İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Gençlerle dili ve dimağı kertilmemiş sohbetler

Gençlerle dili ve dimağı kertilmemiş sohbetler

Kutlukhan KUTLU

Halime Yıldız’ın genç okurlara yönelik deneme kitabı Kertenkelime, bilgiyi anılarla, anıları tarihle, tarihi de fikirlerle harmanlayarak okuyucusunu renkli bir zihinsel gezintiye çıkarıyor. Genç okurların deneme türüyle tanışması için bu kitap biçilmiş kaftan.

İnsan kitabın adını görür görmez sormadan edemiyor doğrusu: Nedir bu “kertenkelime”? Bir kertenkele ile bir kelime nasıl bir işbirliğine girmiş olabilir acaba? Yerlerde sürünen kelimelerden mi söz ediyoruz; yoksa, şak! diye uzanıp da havadaki sineği avlayacak kadar ehil, keskin nişancı dillerden mi? Ya da mesela “çatal dil”lerden dökülen güvenilmez kelimelerden mi?

KERTİLEN KELİMELER

Kertenkelime’nin hemen başında görüyoruz ki hiçbiri değil. Halime Yıldız, genç okurlara yönelik denemeler kitabının ilk yazısına da adını veren bu uydurma sözcük ile aslında “kerten” kelimelerden ziyade, “kertilen” kelimeleri kastediyor çünkü: Kertilip biçilerek zenginliklerinden edilen, üstelik kertenkelelerin aksine kopan kuyruklarına yeniden kavuşamayan kelimelerin trajedisinden söz ediyor. Bunu yaparken de kısacık birkaç sayfa zarfında mağara resimleri ve hiyerogliflerden Cemal Süreya’nın adındaki kaybolan “y” nin hikâyesine, “çerçeve”nin kelime köküne, Yunus Emre ve Mevlana’nın söz büyücülüğüne, gündelik konuşmada kullandığımız ortalama kelime sayısına (bizde 500, gelişmiş ülkelerde ise 2000’miş), TV izlemeye ayırdığımız vakitle kitap okumaya ayırdığımız vaktin bir karşılaştırmasına (ilki günde 5 saat, ikincisi yılda 6 saat), Yahya Kemal ve Behçet Kemal Çağlar arasındaki bir konuşmadan hareketle kelimelerin içinde saklı inceliklere sıçrıyor.  Konfüçyus’un “Bir toplumu yok etmek istiyorsanız, o toplumun dili ile başlayın,” sözüyle de meramının altını iyice çiziyor.

Bu ilk yazı Kertenkelime’deki yirmiye yakın denemeden sadece bir tanesi ama kitabın genel havası hakkında gayet güzel fikir veriyor. Şahsen çocukken öğrenmekten epey keyif aldığımı hatırladığım türden ilginç bilgi kırıntılarıyla ve genel kültürü zenginleştirici öykü ve süslemelerle dolu denemeler bunlar (mesela, Narsizm kelimesinin mitolojik kökeni; 1 milyara kadar saymanın ne kadar süreceği; patatesin kıtalararası yolculuğu; tarihteki çok başarılı ve ünlü bazı kişilerin bilinmeyen başarısızlık öyküleri; George Washington’ın diş ıstırabı ve hangi hayvanın kaç dişi olduğu…)

Gelgelelim kişisel öykülerle insanlığın öyküleri arasında tasasızca mekik dokuyan, rahat ve temiz bir dille yazılmış denemelerin içine bu bilgiler gayet ferah bir şekilde serpiştiriliyor. Arada sahne alan birkaç şiir de cabası! Dolayısıyla okur da kendini anlatılan konuyla ilgili kâh bir anekdota, kâh bir tarihi hikâyeye, kâh bir faydalı bilgiye sıçrayarak daldan dala konan, ama “asıl mesele”den de kopmayan bir tanıdığı dinliyormuş gibi hissediyor.

SOHBET HAVASINDA

Öte yandan Halime Yıldız’ın kitabı öğretici olma konusunda en ufak bir çekinceye sahip değil. Her an her yerden faydalı bir bilgi kafasını uzatabiliyor.  Dahası sırtındaki pullarda mesaj da taşıyor Kertenkelime: Dilin ve bilginin değerine dair uyarılar dışında, günümüzde belki fazlaca teknolojiyle çevrili ve dört duvar arasında büyümek zorunda kalan çocuklara, bundan daha bir iki nesil öncesinin tecrübe ettiği o hayli farklı ve doğal hayattan kırıntılar da sunuyor. Meyve bahçelerine girmenin ve komşulara aşure göndermenin normal bir şey olduğu, insan denen mahlûkta muazzam bir çeşitliliğe tanık olmak için illaki bir ekrana bakmanın gerekmediği, hepimizin hayatın envai çeşit dokusuna ve sürprizine daha bir “akortlu” olduğumuz zamanlardan bir esinti getiriyor. Söz konusu esintiye kapılıp da Zvayştayn Amca’dan Palyaço Kaptan’a ve Kırkım Nine’ye çeşit çeşit karakter arasında gezinirken, anılar tarihe, tarih bilgiye, bilgi fikre kapı açıyor. Bu da ortaya çocukların o işlek ve maceraperest dimağının rahatlıkla peşine takılabileceği renkli bir “zihinsel tur” çıkarıyor.

Başarılı çocuk kitabı yazarlarının çoğu, kilit noktanın içtenlik ve yapmacıksızlık olduğunu söyler. Kertenkelime bunu, öğretmekten ve mesaj vermekten kaçınarak başarmıyor. Bunu öğretme ve mesaj verme işine “görev” değil de “öykü anlatıcılığı”nın keyifli ve kişisel bir parçası gibi yaklaşarak başarıyor.

Kertenkelime Halime Yıldız Evrensel Basım Yayım, 88 sayfa
Kertenkelime Halime Yıldız Evrensel Basım Yayım, 88 sayfa
Show More