İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Çizgi Roman Sanatı Etrafında Dönen Derin Tartışmalar – 7

Müthiş kafa karışıklığı

Çizgi roman sanatında grafik roman türü odaklı tartışma ilk dönemler, büyük oranda ana akım karşıtlığı ekseninde şekillenmiştir. Ancak gördüğüm kadarıyla bugün, bu tartışma büyük bir bilgi eksikliği ve çizgi romanı kendi sanatsal ölçütleri dışında değerlendirmeler yoluyla ucuz bir reklam kampanyasına dönüştürülmüş, suçlamalarla aşağılamalar düzeyine ulaşmıştır.

Şu ana akım karşıtlığı

Geçen sayıda dile getirdiğim gibi, çizgi roman sanatında tüm piyasayı domine eden, özellikle ABD ekolünde oluşmuş güçlü bir ana akım vardır ve tartışma bu işler üzerinden ilerlemektedir.

ABD’li büyük yayıncılar “süper kahramanları” temel alan bir yayıncılık anlayışına sahiptir. Bu ana akımda içerik, ülkedeki siyasi baskılarla birlikte -içinde kahramanlık geçen her sanat eserinde olduğu üzere- büyük oranda toplumun geneliyle ve sistemle uyum içerisindedir. Bir de buna okurun yaşı ve cinsiyeti eklenince, yayıncılar sanatçılardan belli içerikler ve belli yazılı/görsel kalıplı üretimler talep etmektedir. Bu üretim biçiminin dışındaki eserler, geniş ölçekli satış olanaklarına sahip bu ağın içinde yer bulamamaktadır.

Bu noktada kimi çizgi roman sanatçıları, bu tarz yayıncılara karşı çıkıp arzu ettikleri içerik ve kalıplarda eserler üretmek üzere “bağımsız” ve “alternatif” olarak adlandırılan yeni akımlar yaratarak eserler ortaya çıkarmışlardır. Bir süre kısıtlı bir kesime hitap etmiş olsalar da zaman içerisinde bu sanatçılar, dünyayı etkileyen avangart bir girişimin öncüleri olarak anılmaya başlamışlardır.

Ancak hatırlatmakta fayda görüyorum, ana akıma karşı çıkışlar sadece çizgi roman sanatında yaşanmamıştır. Her kültürün doğru bulduğu ve kalıplarını belirlediği bir sanat anlayışı, her sanat dalında görülmüş; ana akımlara karşı çıkılmış, yıkılmış veya değiştirilmişlerdir. Zamanın bakış açılarına uymayan formlar bir yana bırakılmış, geleceği şekillendirmek isteyen öncü sanatçılar oyun sahnelemek, sergi açmak, kitabını bastırmak için büyük mücadeleler vermişlerdir. Ayrıca toplumların felsefi, kültürel ve sınıfsal değişimlerini algılayamayan, yeni taleplerine ket vurmaya çalışan sanat anlayışları zamanla köhneleşirken, dinamik ve zamanın sesi olabilmiş işler hızlıca kabul görmeye başlamış, sonraki kuşaklara ilham olmuşlardır. Bunları sanat tarihinden biliyoruz.

Çizgi roman sanatı da aslında bu sürecin bir parçasıdır. Ancak tek sorun, bu sanat dalının binlerce yıllık bir tartışma alanına yayılamamış olmasıyla birlikte, sinema kadar değer verilip değerlendirmeye alınmamış olmasındadır.

Öte yandan artık bu tartışmalar yapılmaktadır ve bu da çizgi roman adına büyük bir gelişme olanağıdır. Ancak bugün tartışmanın geldiği boyut sorunludur. Sorunludur çünkü ABD kökenli comics ekolünün siyasi ilişkileri temel alınarak, hem bu ekoldeki değerli çalışmalar hem de diğer bütün ekollerin ana akımları zan altında bırakılıyor. Sonra, çizgi roman sanatı kendi ölçütleri üzerinden değil, “edebiyat” ölçütleri üzerinden yıpratılıyor. Dahası, “yeni ve kaliteli” bir okur oluşturma kampanyası adı altında aslında bilinçli bir çizgi roman okur kitlesi değil “müşteri” yaratılmaya çalışılıyor. En fenası da bu kampanyanın genel argümanı, sektörü ayakta tutan ve hayli bilinçli olup ayrım yapmadan, salt çizgi roman tutkusuyla çizgi roman alıp biriktirenleri hedef alan “ana akım okuyanlar çocuk zekâsını aşamamışlardır” küçümsemesi, suçlamasıdır.

Klişeleşmiş eleştiriler ve Levent Cantek

Bart Beaty’nin kaleme aldığı Sanat Karşısında Çizgi Roman kitabı kayda değer bilgiler içeriyor. Yıllarca çizgi romanı küçümsemek için kullanılan klişeleşmiş argümanlarla, çizgi romanı sanat dalı olarak inceleyenlerin tezleri ve saptamaları bu kitapta bir araya getirilmiş. “Giriş: Tarihin Çöp Kutusundan Çıkış – Çizgi Roman ve Türlerin Hiyerarşisi” ile “Çizgi Roman Sanat Olsaydı: Bir Çizgi Roman Sanat Dünyasını Tanımlamak” adlarını taşıyan ilk iki bölümde çizgi romana getirilen eleştirilere yer verilmiş. Özellikle şu iki saptamaya dikkatinizi çekmek isterim:

1 – Çizgi roman çocuklara ve aklı gelişmemiş olanlara üretilir.

2 – Çizgi roman, edebiyat üzerinden eleştirilmektedir ve yakınlaştırılarak değer kazandırılmaya çalışılmaktadır.

Levent Cantek, ülkemizde bu iki eleştiri kalıbını sıklıkla yazılarına taşıyan ve grafik romanı anlatmaya çalışırken kullanan kişi olarak çıkıyor karşımıza.

Bir bakıma grafik roman türünün anlaşılması, yayılması ve okunması açısından oldukça yararlı bir çaba sarf ettiğini görüyoruz Cantek’in. Ancak kendisinin özellikle bu türde eserleri kaleme almış olması, dizi çizgi romanları, çizgi roman sanatıyla özdeş göstererek tek bir konuyu ele alan, sığ ve boş maceralar üreten sanat kolu olarak lanse etmesi, bir bakıma kendi reklamını yaptığı eleştirilerini de beraberinde getiriyor. Cantek, yazılarında ve söyleşilerinde, özellikle “çizgi roman çocuklar için üretilmiştir, üretilmektedir” iddiasını dile getirirken bir tür olan grafik romanı, çizgi roman başlığı altından ayrı tutuyor ve öne çıkarmak için “adult” kavramına yer veriyor, yani yetişkin içindir vurgusu yapıyor.

Bu iddiasını güçlendirmek için de “ayrıksı” deyiveriyor grafik roman içerikleri için. Ancak bu havalı ayrıksı kavramını çok da açıklayamıyor. Öte yandan içeriğini beğendiği bazı dizi çizgi romanlarına haksızlık etmemek adına onları örnek göstererek saygı duruşunda bulunuyor.

Levent Cantek, “grafik romanın çizgi romanın itibarını arttırdığını” da iddia ediyor. Hatta yurt dışında grafik romanlara verilen edebiyat ödüllerini örnek göstererek, ülkemizde de böyle bir ödül verilmesi gerektiğine dikkat çekerek bir anlamda böyle bir ödülü de çağırdığı görülüyor. Bu arada da grafik romanın çizgi roman olmadığını ileri sürüyor.

İşin kötüsü, Levent Cantek dışında birçok kişinin de ABD kaynaklı bilgileri dilimize çevirerek yangına körükle gittiğini gözlemliyoruz.

Sırayla gidelim… Çocuk işi ve “grafik roman çizgi roman değildir” iddiası

Doğrudur, comicsler başta olmak üzere kahramanlı ve mizah içerikli çizgi romanlar uzun süre çocuklar, ergenler, gençler ama özellikle de erkek okurlar hedef alınarak üretilmiştir. Bu, büyük oranda haklı bir saptamadır. Ancak bir önceki yazımda da belirttiğim gibi eksiktir. Çünkü bağımsız sanatçılar yıllarca yetişkinlere yönelik çizgi romanlar üretmişlerdir. Tek fark ana akım içinde yer almıyor olmalarıdır.

 

Öte yandan ana akımın çoğunlukla “dizi” türü işleri kapsadığını ancak Vertigo ve Epic Comics gibi örneklerden de bildiğimiz üzere, yetişkin okurlara hitap eden yayınlar basıldığını ve hepsinin comics olarak adlandırılan ana akımın parçası olduğunu da biliyoruz. Bununla birlikte ülkemizde çizgi roman kavramıyla comics’in aynı anlamı taşımadığını da biliyoruz.

Yani inatla çizgi roman ve comics kavramlarının aynı anlama geliyormuş gibi gösterilmesi ciddi karmaşaya neden oluyor. Comics, ABD çizgi roman ekolünün adıdır. Ülkemizde ise çizgi roman sanat dalının genel/kapsayıcı adıdır ve grafik roman, comics başlığı altındaki bir türdür. Sıkı çizgi roman okurları tümüne saygıyla yaklaşır, keyifle okur.

Kavramların içini boşaltarak suni, üstelik ithal bir gündem ve tartışma yaratılmasının çizgi romana fayda sağlayacağına inanmıyorum.

Çocuk işi…

Şu çocuk işi çizgi roman dizilerine bir bakalım…

“Ken Parker” çizgi roman dizisi, sol tandanslı bir eleştiri sunar okuruna. Siyasi, sınıfsal, cinsel ayrımcılık, ırkçılık karşıtıdır; emekten yanadır.

“Büyülü Rüzgar”, “Volto Nascosto”, “Adam Wild” dizilerinin yazarı Gianfranco Manfredi, Jean-Jacques Rousseau hakkında doktora yapmıştır ve onun toplum sözleşmesi üzerinden günümüz modern kapitalizmi eleştirmektedir.

“Dampyr”, günümüz sömürgecilik modelinin başındaki silah tüccarlarını, din bezirganlarını, petrol kartellerini, iş dünyasını yönetenlerini vampir olarak göstererek sömürü düzenini yıkmaya çalışan bir kahramanın fantastik maceralarını anlatır.

“Lilith”, doğadan kopuşu ve Hz. Havva’nın çocuklarının iblislerin anası Lilith’ten daha fazla katliam yapışını tarihi olaylar üzerinden aktarır.

“Yalınayak Gen” serisinde, savaş karşıtlığı, dünyanın en yıkıcı bombasının kullanılmasının ardından, son derece acı sahnelerle aktarılır.

“Northlanders”, Hristiyanlık Vikingler arasında yayılırken yaşanan katliamları konu edinir.

“Corto Maltese”, kültürler arası bir köprü vazifesi görür.

 

Jodorowski, Enki Bilal, Manara, Moebius ve Serpieri gibi Fransız ustalar bilimkurguyla geniş bir fantazya üzerinden insanın varoluş sebebinden tanrı kavramına, kadın imgesinden toplumsal yobazlığa, muhafazakar estetik anlayışından günlük yaşantının getirdiği tekdüzeliğe kadar hemen her konuda sorular sormaktadır.

“Asterix” ve “Red Kit” gibi diğer örnekler, yine mizah kullanılarak sistem eleştirisi getirirler.

Soruyorum, bu gibi konuları ele alan yüzlerce dizi çizgi roman örneklerinin çocuk işi olduğunu ileri sürmek doğru olabilir mi? Sırf kahramanlı dizi çizgi romanı okuduğu için yetişkin bir çizgi roman okuru, aklı gelişmemiş/çocuk akıllı olmakla itham edilebilir mi? Dahası, bu eserleri üreten sanatçıları “çocuk işi” üreten kişilere indirgemek ne derece doğru olur?

Kısa bir ara

Görüldüğü üzere daha yazacak çok şey var ama yeni gelinin dediği gibi “yerim dar”. Önümüzdeki sayılarda bu konuları tartışmaya devam edeceğiz ve evet, bu sayıda grafik roman örneklerini ele alacağımı yazmıştım hatırlıyorum.

Efendim! Ne mi oldu?

Konu yarım kalmış gibi geldi, erteledim. Grafik roman örneklerine sonra illa ki bakacağız. Siz bu arada birkaç kurbağa daha öperek prensinizi bulmaya çalışabilirsiniz. Anladınız işte, kendinize uygun çizgi romanları bulana kadar okumaya devam.

Show More