İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Shakespeare’in tadı

Shakespeare’i çocuklar anlayabilir mi? Büyük yazarın dilsel yetkinliğinden feragat edilip, oyunları
basit bir kurguyla öyküleştirildiğinde, Shakespeare’den geriye ne kalır? Belki de soruların yanıtını
kitapları çocuğunuzla birlikte okuyarak sizin bulmanız gerekiyor.

Elif İNCE

Çizmeli Kedi Yayınları’ndan çıkan tadımlık boy Shakespeare uyarlamaları, William Shakespeare’in en popüler oyunlarını öyküleştirerek 8 yaş ve üstü okuyucuların beğenisine sunuyor. Şimdilik 6 kitaptan oluşan seri, bu yıl içinde 17 kitaba tamamlanacak. Küçük okuyucuların büyük dil ustası Shakespeare’le bu erken tanışmaları, ileriki yaşlarda daha gelişmiş bir edebi damak zevkine sahip olmalarını sağlayabilir; eğer ki ebeveynler de onlarla birlikte aşk, merhamet, ikiyüzlülük, intikam gibi ciddi konulara kafa yormayı göze alırlarsa…

İKİ KOMEDİ, DÖRT TRAJEDİ
Mutlu sonu sebebiyle komediler arasında sınıflandırılan Venedik Taciri, bir yandan, bir tüccarla açıkgöz bir tefeci arasındaki anlaşmayı, diğer yandan da güzeller güzeli zengin kızla yoksul ama kalbi temiz gencin arasındaki aşkı anlatıyor. Paranın insani değerlerden daha kıymetli tutulması, intikam, adalet, merhamet ve merhametsizliğin karşısında aklın zaferi ön plana çıkıyor kitapta. Serinin tek komedisi olan Bir Yaz Gecesi Rüyası’nda ise türlü zıtlıklarla, perilerle, büyülerle bezenmiş üç aşk hikâyesinin sarpa sarması anlatılıyor. Sonunda her şey tatlıyla bağlanıyor elbet, zira “Aşk her zaman bir yol buluyor; fakat bu yol her zaman insanların zannettikleri yol olmayabiliyor.”

Serinin diğer kitapları ise Shakespeare’in en bilinen trajedilerinin dördünden oluşuyor. “Olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu,” diye başlayan tiradıyla meşhur Hamlet’te, edebiyat tarihinin en karanlık, dertli ve huzursuz karakterlerinden birinin intikam isteğiyle kendisini yiyip bitirmesi konu ediliyor. Ölümsüz ve imkânsız aşkla eş anlamlı hale gelen Romeo ve Juliet, iki düşman ailenin çocukları arasındaki, tüm diğer değerlerin ve bağlılıkların önüne geçen güçlü bir aşkı anlatıyor. Romalı cesur kumandan, “adam gibi adam” Markus Antonius ve güzelliği Truvalı Helen’inkini bile gölgede bırakan Mısır kraliçesi Kleopatra’nın dillere destan aşkını dile getiriyor Antonius ve Kleopatra. Görev ile aşk, duygu ile sorumluluk arasında bölünmüş bu karakterler için mutlu bir son elbette mümkün değil. III. Richard’da ise kıvrak zekâsı ve mizah anlayışı sebebiyle neredeyse sempatik gözüken renkli bir kötü karakterin, krallığı ele geçirme sevdası anlatılıyor. Sonunda savaş meydanından onu kurtaracak bir at karşılığında tüm krallığından vazgeçecek kadar çaresiz kalıyor III. Richard.

Kitapların hem çizimleri hem de pek çok yan karakterden ve olaydan arındırılarak, kafa karıştırmayacak şekilde sadeleştirilmiş olmaları okumayı kolaylaştıran unsurlar. Özellikle Hamlet, III. Richard ile Antonius ve Kleopatra’da hikâyeleri bir anlatıcının ağzından dinlememiz de okumayı daha keyifli kılıyor. Bununla birlikte, basitleştirilmiş dilleri ve tüm masalsılıklarına rağmen, satır aralarında çok ciddi konular saklı olduğuna dikkat çekmek gerek. Örneğin Venedik Taciri’nin başkahramanlarından olan tüccar Antonio’nun, açıkgöz tefeci Shylock’a Yahudi olduğu için hakaret ettiği ve Shylock’un onu “Unutmayın ki, Yahudiler de tıpkı sizin gibi insan… Bizim de bir yerimiz kesilse kanar, zehirlensek ölürüz. Ve eğer bizi aşağılarsanız intikam alırız,” diye cevapladığı kısım, şüphesiz intikam, ırkçılık, eşitlik gibi konularda konuşmayı gerektiriyor.

İyi Kitap’ın Mart sayısında işlenen “çocuğa görelik” dosyasında ağır basan görüş, gerçek hayatta, televizyonda, gazetelerde her gün tanık olduğumuz şeylerin kurmaca edebiyattan çok daha vahşi olduğu, aşırı korumacı bir tavrın çocuğa faydadan çok zarar getireceği, uygun ve samimi bir dille anlatıldıktan sonra büyükler için uygun olan her türlü konunun çocuk edebiyatına da konu olabileceği yönündeydi. Bu görüşe katılıyor; tam da bu sebeple, kitapların amacına ulaşabilmesi için hikâyelerle ilgili olarak küçük okuyucularla etraflıca konuşulması gerektiğini düşünüyorum. Güçlü zıtlıklar ve çatışmalar ile bunların gerektirdiği zor kararlar tüm kitaplarda ortak bir tema olarak ortaya çıkıyor. Aileye veya ülkeye bağlılık ile aşk arasında, şüpheyle inanç arasında, görünüşle gerçek arasındaki sürekli çekişme, bu konularda keyifli tartışmalar yapmaya zemin hazırlayacak nitelikte. Hamlet’in sonunda ana karakterlerin tamamının ya cinayet ya da intihar, düello veya kaza sebebiyle hayatını kaybetmesi ve Romeo ve Juliet ile Antonius ve Kleopatra’daki çifte intiharlar ise yine üzerinde konuşmaya değecek trajiklikte ve ilginçlikte konular.

Ancak şunu da hatırlamakta fayda var ki bu kitaplar çocuklar için yazılmış değil, çocuğa uyarlanmış eserler. Dolayısıyla, söz gelimi intikam konusuna değinen bir çocuk kitabıyla, Hamlet’in kısaltılmış versiyonu arasında karakterlerin tanıtılma biçimi, olayların gelişme ve sonuçlanma hızı açısından büyük farklar olması kaçınılmaz. Eserlerin orijinallerinde net olarak ortaya konan sebep-sonuç ilişkileri, karakterlerin karmaşık ruh yapıları ve amaçları gibi pek çok konu, hızlandırılmış bir özette derinliğini kaybediyor.

DİL CAMBAZI SHAKESPEARE
1564-1616 yılları arasında yaşayan Shakespeare, doğduğu kasabada, Stratford’da hayata gözlerini kapadığında, insanlığın tüm güzelliklerini ve tüm çirkefliklerini dantel gibi işlediği 37 oyun, 154 sone ve 2 uzun şiir bırakır geride. Yarattığı derinlikli karakterler, üzerinden neredeyse yarım asır geçmiş olmasına rağmen bugün capcanlı karşımızda durmaktadır.

Gelgelelim, Shakespeare her şeyden önce olağanüstü bir dil ustası, bir dil cambazıdır. Günümüzde kullanılan pek çok İngilizce söz öbeği ve deyimi kâh icat ederek, kâh kelimelere yepyeni anlamlar yükleyerek dili zenginleştirmiştir. İyi eğitimli bir İngiliz’in sözcük dağarcığının 20 bin kelime civarında olduğu sanılırken, Shakespeare’de bu rakamın 65 bini aştığı tahmin edilir. Dolayısıyla Shakespeare okumaktan alınan keyfin büyük ölçüde Shakespeare’in dilinden kaynaklandığını söylemek yanlış olmaz. Ve nasıl ki Shakespeare oyunlarını kısaltmak karakterlerin derinliklerinden
bir şeyler götürüyorsa, hikâyeleştirerek sadeleştirmek de bu özellikli dilden feragat etmek demektir ister istemez.

Ama işte yine de, “Şiir, çeviride kaybolan şeydir,” diyen Robert Frost’a, Sabahattin Eyüboğlu’nun cevabındaki gibi, “Şiir, en kötü çevirilerde bile büsbütün yitmeyen şeydir.” Kitapların ebeveynlerle birlikte, soyut kavramlara açıklık getirilerek okunacağını, küçük okuyucuların da bu seriyle Shakespeare’in yitmeyen o özünü hayretle, keyifle keşfedeceklerini ve ömür boyu geliştirecekleri bir damak tadı kazanacaklarını umuyorum.

Venedik Taciri
William Shakespeare
Resimleyen: Tony Ross
Çeviren: Sibel Hüseyinca Onmuş Çizmeli
Kedi Yayınları, 64 sayfa
Bir Yaz Gecesi Rüyası
William Shakespeare
Resimleyen: Tony Ross
Çeviren: Sibel Hüseyinca Onmuş Çizmeli
Kedi Yayınları, 64 sayfa
Show More