İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bize en gerekli kelimeler bu kitapta arkadaşlar!

Bize en gerekli kelimeler bu kitapta arkadaşlar!

Benim Kendimin Sözlüğü, dilin çocuklarla yetişkinler arasında açtığı mesafeyi kapatıyor. Büyüklerin egemenliğindeki hayatın her alanında kullanılan, küçüklerin de yeni yeni tanış olduğu kelimeleri çocukçaya tercüme ediyor. Ayşe Kilimci’nin çalışmasından tadımlık geliyor bu ay!

abaküs: Sayı boncuğu. Sallayınca güzel şıkırdıyor. Renkleri capcanlı, keşke janjanlı yapsalardı. Neden takım rengine göre abaküs yapmazlar? Ben karakartalım,
siyah beyaz abaküs olsa iyi sayarım. Ama sayarken parmaklarım yetmez, ayak parmaklarım da yetmezse dişlerimle sayarım.

aborda: Gemi başka bi gemiye yandan yandan sokulup yanaşıyo ya hani, bazen de rıhtıma yanaşıyo, işte o… Konak vapuru, Pasaport vapuruna yandan sokuluyo, komşu oluyo, biz de vapurdan vapura geçip rıhtıma öyle çıkıyoruz, çok hoş oluyor.

acı: Dış yahut içten bir etkiyle vücudumuzun bir yerinde oluşan keskin ağrıya acı deniyor. Ali abim duvara kömürle kalp çizdi, üstüne ok sapladı, kanlar aktı gibi çizdi, işte buna keskin acı denirmiş. Acı, aspirin alırsan geçermiş, ama aşk acısının ilacı olmazmış. Bence abim yanılıyor, en büyük acı diş ağrısı. Bi de yaraya tuz basmak varmış; onu sormayın bana, dedi Ali abim. Sanırım kalbine ok saplayan kızın ona yüz vermemesi yaraya tuz biber ekmek oluyor.

açacak: Kutu ve kapak açma şeysi. Alet yoksa dişini ya da kapıyı kullanırsın. Ali abim kızın kalbinin kilidini açamamış, maymuncuk dene dedim, kızdı bana.

ada: Deniz, göl, akarsuda olan dört yanı suyla çevrili kara parçası. Evde onarım vardı ben ustanın harcını leğene koydum, leğeni suyla doldurdum, dayak yiycektim az kalsın, ada yaptım diye aferin beklerken…

adaletsiz: Ninem adak kurbanı kesti, dayım askerden sağ salim döndü diye. Ama bize vermedi, çünkü adakmış. Komşular yedi kavurmayı, biz seyrettik. İşte bu adaletsizlik.

adet: İnsanların yapmaya alıştığı kural. En güzel adet bayramda mendilin içine para koyup çocuklara vermek. Sakız, çukulata, dolar da koyabilirsiniz; fark etmez, seviniriz.

adil: Hakka hukuka uygun, doğru, eşit… Tanrı adilmiş, öyleyse niye gözler, saçlar, boylar, huylar, sesler eşit dağılmamış? Afganistanlıyla İsveçliye verilenler adil mi? Neden susayım? Ayıp mı?

af: Bir suçu, yanlış davranışı hiç olmamış sayıp cezayı kaldırmak. Yuvadaki Ramazan herkese küfrediyo diye onu masanın altına, cezaya koydu öğretmeni. Çünkü vali baba konuk gelmişti. Ramazan ordan bağırmış, “Valla billa ananıza küfretmiycem, çıkartın beni buradan!” diye. Tabi ayıp şekilde söylemiş bunu. Affedilecekti ama edilmedi. Yalnız vali babanın gülmekten karnı niye ağrımış, o faslı anlamadık.

afacan: Ele avuca sığmayan, zeki ve yaramaz çocuk; o benim işte.

afiş: Sanat eserlerinin ve aşı kampanyasıyla ramazan kampanyasının şeysi. Reklam panosu gibi bişey, ağaçtan ağaca asılır, köprüye asması yasaktır. Sürücüler okumasın diye karayoluna asılması da yasaktır. Duyduk duymadık demeyin vatandaş demenin yazılısı.

Afrika: Adem’le Havva’nın yeryüzüne indiği yer. En büyük hayvanların, çağlayanların, ormanların da vatanı. Elmasın altının Allahı ordaymış, bakkal amca söyledi. O zaman Afrikalı çocuklar niye aç? Koskoca Afrika onca zenginliğini nasıl olur da kendi kullanamaz? Bi de onca zenginliği bırakıp birbirleriyle dövüşüyorlar. Onlar neden simsiyah insanlar, güneşte çok oynadıklarından mı, çok kahve içtiklerinden mi?

ağaçkakan: Gagasıyla ağaca yazı yazan kuş, öbür adı, takdelen kuşu. Acaba el yazısıyla mı yazıyor ağaca, kitap harfleriyle mi?

ağrı: Bana sorarsan çürük azı dişimdeki en fenası, Ali abime bakarsan kalp ağrısı…

Benim Kendimin Sözlüğü
Ayşe Kilimci
Resimleyen: Reha Barış
Tudem Yayınları / 144 sayfa

 

Show More