İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Yaş sınırı tanımayan Kızıl Ağaç…

Yaş sınırı tanımayan Kızıl Ağaç…

Şiirsel TAŞ

1974 doğumlu Avustralyalı çizer ve yazar Shaun Tan Türkçede ilk kez yayımlanıyor. Az ve öz de olsa metin barındıran ama resimlerin metne hiç ihtiyaç duymaksızın öyküyü dillendirdiği Kızıl Ağaç’ı görünce, bu sıradışı yaratıcının aldığı pek çok ödülün sebebini anlayacaksınız.

Yanılmıyorsam beş yıl önce, Barselona’dan uçup gelen üç kitap konuvermişti masama. Üçünün de üzerinde Shaun Tan yazıyordu. Katalanca bilmem, ama zaten kitaplardan birinde, kitabın ve yazarın ismi dışında başka yazı yoktu. Ailesini, yaşadığı toprakları geride bırakıp, yeni bir yaşam kurma umuduyla yabancı bir ülkeye ayak basan ve oraya uyum sağlamaya çalışan bir göçmenin öyküsünü sepya tonlarında sayfalarca çizimle anlatan, içerik olarak bütünüyle bu dünyaya, görsel açıdan fantastik bir âleme ait bir grafik romandı bu. Ağzımın şaşkınlıktan bir karış açık kaldığını hatırlıyorum.

Shaun Tan ile ilk tanışıklığımın kısacık öyküsü böyle ama sonrası giderek uzayan bir öykü aslında; çalışmalarının peşine düşüp, kitaplarının takipçisi oldum. Sanatçının beş yıl önce elime geçen diğer iki kitabından biri, Türkçe yayımlanan ilk kitabı olan Kızıl Ağaç, diğeri ise Aralık ayında Türkçe baskısına kavuşacağımız Kayıp Şey idi. Az ve öz de olsa metin barındıran ama resimlerin metne hiç ihtiyaç duymaksızın, kendi başına öyküyü dillendirdiği iki kitap. Severek okuduğum, resimlerine bakmaktan keyif aldığım epeyce çocuk kitabı var, ama hayranlıkla dönüp dönüp okuduğum/baktığım kitapların sayısı o kadar da fazla değil ve Shaun Tan külliyatı o azınlığın içinde.

RESMİN GÜCÜ

Avustralyalı sanatçının aldığı ödülleri, kazandığı başarıları kasten –ama kesinlikle hasetten değil– sıralamayacağım; dileyen bakar, bulur, okur. Sıralamayacağım çünkü az önce sözünü ettiğim üç kitabıyla ilk karşılaştığımda, Shaun Tan bu ödüllerden hiçbirini almamış, Kayıp Şey uyarlaması animasyon dalında Oscar kazanmamıştı. Üstelik pek çok sanatçının tersine, “özgünlük kavramının, bütünüyle yeni fikirler bulmaktan ziyade, var olan fikirlerin dönüşümünden ibaret” olduğunu itiraf edecek kadar alçakgönüllü biri vardı karşımda. Esinlenme ve yaratıcılık sözcüklerini temkinli kullandığını söylüyordu Shaun Tan, çünkü bu sözcükler, fikir ve duyguların öylece kendiliğinden beliriverdiği şeklinde hatalı bir düşünce uyandırabiliyordu insanın kafasında. Oysa Shaun Tan’ın deneyimi, “esinlenmenin daha çok dikkatli bir araştırma ve meydan okuma arayışı, yaratıcılığın ise bulduğuyla oynama, bir savı bir başka sava karşı sınama, bir şeylerin bir araya geldiğinde nasıl bir tepkimeye yol açtığını görme olduğu” yönündeydi.

Şimdi azıcık ortalık karıştırma zamanı! Çünkü Kızıl Ağaç’a elini atıp da kitabın sayfaları arasında gezinmeye başlayan pek çok erişkinin aklından geçecek soruları az çok kestirebiliyorum: Kızıl Ağaç bir çocuk kitabı mı? Kitabın hedef kitlesi kim? Shaun Tan bu kitabı kimler için yazıp çizmiş? Daha önce başka kitaplar için benzer soruların sorulduğunu gayet iyi bildiğim için, Kızıl Ağaç’ın da bu sorulardan nasibini alacağına adım gibi eminim. Çünkü: “Bazen gün doğar ve hiç umut getirmez beraberinde. Ve gitgide kötüleşir her şey. Bir kasvet çöker üstüne. Kimse anlamaz halinden. Dünya sağır bir makinedir artık, ne his vardır içinde ne de mantık,” diye başlayan; “Bazen beklersin, beklersin, beklersin, beklersin, beklersin, beklersin de, hiçbir şey olmaz yine de. O zaman tüm dertlerin çullanır üstüne, geçip gider yanından tüm güzellikler, kaçınılmaz gibi görünür korkunç akıbetler. Bazen bilemezsin, ne yapman gerektiğini, aslında kim olduğunu veya nerede bulunduğunu ve gün başladığı gibi bitecektir sanki,” diye devam eden bir kitap; “Ama işte! Birdenbire karşına çıkıverir, canlı ve parlak, sessizce beklemektedir seni tam da hayal ettiğin gibi,” sözleriyle sona erse bile, pek çok erişkin, “yaşölçerbiçer”inin ibresine bakıp, Kızıl Ağaç’ın çocuk kitabı olarak nitelendirilebilecek miktarda iyimserlik ve umut barındırmadığını (!) düşünebilir. Doğruya doğru, Shaun Tan’ın kitabı hüznün, yalnızlığın, kasvetin, karamsarlığın eşine zor rastlanır görsel bir betimlemesi aslında.  Peki, ama Kızıl Ağaç’ı kendine özgü kılan bu özellikler, onun “çocuklara göre” bir kitap olmadığını mı gösterir, yoksa “sadece çocuklara göre” bir kitap olmadığını mı?

Metnin bütününü oluşturan yukarıdaki dört beş cümle aslında engin bir hayal gücünün ürünü olan bu görsel betimlemeye açılan dört beş küçük penceredir. Shaun Tan da anlamsal ağırlığın resimlerde olduğunu ve metni, gereğinden fazlasını söyleyip, her bir resmin okuru cezbeden gizemli davetini gölgelememesi için bilinçli olarak bu kadar sınırlı ve yalın tutmayı tercih ettiğini söyler.

Sanatçı, kim için yazıp çiziyorsunuz sorusuna, “Okuyan ve bakan herkes için. Yani merak eden; garipliğin, gizemin, acayipliğin keyfini çıkaran; soru sormayı, hayal gücünü kullanmayı seven ve buna zaman ayırmaya, ilgi göstermeye hazır olan herkes için,” yanıtını veriyor.

Kızıl Ağaç’a ilişkin değerlendirmesi ise dikkat çekici: “Resimler, sağlıklı dozda bir gerçeküstücülük yoluyla onları götürebildiğim noktaya kadar kişisel yoruma açıktır. ‘Kaçınılmaz gibi görünür korkunç akıbetler’ bölümünde kızı bekleyen canavar, ölümden tutun, okula gitmeye, hastalık hastası olmaya, ilaç bağımlılığına, kredi kartı borcuna ya da kıyamete kadar herhangi bir şeyin simgesi olabilir.”

Kızıl Ağaç, Shaun Tan’ın acayip dünyasına giriş biletiniz olsun. O ağaçtan savrulan yaprağın peşine takıldınız mı, o tuhaflıklar âleminde tahmin ettiğinizden çok daha uzun süre kalabilirsiniz. Kırmızı yaprak mı? Dikkatli bakarsanız göreceksiniz ki o her sayfada var!

Kızıl Ağaç Shaun Tan Çeviren: Seda Ersavcı İthaki Yayınları, 32 sayfa
Kızıl Ağaç Shaun Tan Çeviren: Seda Ersavcı İthaki Yayınları, 32 sayfa

 

Show More