İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Öte dünyalara açılan kapılar

Öte dünyalara  açılan kapılar

Kutlukhan KUTLU

Çizgi roman severlere müjde! Desen Yayınları’nın bastığı Başka Gezegenin Çocukları, serüven dolu gizemli öte dünyalara ve sempatik karakterlere meraklı okurları hemen yakalayacak. Bu kitabı bir solukta okuyanlar, ikincisi çıkana dek meraktan uyuyamayacak.

Ne keşifler yaparsak yapalım, ne tür büyüleyici teknolojiler bulursak bulalım, yaşadığımız dünya çocuklara yetmiyor hiçbir zaman. Hep biz yetişkinlerin biçimlendirip açıkladığı haliyle gündelik gerçekliğin ötesinde başka bir gerçekliğin izini sürüyorlar. Hayaller kuruyorlar, ihtimaller üzerine düşünüp heyecanlanıyorlar, düşlerine sıkı sıkı tutunuyorlar. Çünkü büyümek demek yeni şeylerle tanışmak demek ve onların zihninde ihtimaller, kendi koymadıkları kurallarla kısıtlana- mıyor; henüz ras- yonalizmin ege- menliğine boyun eğecek ka- dar hayat tarafından itilip kakılmış, zorlanmış ve bastırılmış olmuyorlar çünkü.

TEHLİKELİ BİR GÖLGE

Çocuk edebiyatında “bir kapı açıp başka bir dünyaya adım atan çocuklar”ın öykülerinin bu kadar yaygın olması belki de bundan: İhtimalleri, düşleri canlı tutma ihtiyacına hitap ediyor bu öyküler. Bu kalıbın muhtemelen en ünlü örneğini, C. S. Lewis’in Narnia serisini hatırlayalım: Aslan, Cadı ve Dolap’la başlayan seride Pevensie kardeşler, bir dolabın içinden bambaşka bir âleme, büyülü Narnia’ya çıkıyorlar ve dünyayı sarsan bir savaş konusunda elden hiçbir şeyin gelmediği “bizim dünyamız”ın aksine, o öte dünyanın kaderini etkiliyor, Narnia halklarına acı veren kötü kraliçeye karşı mücadele ediyor, birer kahraman oluyorlar.

Nykko’nun yazdığı, Bannister’ın çizdiği ve Jaffre’nin renklendirdiği Başka Gezegenin Çocukları adlı Fransız çizgi roman serisinde de benzer bir durum söz konusu. Dört çocuk (ama Narnia’daki gibi kardeş değil, arkadaş), içlerinden birinin yeni ölmüş büyükbabasının (“Gab Baba”) arkasında bıraktığı eve gittiklerinde, kitaplıklar dolusu kitap ve ilginç eşya, evde dolaşıp duran hayli ürpertici ve tehlikeli bir “gölge” ve bir de projeksiyon makinesi buluyorlar. İlk bakışta, film göstermeye yarayan herhangi bir projeksiyon makinesine benziyor bu ama aslında bambaşka bir şey yapıyor: Işığıyla tuhaf bir âleme kapı açıyor.

Başta sadece Gab Baba’nın torunu Rebecca giriyor o kapıdan, yeni tanıştığı üç arkadaşı Noe, Theo ve Maxime’i merakta bırakarak bir süre ortadan kayboluyor. Sonra dört çocuk da öbür tarafa geçiyorlar ve orada biraz vahşi ve ilkel, epey büyüleyici, oldukça da tehlikeli bir paralel dünya buluyorlar. Sakinlerinden bazılarının Gab Baba’yı tanıdığı bu dünyadan kurtulmaya çalışırken, uğursuz gölgenin epey korkutucu benzerleri (ve onların efendisi olan esrarengiz biri) peşlerine düşüyor. Neyse ki yanlarında taşıdıkları çeşitli ışık çıkaran cihazla (son çare olarak da ateşle) onları defalarca püskürtmeyi başarıyorlar. Bu arada o dünyanın önemli bazı karakterleri de onlara yardımcı oluyor: Yaşlı Norgavöl onlara yol gösteriyor, Ilvanna yol arkadaşları oluyor, bir başka cesur genç kadın olan Doleann ise ejderha benzeri bineğiyle zaman zaman Gandalf misali belirip çocukların başını büyük belalardan kurtarıyor.

Dört çocuğun kendilerini içinde bulduğu paralel dünya, Bannister ve Jaffre’nin resimleriyle renkli, ilgi çekici ve biraz da tedirgin edici bir yer. Kökleri 19. yüzyıl serüven öykülerine uzanan ama mesela Karanlık Cevher ve Lemony Snickett gibi roman serilerinde de izlerini görebildiğimiz bir macera hissiyle dolu; hem çocukların bir an önce oradan kurtulmaya odaklanmalarına sebep olacak bir korkutuculuğu hem de arada bir durup poz vermeden edememelerini getiren bir davetkârlığı var.

ÖLÜMCÜL TEHLİKELER

Bu tür öyküler aslında biraz da çocuklar için dünyanın zorluklarının, tatsızlıklarının ve acımasızlığının damıtılıp simgeleştirildiği, daha dikkat çekici, renkli, daha kolay saptanır, anlaşılır ve yüzleşilir hâle getirildiği sembolik yolculuklar değil midir? Başka Gezegenin Çocukları’nda da bir yakınlarının cenazesinde sıkılıp az ötedeki akranlarıyla oynamaya gönderilen küçük bir kız (Rebecca) ve dünyayla temelde onları ne kadar eğlendirebileceği üzerinden ilişki kuran üç oğlan çocuğu; paralel bir evrende büyük acılar ve korkularla yüzleşmek, ağır sorumluluklar almak ve aslında “yetişkin dünyasının güçlükleri”nin dev aynasında canavarlaştırıldığı bir hayatla başa çıkmak zorunda kalıyorlar. Kendi ayakları üstünde durmanın ötesinde, birbirlerine ve başkalarına da yardımcı oluyorlar. Döndüklerinde ölümcül tehlikelerden kurtuldukları için ferahlıyorlar ferahlamasına ama böyle ilginç ve serüven dolu bir dünyadan çıktıktan sonra akıllarının arkada kalmaması mümkün mü? Nitekim “gerçek hayat”ta besbelli evle ilgili sorunlar yaşayan, pek aile sevgisi tatmamışa benzeyen Maxime neredeyse baştan beri o büyülü dünyadan dönmek istemiyor, dönünce de ne yapıp edip geri gitmenin hayalini kurmaya başlıyor.

Zaten göründüğü kadarıyla çocukların ve öte dünyanın hikâyesi burada bitmiyor. Desen’den çıkan kitabın kapağı ve finalde gölgelerin efendisinin yer aldığı son kare, daha bu dünyayla ilgili göreceklerimizin, okuyacaklarımızın  sonunun gelmediğini müjdeliyor.

Sevindirici de bir şey bu, çünkü Başka Gezegenin Çocukları serüven dolu gizemli öte dünyalara ve sempatik karakterlere meraklı okurları hemen yakalayacak ve sonrasına dair merakta bırakacak, bir solukta okunan kitaplardan.

Başka Gezegenin Çocukları Nykko Resimleyen: Bannister Çeviren: Berfu Durukan Desen Yayınları, 144 sayfa
Başka Gezegenin Çocukları Nykko Resimleyen: Bannister Çeviren: Berfu Durukan Desen Yayınları, 144 sayfa

 

Show More