünmesi neresinden baksanız büyük olay. “Hangi filozof, hangi düşünür, hangi büyük bilgin çocuklar için yazsın isterdiniz?” sorusunu benim gibi ciddiyet ve umutla cevaplayacağınızı tahmin edebiliyorum.

Gramsci adını okuyorum, başında Antonio’su da var; peki ama çocuk kitabında bu ismin ne işi var? Hata bendedir diyorum; bildiğim Gramsci’den başkası olsa gerek diye kendimi paylıyorum. Hata yok! Hayret çok! Dünyanın ayarıyla birileri oynamış, Almanlar 19. yüzyılda kurdukları modern bilimleri, İtalyanlar rönesansı, Japonlar samuray ruhunu unutmuş ve akıllarını en akıldışı şeyde; ırkçılıkta birleştirmişken, insanlığın aklını ve ruhunu korumak adına durmadan yılmadan düşünen ve eyleme geçen has kahramanımızdı Antonio Gramsci.

Faşizme karşı tavizsiz mücadelesi ve çok yönlü kapitalizm eleştirisini bir yana bırakırsak, onun bugün de diriliğini koruyan en önemli vurgusu sivil topluma ve hegemonyayadır. İktidar sahipleri, tıpkı sömürgeci güçlerde olduğu gibi sürekli askeri ve siyasi baskıyla toplumu kontrol etmekte zorlanacağından, bilgi kanalları ve güdümlü aydınlarıyla, toplumu, razı olacağı bir konuma yerleştirir. Bilinç olmadan muhalefet, eleştiri ve direniş olmayacağından, iktidarın güçlenmesi ve kök salması kolaylaşır. Sahih/organik aydın ise topluma temas ederek ortak aklı ve dayanışmayı örgütler böylece kültürel hegemonyanın karşısında sivil toplum tesis edilir.

Gramsci topluma dokunacak hayrının engellenmesi adına başlatılan hapis hayatında binlerce sayfa yazdı. Durdurulması düşünülen aklı durmamacasına çalıştı. Böylece ulaşması kolay olmayan noktalara belki de Kaf Dağı’nın ardına ulaştı. Kaf Dağı’nın ardına ulaştığı kesin olan eserlerinden biri ise “Sevgili Guilia”sı karısına yazdığı mektupta kısaca aktardığı Fare ve Dağ masalı. Büyük bir basiret ve asaletle; yükte hafif pahada ağır bir türü tercih ederek söylenebilecek neredeyse her şeyi söylüyor.

Çok sık görmediğimiz bir tercihle, sözcüğe henüz başvurulmamışken masalı anlatmaya başlayan resimlerle açılıyor kitap. Sonunu görüp önüne baktığımızda anlamı iyice netleşen kırık dallar, dağınık taşlar, taşlara meydan okuyan gözü kara fare… Heybetli başı dumanlı dağlar şehre ve evlere tepeden bakıyor. Ötelerde birbiri üstüne binmiş kayalar, taşlar, dallar… Evlerden birinde ışık yanıyor; gece vakti mutfakta bir hareketlilik. Dev bardağa abanan minik fare bardağı deviriyor sütü içiyor. Çizer Laia Domenech’in tercihiyle dikey okunan kitabın görsel dilinin Gramsci’nin aziz hatırasına layık yetkinlikte olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Hareketi, zamanı; evin, sokağın, şehrin hâllerini yansıtan; detaylara özen gösterirken geniş resmi ihmal etmeyen Domenech, bütün-parça ilişkisini de başarıyla kuruyor.

Sütü yitip gitmiş olan çocuğun ağlaması fareyi üzse de dövünmektense çözüm üretip yollara düşüyor. Çocuğun sütü yok, keçinin otu yok, otun suyu yok, suyun akacağı çeşmesi yok, çeşmenin onarılacağı taşı yok, taşın anası dağın insanın sözlerine kanası yok! Neyse ki işin başındaki sözü aklındaki fare dağın dilinden anlıyor. İnsanın çiğliğinden bahsetmeden saf umut olan çocuğun yoksulluğundan dem vuruyor. Onun nankör olmayacağına, çoraklaşmış dağı ağaçlarla yeşerteceğine ikna ediyor dağı. Çeşme onarılıyor, otlaklar yeşeriyor, keçi ve inekler birikse dere olacak kadar süt veriyor. Çocuk ise büyüdüğünde dağın yamaçlarını ağaçlarla kuşatıyor, dere tepe yeşillenince uzaklaşan hayvanlar dönüyor, yıpranan hayat dayanışma yamasıyla sağlamlaşıp yeniden umut veriyor.

Altı üstü tek nefeste tekerleyerek yuvarlayarak söylenebilecek, bir göz kırpışında okunabilecek metne neler sığmış neler! Kişisel menfaatin yerine toplumsal menfaat, savaş yerine barış dünün melankolisi yerine yarının eylem planı!

Hapiste durur gibi durmamış Gramsci; yazmış yaşamı örgütlemiş!

 

 

 

Fare ile Dağ
Antonio Gramsci
Resimleyen: Laia Domènech
Türkçeleştiren: Özgür Gökmen
Desen, 48 sayfa
Show More

1 Comment

  • Bora
    Bora

    Kitabı çok güçlü bir edebi ve politik bir tavırla ele aldığınız için çok teşekkür ederim size öncelikle. Kitap hakkındaki düşüncelerimi bu kadar derli toplu ve güçlü bir yaklaşımla ele alan başka bir yazı olamazdı herhalde diye düşünüyorum. Leo Lionni’nin “Frederick” ve “Yeşil Kuyruklu Fare” masalından sonra farelerin alternatif çocuk edebiyatı tarafından neden ısrarla ele alındığı, Gramsci ve sizin yazınızdan sonra bende biraz daha netleşmiş oldu. Sürekli bir kenara iteklenen, üzerine basılıp pislik muamelesi gören, baş hırsız suçlamasının ilk sanığı, üzerine yığınlarca negatif söylemin inşa edildiği fareler… Neyse ki bu masal fareyle temsil edilen tüm ezilenlere örgütlenme ve dayanışma becerilerini hatırlatıyor. Ve belki de en önemlisi yaşamdaki tüm varlıklar arasındaki bağı-gündelik hayatın en sıradan görünen detaylar içerisinde-işaret ediyor bize.

Comments are closed