İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Altın yılan yumurtasının izinde

Malina, biz insanların yaşadığı dünyanın kilometrelerce altında, karanlıkta yaşayanların şehri. Siyahın içindeki renkleri ve güzellikleri görebilen insanların…

Yazan: Deniz Poyraz

Korkusuz Meles oyuncu, senarist ve yazar Görkem Yeltan imzalı bir fantastik roman. Hep Kitap etiketiyle yayımlanan esere, Emre Karacan’ın resimleri eşlik ediyor.

Roman kahramanımız Korkusuz Meles’in, iş yaşamındaki partneri Edik. Birlikte çalışan bu iki arkadaş, bir yeraltı şehrinde yaşıyor ve kendilerine “olay çözücü” diyor. “Olay çözücülük” ilk bakışta kulağa zor ve netameli bir meslek gibi gelse de işleri pek yoğun sayılmaz aslında. Yaşadıkları ütopik yeraltı şehrinde, bizim dünyamıza benzer olaylar sık sık görülmüyor. Bir iş gelmesini bekleyerek geçirdikleri sayısız günün ardından tam da istedikleri gibi bir “olay” gerçekleşiyor, nihayet. Güzeller güzeli bir kadın kapılarını çalıyor bu ikilinin, onlardan yardım istiyor. İki arkadaş, bundan sonra, yaşadıkları yeraltı şehrinin köklerinin atılış sürecine kadar uzanan bir sırrın peşine düşüyorlar. Çalınan beş altın yılan yumurtası onları beklemedikleri başka başka maceralara sürüklüyor. İyisi mi biz kurguya dair daha fazla ayrıntı vermeyelim, okur bu keyifli maceranın tadını dilediğince çıkarsın…

Hikâye, Malina adlı fantastik bir şehirde geçiyor. Malina, biz insanların yaşadığı dünyanın kilometrelerce altında, karanlıkta yaşayanların şehri. Siyahın içindeki renkleri ve güzellikleri görebilen insanların… “Yeraltı şehirlerinin en güzeli” olarak tanımlanan Malina, ideal bir yerel yönetim örneği olarak resmediliyor romanda. Yeryüzündeki insanların ibretle izleyeceği bir şehircilik anlayışına sahip olan Malina, üzerine masallar yazılan, şarkılar bestelenen bir kent. Tiyatroları, konser salonları, opera binalarının stilleri ve repertuvarların muhteşemliği Malina’yı bir sanat şehrine dönüştürmüş zaman içinde. Toplu taşımanın yaygın olarak kullanıldığı şehirde, kentin bir ucundan diğer ucuna ulaşmanız yalnızca birkaç saniyenizi almakta. Bu son cümle belki Malinalılar için haber değeri taşımayan basit bir olay; fakat biz İstanbullular için altı çizilesi bir detay!

Yönetilmeme, sınırsızlık gibi maddeleri olan bir kitap da anayasa kabul edilmiş Malina’da. Yönetilmek değil, hizmet isteyen bir halk yaşıyor yeraltında. Halk tüketmek yerine çoğaltmayı, harcamak yerine geliştirmeyi tercih ediyor; zenginlik, bilgili olmak gibi insan dünyasının zavallı karşılaştırma biçimleri, Malina halkı için geçer akçe değil.

Gelelim romanın olumsuz yanlarına… Şurası çok açık ki metnin kurgusu, başta vaat ettiği heyecanın, maceranın, aksiyonun gerisinde kalıyor. Okur, ütopik bir fantazya şehrinde mekandan mekana koşacağını, sayfaları soluk soluğa çevireceğini sanırken metnin bütün bir gövdesinin birkaç kuru odaya hapsedilmiş hâlde kalması hayal kırıklığı yaratıyor. Bu kısıtlı hareket imkânları içerisinde karakterler de derinleşemiyor; yazar sık sık araya girip karakterlerin duygu ve düşüncelerini, nasıl bir insan olduklarını ne hissettiklerini aktarmak durumunda kalıyor.

İlk sayfalarda tanımı yapılan ütopik, yer yer anarşist, radikal biçimde demokratik toplum düzeninin etkisi de takip eden bölümlere yansımadan, değini olarak kalıyor. Sözü edilen yaşayış biçiminin üstünden asırlar geçmiş olmasına rağmen, etkisini ne sosyal yaşamda ne de o düzene doğan karakterlerin hâl, hareket ve söylemlerinde görebiliyoruz. Karakterler, çağdaş dünyamızda herhangi bir yerde karşımıza çıkabilecek nitelikte yansıtılmış bireyler. Bu yüzden yazarın başta çizdiği ütopik manzaranın çizgileri silinmeye başlıyor ilerleyen sayfalarda. Bunun sebebi de yeraltı şehirleri kurulurken, kralların krallıklarından kendiliğinden vazgeçmiş olmaları olsa gerek! Toplumsal bir mücadele verilmeyince, eşitlik ve özgürlük için bedel ödenmeyince, krallar tacını kendiliğinden çıkarınca demek ki böyle oluyormuş, diye düşünmekten alamıyoruz kendimizi. Şaka bir yana, Malina, iyi niyetli bir yaklaşımla ele alınmaya ve kurgulanmaya çalışılmış; fakat altı tam manasıyla doldurulamamış, eksik kalmış bir hayal kenti olarak kalıyor aklımızda.

Neticede, Korkusuz Meles’i hem fantastik hem polisiye/ macera romanı kabilinden okumak mümkün. İşaret ettiğimiz bazı olumsuzluklara rağmen birçok yönden okuru cezbediyor. Akıcı ve güzel bir Türkçe ile kaleme alınmış metinde zengin bir sözcük kullanımı da mevcut. Roman bu anlamda, Yeltan’ın edebi gücüne ve bu alandaki birikimine de işaret ediyor. Keyifli okumalar…

Korkusuz Meles
Görkem Yeltan
Resimleyen: Emre Karacan
Hep Kitap, 144 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More