İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Atasözlerinde kadın…

Schipper’e göre atasözlerinin iki stratejisi var: İlki, kadınları küçümsemek, diğeri ise toplum için tehlike olarak göstermek. Toplumu “kadın” tehlikesine karşı uyarmak…

Yazan: Feryal Saygılıgil

Bir Kemikten Bin Söze // Dünya Atasözlerinde Kadın, Delidolu Yayınlarından çıkan hazine değerinde bir yapıt. Daha önce NTV yayınlarından (Mineke Schipper, Erkek Acı Çeker Kadının Ruhu Duymaz, çev.: Taciser Ulaş Belge-Nurkalp Devrim, 2010) çıkmıştı ve uzun süredir baskısı yoktu. Dünyanın farklı ülke ve kültürlerinde kadınlara ilişkin 16 bin atasözünün yer aldığı, her evde olması gereken özel bir kitap bu.

240’tan fazla dilden ve en az 150 ülkeden derlenen atasözlerinden oluşturulmuş bu çalışma, sadece kadınlara yönelik atasözleriyle karşılaştırmıyor bizi, farklı kültürlerle tanışmamızı ve dil üzerinden dünyanın birçok yerine yolculuk yapmamızı da sağlıyor. Kadınlara yönelik bakış açısı üzerinden dünyanın ne kadar küçük ve benzer olduğunu da hatırlatmış oluyor.

Kitabın yazarı, farklı kültürlerden atasözlerindeki imajların ve fikirlerin arasındaki benzerliklerin rastlantı olup olmadığını anlamaya çalıştığını dile getiriyor kitabın çevirmenlerinden Taciser Belge’yle yaptığı söyleşide. (Taciser Belge, Cumhuriyet Dergi, sayı:1082, 2010.)

Ve hiç de şaşırmayacağımız bir araştırma sonucu çıkıyor ortaya: Yıllarca anlatmaya çalıştığımız erkek egemen sistem yapısının neredeyse tüm dünyada benzerlik gösterdiği, sınıfa, kültüre, coğrafyaya göre değişmediği ve de kadınlar üzerinde kurulan tahakkümün ve denetim mekanizmasının rastlantı olmadığı. Yani, tam anlamıyla bir siyasi rejimle karşı karşıya olduğumuz, tüm berraklığıyla gözler önüne seriliyor çalışmada.

Yazara göre, atasözleri “yeryüzünün her köşesinde ve tarih boyunca paylaşılan ortak noktaları dile getirir.” (s.17) Bu nedenle yazar, atasözlerini saçlar, gözler, dudaklar gibi bedenin bölümlerine göre ya da genç kızlık, annelik, yaşlılık, şiddet gibi farklı ülkelerden, farklı kültürlerden de olsa kadınların içinden geçtiği değişik evrelere göre aynı temalar altında yan yana toplamış. Böylece benzerliği görmemiz de hiç zor değil: Türkçede çok kullanılan “Saçı uzun aklı kısa” atasözü İsveç kültüründe de karşımıza çıkıyor örneğin. Bunun nedeni de elbette tesadüf değil; tarih boyunca savaşlar, Haçlı Seferleri, sömürgecilik, göç gibi nedenlerle kültür ve atasözleri oradan oraya taşınmış.

Schipper’e göre atasözlerinin iki stratejisi var: İlki, kadınları küçümsemek, diğeri ise toplum için tehlike olarak göstermek. Toplumu “kadın” tehlikesine karşı uyarmak. Çoğu kültürde, dul olmak, kaynanalık, gelinlik, yaşlı kadın olmak gibi geleneksel kadın rolleri vurgulanıp yeniden üretilmektedir. Yazarın topladığı 16 bin atasözünde en çok tekrarlanan ise “ideal evli kadınlar hakkında”. Hem karşılıksız ev emeğini hem de kadınların bedeni üzerindeki, erkeklerin denetimini düşündüğümüzde bu da şaşırtıcı olmasa gerek. Çoğu kültür için ideal evlilikte, kadının kocasından daha genç, daha az yetenekli, daha az sağlıklı ve dış görünüm olarak daha ufak tefek olması gerekir (s.322).

Gözden kaçırmamamız gereken nokta ise “kadınlara yönelik şiddetten söz eden atasözlerinin sayısı, Akdeniz’i çevreleyen ülkelerde ve bu ülkelerle bağlantısı olan toplumlarda anlamlı biçimde daha fazla” (s.332) olmasıdır. Bu tespit, antropolog Germain Tillion’un Akdeniz kültürüyle namus algısı, namus cinayetleri arasında kurduğu ilişkiyi de doğrular niteliktedir (Bkz. Harem ve Kuzenler, çev.: Şirin Tekeli, Nükhet Sirman, Metis Yayınları, 2006).

“Peki, bir direniş mekanizması olarak kadınlar ne yapmıştır?” sorusunun yanıtını ise Schipper, kadınların görüşlerini kendilerine sakladıkları ya da kendi aralarında ifade ettiklerini belirtir (s.385). Burada 2016 yılında kaybettiğimiz Filiz Bingölçe’yi anmak isterim. Yıllarca emek vererek hazırladığı Kadın Argosu Sözlüğü 1-2,(1, Metis Yayınları, 2001;2, Alt-Üst Yayınları, 2005) Türkiye’de kadınların kendi aralarında nasıl zengin bir dil yarattıklarının açıkça göstergesidir. Güney Afrikalı kadınların atasözleriyle mücadele biçimi ise oldukça yüreklendirici: Atasözlerini tersyüz etmek; erkek yerine kadın, kadın yerine erkek koymak. Şöyle mesela: “İyi bir üne sahip olmak isteyen erkek topalmış gibi sürekli evde oturur” (Britanya).

Schipper’in çok yerinde bir tespiti ise atasözlerinin yerini reklam sloganlarının almış olduğu; “Ne kadar az giyinirsen, o kadar memnun edersin” gibi kadınlara yönelik cinsiyetçi söylemin devam ettiği. Özellikle eğitim yaşamlarının başında olan gençler için atasözlerinin ve bu tür sloganların hiç de masum olmadığının, cinsiyetçi olduğunun farkında olmak önemlidir. Gündelik konuşmaların bir kısmını oluşturan atasözleri toplumsal cinsiyet rollerini yani sosyo kültürel olarak nasıl kadın ve erkek olunduğunu pekiştirir/öğretir. Zihinlerimize kazır; düşünce biçimimizi etkiler.

Dilin de kendi içinde tarihsel bir süreci var. Belli aşamalardan geçer, düzeltilir, eklenir, tarih içinde belirli dönüşümlere uğrar. Herkesin eşit ve özgür olduğu; kimsenin kimseyi cinsiyetinden, sınıfından, ırkından, etnik kimliğinden dolayı aşağılamadığı, küçümsemediği; başta kendi kullandığı dille hesaplaştığı, kendini sorguladığı bir dünyaya kavuşmak bizim elimizde.

Bir Kemikten Bin Söze
Dünya Atasözlerinde Kadın
Mineke Schipper
Türkçeleştiren: Taciser Ulaş Belge,
Nurkalp Devrim
Delidolu Yayınları, 444 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More