İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

…bir de döndük baktık ki, bir arpa boyu yol gitmişiz!

Masal Dolu Anadolu’da Koray Avcı Çakman, zengin folklörümüzün ürünü olan sözlü anlatı geleneğini şiir ile harmanlıyor. Çakman’ın unutulmaya yüz tutmuş masalları günümüz dünyasına taşıdığı kitabın çizimleri Elif Deneç’e ait.

Yazan: Hazal Baydur

Çocukluğumdan beri masal okumayı çok seviyorum. Masalların, insanlar ve doğayla ilgili bazı normları basit bir şekilde ifade ettiğine ve çocuklara varoluşun anlamını öğrettiğine inanıyorum. Masal ile gelen hayal gücü, çocuklara, yeni öyküler oluşturarak ya da hâlihazırda var olan hikâyeleri dönüştürerek, kendilerini ifade etme yeteneği kazandırıyor. Belki de bu yüzden masallar, gerçek dünyanın sınırlarını aşmasına izin verdiği ölçüde, her çocuğun yaşamının vazgeçilmez bir öğesi konumunda. Çocuk, masalların dünyasında, sevdiği karakterlerle macerdan maceraya atılırken iyi ve kötü, gerçek ve yalan arasındaki farkı da öğreniyor.

Masal Dolu Anadolu’da Koray Avcı Çakman, zengin folklörümüzün ürünü olan sözlü anlatı geleneğini şiir ile harmanlıyor. Çakman’ın unutulmaya yüz tutmuş masalları günümüz dünyasına taşıdığı kitabın çizimleri Elif Deneç’e ait. Tudem Yayınlarının özenli baskısı ve redaksiyonun titizliği kitap boyunca kendini belli ediyor. Deneç’in çizimlerinin sadeliği ve masalların önüne geçmemesi ise yerinde bir tercih olmuş.

Masal Dolu Anadolu, onbeş masal-şiirden oluşuyor. Bir yarışı ortaklığa dönüştüren İbiş ile Değirmenci Memiş; hazıra çabuk alışıp emeğinin değerinden uzaklaşan Keloğlan; dürüstlükle kardeşlerini geride bırakıp tahtı kapan kraliyetin küçük oğlu; köye dadanan deve karşı köylünün derdine çare bulan Derman Nine ve Kaf Dağı’nın ardında yaşayan, Anka Kuşu’nu görmüş daha nice kahramanlar…

Masallarda ortaklaşan temalar, çoğunlukla etik bilinci oluşturmak üzere seçilmiş. Çalışkanlık ve dürüstlük temelinde emeğin değeri, sevginin kudreti ve yalanın laneti masalların kıssadan hisseleri durumunda. Ancak, tüm bu masallar Anadolu’nun asırlara dayalı sözlü geleneğinin devamı olsa da zaman zaman günümüz dünyasındaki yerlerini sorgulama ihtiyacı duyuyorum. Örneğin evlenmek için ayı gökten yere indirecek bir yiğit bekleyen ve babalarının sözünden çıkmayan padişah kızları ya da kırk gün kırk gece düğün yapan gösterişçi prensler yerine, kendi kararlarını veren, mutlu ilişkiler kurmak için kurtarmayı ya da kurtarılmayı beklemeyen bireylerin hikâyelerini dinlemeyi tercih ederdim. Toplumsal cinsiyet eşitliği uğruna bunca mücadelenin ardından, bizi ileriye taşımak yerine geriye götürecek geleneklerin, yapıbozuma uğramadan masallarda yer alıyor olması beni düşündürüyor. Ataerkil köklerinden beslenen bir toplumda, bir kadın olarak eşit varoluş hakkımızı tüm zorluklara rağmen savunurken, bir çocuk kitabında kadınların fethedilmeyi bekleyen bir kale gibi gösterilmesinin karşılığı, bende derin bir üzüntü oluyor. Bir masalı masal yapan kahramanlık öyküleri mi, şiddet mi ya da kurtarılmaya muhtaç prensesler mi? Anadolu masalları da pekâlâ benliğini, özgürlüğünü ve mutluluğunu kendi kendine sağlayan karakterlerle harmanlanabilir. Öte yandan bunca eleştirim, kitaptaki masalların hepsinin bu sorunla malul olduğunu akla getirmesin. On beş masal-şiirden yalnızca ikisi, bu eleştirilerime kaynaklık ediyor. Açık ki, hiç olmamasını tercih ederdim…

MASAL VE ŞIIRIN DANSI
Çakman, Anadolu masallarını şiir diliyle anlatmayı seçmiş. Bu, masallara bir ahenk katarken, küçük yaştaki okurun estetik duygularının gelişmesine de olanak veriyor. Onların düşünce zenginliğini artırıyor ve farklı pencerelerden bakma yetisini geliştiriyor. Yazarın masalları şiirle harmanlarken yakalamaya çalıştığı uyaklar zorlama değil, doğal ve akıcı. Seçtiği kelimeler oldukça anlaşılır. Belki tekrar eden sesler ve ikilemeler ile anlatım daha zenginleştirilebilir, yansıma sözcüklerin ve tekerlemelerin ağırlığı daha fazla hissedilebilirdi. Yine de masalların her biri adeta bir bulmaca gibi yazılmış ve sonlara doğru yaşanacakları öğrenme merakı okurun dikkatini yüksek tutmaya yetiyor. Her bir masal-şiirin “bir varmış bir yokmuş” ile başlamaması ve farklı masal girişlerini bir arada görmek iyi bir tercih olmuş. Yalvaç Ural’ın, çok sevdiğim “Güzel sayfam hoşça kal, bu masalı kuşa sal!” yazısı da masallarda çok sık rastlanan giriş ve tekerlemelerden oluşuyordu. Neredeyse bir şiir gibi ezberlediğim bu yazı geldi aklıma sık sık Masal Dolu Anadolu’yu okurken. Özellikle masallara özgü tekerlemeler düşünüldüğünde masalları şiirleştirip sunmak çok tatlı fikir. Bu yüzden yazarın yaptığı işi başarılı buluyorum. Ancak keşke masalların seçiminde de şiirleştirmedeki kadar titiz bir çalışma yapılsaydı. Günün ihtiyaçlarını yanıtlamayan masalların, en azından dönüşüme uğraması ve yenilenmesi gerektiğini düşünüyorum. Yoksa yarına kalma ihtimalleri çok düşük.

Masal Dolu Anadolu
Koray Avcı Çakman
Resimleyen: Elif Deneç
Tudem Yayınları, 88 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More