İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Okuduklarını tüm bedeninde hissedeceksin

Çocuklar bilgileri kuru halleriyle değil, duygularla birlikte istiyorlar. Genç hanımların ve beylerin tavrı net: Benden performans istiyorsan canımı sıkmayacaksın, bana keyifli bir oyunla geleceksin!

Yazan: Toprak Işık

İnsan Vücudu Tiyatrosu… Çocuklara bilimsel bilgiler veren bu eserde, hem yazının hem de çizinin faili Maris Wicks… Türkiye’de, Domingo Yayınevi tarafından yayımlanan kitabı, Şiirsel Taş çevirmiş. Maris Wicks kendisinden biyoloji delisi diye bahsediyor. Böyle bir kitabın yazarında bulunması hiç de fena olmayan bir meziyet…
Çocuklar bilgileri kuru halleriyle değil, duygularla birlikte istiyorlar. Genç hanımların ve beylerin tavrı net: Benden performans istiyorsan canımı sıkmayacaksın, bana keyifli bir oyunla geleceksin! Öğretmenliğe soyunduysan, öğrencini güldürmeli, heyecanlandırmalı, korkutmalı ya da meraklandırmalısın. Önce bir duygu uyandırmalısın ki bilgiye beyinlerinin kapılarını açsınlar.
Bu gerçek paralelinde üretilen eserlerin sayısı artıyor. İnsan Vücudu Tiyatrosu da onlardan biri… İlk sahnede karşına bir iskelet çıkıyor. Kanlı değil ama canlı ve kemikli… Ona aydınlıkta ya da karanlıkta rastlasan arkana bakmadan kaçarsın. Oysa kitapta gerçek hayattaki gibi durmuyor. Muhabbet başlar başlamaz epeyce sevimli olduğunu fark ediyorsun. Gülüyor, hopluyor, zıplıyor, espriler yapıyor. Bir göbeği olsa izleyicisini neşelendirmek için onu çatlatmaktan çekinmeyecek.
Kendinden bildiği için olsa gerek, ilk önce kemikleri tanıtıyor. Erişkin insan vücudunda bulunan iki yüz altı kemiğin çoğu hakkında fikrin oluyor, sayesinde. Omurgalılık ne demekmiş anlıyor, iliğinden kırığına kadar kemikleri tanıyorsun.
İkinci perdede beyaz kuru iskelet, kaslı bir kostümle çıkıyor okurun karşısına. İskelet kası, düz kaslar ve kalp kası… Hücreleri, lifleri, yapıları ve işlevleri… Hepsini öğreniyorsun nefes nefese.
Nefes deyince mutlaka kulakları çınlatılması gereken bir sistem var: Üçüncü perdede iskelet dostumuz kaslı kostümünden sıyrılıp solunum sistemini kuşanıyor. Havayı alıp süzen, kalburun üstünde kalan oksijenle kanı zenginleştiren, işe yaramayanı ve işten artanı dışarıya geri veren bu değerli sistemin ardından diğer sistemlere geliyor sıra:
Kalp damar, sindirim ve boşaltım sistemi ile oyun hareketleniyor. Kalbin ne kadar akıllı bir pompa olduğunu, kanın vücutta en ücra köşeleri nasıl dolaştığını öğreniyor, yediğiniz sandviçin başına gelenlere tanıklık ediyorsunuz. Sonu tuvalette biten bu macera sayesinde sindirim ve boşaltım sistemlerini bir tamam öğrendiyseniz, sifonu çekip perde arasına çıkabilirsiniz.
Perde tekrar açıldığında öğrendiklerini tekrarlamak kuşkusuz zihnine iyi gelecektir. Taze bilgileri yerli yerine koyup hemen endokrin sistem ile tanışacaksın. Hormonlar aracılığı ile vücudun dört bir yanına taşınan mektupların ruh halimizden vücut ebatlarımıza kadar ne çok şeyde etkili olduğunu öğrenmek şaşırtıcı gelebilir. Ne kadar şahane işleyen bir makina olduğunu fark edip kuşkusuz gurur duyacaksın bedeninle.
Şahane olanın kendisini çoğaltabilmesi de ayrı bir güzellik… Üreme sistemimiz bunun için var. Kadındaki ayrı, erkekteki ayrı elbette. İkisinin buluşması ise dünyanın belki de en verimli birlikteliği… Önce mayoz, ardından bir sürü mitoz ve dokuz ay sonra yaşama sırası onda olan bir bebek…
Kendini de üretebilen mükemmel bir beden… Nasıl koruyacağım bu kutsal emaneti, diye kaygılanmaya gerek yok. Bunun için de bir şahanelik var: Karşısına bir kez çıkanı bir daha asla unutmayan bağışıklık sistemi… Etraftaki mikroplar, mantarlar, virüsler ve tüm diğer düşmanların korkulu rüyası… İşi bazen abartıp, alerjilerle canımızı azıcık sıksa da başımızın tacı…
Sonu geldi mi sistemlerin? Hayır. Bir de sinir sistemi var. Beyinden omuriliğe ve dahi parmak uçlarındaki sinirlere kadar… Sadece kuantum fiziğini anlamak için değil, dokunduğun ateşi hissetmek için de ihtiyaç duyduğun sistem…
Dokunduğunu hissetmek deyince kimin aklına beş duyu gelmez ki? Koku, tat, işitme, görme ve dokunma… Bunlara ayrı bir bölüm ayrılmasaydı Mozart’a, Goya’ya, güzelim mutfağımıza, bin bir çiçeğe ve elimizi yakan ateşe ayıp olurdu. Kulaklarının, gözlerinin, dilinin, damağının, derinin ve burnunun marifetlerine hayran kalacaksın.
İşte bu kadar. Tepeden tırnağa kemikle başlayıp kanlı canlı bir insanla biten bir oyun bu. Onca ayrıntılı bilgiyi ne yapayım, TUS’a girmeyeceğim ki, demek çok ayıp olur. Bedenini daha iyi tanımak isteyen herkes davetli İnsan Vücudu Tiyatrosu’na.

İnsan Vücudu Tiyatrosu Maris Wicks Türkçeleştiren: Şiirsel Taş Domingo Yayınları, 240 sayfa
İnsan Vücudu Tiyatrosu
Maris Wicks
Türkçeleştiren: Şiirsel Taş
Domingo Yayınları, 240 sayfa
Show More