İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Spielberg’in vizöründen dostluk ve savaş…

Spielberg’in 6 dalda Oscar’a aday gösterilen Savaş Atı adlı filmi vizyonda gösteriledursun, biz Michael Morpurgo’nun filme kaynaklık eden kitabını önümüze koyduk ve edebiyat ile sinemanın bu buluşmasına dair Sevin Okyay’dan bir değerlendirme istedik.

Sevin OKYAY

Michael Morpurgo’nun 1982’de basılan Savaş Atı adlı kitabı bir atla çocuk yaştaki bir gencin arasındaki dostluğu anlatıyor. Ne var ki kitabın ayırıcı özelliği, arasına I. Dünya Savaşı’nın girdiği bu arkadaşlığın da, savaşın da, atın gözünden anlatılmış olması. At Joey, Albert’le olan günlerini, ondan ayrı günlerini ve hem İngiliz hem Alman cephesinden savaşı naklediyor. Yazarı Morpurgo, daha evrensel bir hikâye anlatmak istediği için bu yolu seçmiş. Doğrusu, haklı bir seçim. Çünkü bence, her ne kadar filmin merkezinde Joey bulunsa bile, Morpurgo’nun kitabı insanı filmden daha çabuk ve daha fazla etkiliyor. I. Dünya Savaşı patlak verdiğinde, Albert ve Joey bir çiftlikte mütevazı bir hayatı paylaşıyorlar. Joey, babasının ani bir kararla aldığı bu cins ata, çiftlikte kalabilsin diye, çiftlik atı olmayı
öğretiyor. Derken savaş patlak veriyor, süvariler gelip Albert’in atını alıyorlar. Yüzbaşı Nicholls ona atına iyi bakacağı konusunda söz veriyor ama bir hücum sırasında, Joey’in sırtındayken ölüyor. At ise bir savaş atı olup çıkıyor, bir Almanlara hizmet ediyor, bir İngilizlere. Ölümü, hastalıkları, zehirli gazı görüyor, cepheden yaralı taşıyor, en iyi arkadaşı at Topthorn’u kaybediyor. Buna karşılık, bir Fransız çiftliğinde kalırken, onu çok seven bir küçük kıza rastlıyor. Sonunda kendini iki düşmanın cephe hatları arasında kalan arazi şeridinde, dikenli tellere takılmış halde buluyor. Onu kurtarmak için bir İngiliz bir de Alman ölümü göze alıp beyaz bayrakla yanına geliyorlar. Joey kurtarılınca, “kimin olacak” yazı-turasını İngiliz kazanıyor. Hiç iyi durumda olmayan Joey de böylece, onu bulabilmek için yaşı tutmadığı halde savaşa katılmayı başaran Albert’le buluşmuş oluyor. Albert sevgili atını bulup eve, Devon’a getirmek için hiçbir tehlikeden kaçınmamış. Edebiyat olmasa sinema konu bulmakta bugünkünden de fazla sıkıntı çekecekti kuşkusuz. Çok satan kitapların olduğu gibi, kült kitapların ve klasiklerin de çoğu nihayetinde beyazperdeye uyarlanmaktan kurtulamıyor. Genelde de, daha önce kitabı okumuş olanlar, sinema uyarlamalarından pek tatmin olmuyor. Bir süre öğretmenlik yaptıktan sonra karısıyla birlikte şehirli çocuklar için bir çiftlik kuran Morpurgo’nun kitabı, onun ifadesine göre, bir tesadüf sonucu ortaya çıkmış. Yazarın, köyün pub’ında I. Dünya Savaşı’na katılmış, savaşta atlarla ilgilenmiş bir ihtiyarla karşılaşması, Büyük Savaş’ın herkese getirdiği yıkımı bir atın bakış açısıyla, evrensel bir hikâye olarak yazma kararı almasına yol açmış. Sonra bir süvariyle ve askerlerin köye gelip atları almasını hatırlayan biriyle tanışmış.

TESADÜFLER…
Ama kitabın ortaya çıkmasına yol açan tesadüflerin en önemlisi, yazarın, çiftlikteki çocuklardan birinin, kekelediği için hiçbir soruya cevap veremeyen Billy’nin, Hebe adlı bir atla uzun uzun konuşmasına tanık oluşu. Bir başka esin kaynağı ise Morpurgo’nun karısı Clare’e ait: savaşta dikenli tellere takılmış bir at resmi. İngiltere’nin savaşa yaklaşık bir milyon at gönderdiğini, bunlardan sadece 65 bininin geri döndüğü öğrenince de çok sarsılmış. Neredeyse, ölen insanlarınkine eşit bir rakam… Michael Morpurgo kitabında savaşın yıkımını Joey’in gözünden anlatırken, gözü yaşlı bir tavır benimsemiyor. Elbette duygulanmak da ağlamak da serbest, ama Joey’in mücadelesi, kayıplarına rağmen yaşamaya devam edişi, atla insan, ender de olsa insanla insan arasındaki dayanışma okura cesaret veriyor. Film vermiyor mu peki? Veriyor, evet, ama “Savaş Atı” temelde bir melodram. Genç Jeremy Irvine’in Albert Narracott’u da ağladı ağlayacak bir karakter. Baba Ted (Peter Mullan), kitaptaki babadan merhametli; anne Rose (Emily Watson) filmde daha baskın. İki arkadaşın kavuşma sahnesi ile finalde de hayli farklılık var. Buna karşılık, Devon çayırlarının, daha sonra da Flandres ile Somme’un, Janusz Kamiński imzalı Oscar adayı görüntüleri hakikaten müthiş. Spielberg, siperlerin cehennemini de gayet iyi yansıtmış. “Er Ryan’ı Kurtarmak”ın II. Dünya Savaşı kâbusundan sonra, aynı derecede rahatsız edici bir I. Dünya Savaşı tablosu çizmiş. Sesler de görüntüleri pekiştiriyor. Ben gene de kitabın sakin anlatımını tercih ederim. Bu arada, Joey’i on dört at oynamış. İçlerinden biri, “Şampiyon” (Secretariat) filmindeki atı da oynayanlardan, yetenekli “oyuncu” Finders Key. Yarışırken, başlangıç noktasına bile gitmek istemeyen bir tembelken, tesadüf eseri yıldız olup çıkmış. Tıpkı, kitabın, pek çok şeyi tesadüflere borçlu olduğundan dem vuran yazarı gibi.

 

 

 

 

 

 

 

 

Savaş Atı
Michael Morpurgo
Çeviren: Arif Cem Ünver
Tudem Yayınları, 160 sayfa

Show More