İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

İnsan hafızada yaşar

Ağacın Hafızası, yetişkinler için hayli travmatik olan Alzheimer hastalığını, bir dede ve torununun sıcacık ilişkisi çerçevesinde ele alıyor. Dede Joan ve torun Jan’ın arasındaki bağ, hepimizin hayatta sahip olmayı dileyeceğimiz bir hazine.

Yazan: Karin Karakaşlı

Çocuk ve gençlik edebiyatının en büyük sınavlarından biri ruhu zedelemeden, hakikate de ihanet etmeden hayatı anlatmaktır. Öyle ya bizzat kendilerinin yaşadığı ya da tanık olduğu acıları, diğer genç insanlardan saklamak olmaz. Her şeyin hakkını vermek gibi bir görevi vardır yazarın. Bu durumda asıl soru, neyi anlatacağından da öte nasıl anlatacağındır. Tina Vallès’in Ağacın Hafızası (La Memoria de l’arbre) romanı, adeta bu soruya “İşte böyle anlatacaksın,” diye yanıt veriyor. Emrah İmre’nin Katalanca aslından çevirdiği, Can Çocuk Yayınlarından çıkan Ağacın Hafızası, yetişkinler için hayli travmatik olan Alzheimer hastalığını, bir dede ve torununun sıcacık ilişkisi çerçevesinde ele alıyor. Dede Joan ve torun Jan’ın arasındaki bağ, hepimizin hayatta sahip olmayı dileyeceğimiz bir hazine. Ve bu hazine, anıları çalıp götüren bir hastalık karşısında eskisinden de görkemli bir şekilde parıldamayı başarıyor.
Tina Vallès, romanda son derece yalın bir dille sağlam bir edebiyat dünyası kurmayı başarmış. En uzunu iki sayfalık bol bölümlemeli kitap, çarpıcı diyaloglar ve Jan’ın iç sesi üzerinden soluk ala ala ilerlememize olanak tanıyor. Keza bir sandviç, bir ağaç, bir saat, bir isim, bir harf, bir sokak tabelası kendi varlığından öte çok katmanlı metaforlara dönüşüyor.

KONUŞAN SESSİZLİK
İletişimin zorluğu ve mucizesi romanın ana konularından biri. Jan, dedesi Joan ile anneannesi Caterina’nın, yaşadıkları Vilaverd köyünden ayrılarak Barselona’ya, kendi yanlarına taşınmasının bir zorunluluktan kaynaklandığını içgüdüsel olarak seziyor. Antenleri sonuna kadar açık bir çocuk olarak dedesindeki küçük değişiklikleri ve bunların ev hayatında yol açtığı dönüşümleri anında yakalıyor. Annesi ve anneannesi mutfakta
fısıldaştıklarında ya da herkes bir anda sustuğunda, sessizliğin sesini ve anlamını çözüyor giderek. Biz okurlar da bu güzelim varlık eşliğinde kendi anılarımıza doğru yolculuğa çıkıyoruz. Çünkü yazar romanında tam da hafızayı, kuşaktan uşağa devredilecek anıları merkeze alan ve okura kendi hikâyesini yazmasına izin veren çağrışımlı boşluklar yaratmış. Jan ve dedesi şehrin sokaklarında yürürken, aslında bir hayatın diğerine usulca emanet
edildiğini hissediyoruz. “Başka soru sormadım. Başka cevap istemiyordum,” diyen Jan, gözümüzün önünde her şeyi herkesten önce kabullenen ve adını koyan olgun bir insana dönüşüyor.

VAKAR VE SAYGI
Ağacın Hafızası’nda melodram yok. Aksine Jan dedesine baktığında bir masal gibi hatırlanan dolu dolu yaşanmış hayatı görüyor. Saygının sevgiden kaynaklandığında bir anlamı olduğunu ve ne olursa olsun insana vakarını koruma hakkı tanınması gerektiğini anlıyoruz. Bütün bunların büyük, didaktik cümleleri de yok kitapta. Jan, dedesinin hastalığının boyutlarını kavrayıp acı ve sevgiyle büyürken, küçük varlığını aşan koca anlayışıyla bize de yol gösteriyor adeta.
Kitabın en dokunaklı küçük hikâyeciklerinden biri dedenin, çocukluğunda kendisini odasının camına dalını uzatarak ateşli bir hastalıktan kurtardığına inandığı ve kesildiği için yasını tuttuğu salkımsöğüdün macerası: “Dedemin söylediğine göre çotuk, hafızası açıkta kalan bir ağaçtır. Salkımsöğüdünün çotuğu, dedem güçlenip sokağa adım atabilecek ve güneşte oturup dinlenebilecek hale gelene dek meydancığın ortasında onu beklemiş… Çotuğun üstüne oturmak, dedemin anlattığına göre, bir ağacın içine girmek gibiymiş, zaman adeta durur, insan ağacın gördüğü her şeyi görür, hem kendi içine hem ağacınınkine bakarmış. Salkımsöğüdün çotuğu on bir yaşındaki bir çocuk için bir tabureden farksızmış, ve ağacın gördüğü her şey meydancığın boyutlarına küçülmüş, dedem için öyle özel bir anmış ki altmış yıl sonra bile hâlâ gözünde canlanıyormuş. Şimdiyse onun adına ben yeniden yaşıyorum.”

ÇOCUK OLMANIN ÖNEMİ
1976’da Barselona’da doğan Tina Vallès, Barselona Üniversitesi’nde Katalan Filolojisi bölümünden mezun oldu. Yetişkinler için kaleme aldığı El parèntesi més llarg adlı kitabıyla 2013’te Mercè Rodoreda Ödülü’ne değer görüldü. Çocuklar için de pek çok eser yaratan Tina Vallès, Ağacın Hafızası ile 2017’de prestijli yayınevi Anagrama tarafından verilen Llibres Ödülü’nü aldı. Anıların nasıl oluştuğu, korunduğu ve aktarıldığına dair çağdaş bir masal lezzetindeki Ağacın Hafızası, bir ağacın simgesinde dedesinin bütün hayatını kapsamayı öğrenen Jan’ı bizim için bir kılavuz kılıyor. Zamansız vedalaşmak zorunda kaldığımız sevdiklerimizi, anıları sahiplenerek ölümsüzleştirmeyi öğreten roman, aynı zamanda çocuk olmanın ve öyle kalmanın önemini de anımsatıyor. Tam da babasının Jan’a dediği gibi: “Ne olursa olsun çocuk olmaktan vazgeçmene gerek yok. Ben hâlâ öyleyim, izin verildikçe.” Ya da annesinin evin ağır havasından kurtulması için Jan’ı arkadaşı Moisés’e yollarken “Kitap okumayacaksın, Jan. Oyun oyna ve kafanı dağıt” dediğinde Jan’ın hissettikleri gibi: “Bana öyle geldi ki annem de Moiséslere gitmek istiyordu, çocuk olmak, kitap okumamak, oyun oynamak, kafayı dağıtmak… Dedemi görmemek.” Hayattan hakkımız olan için izin almayı salık veren Ağacın Hafızası’ndan yaşımız kaç olursa olsun hepimizin öğreneceği bir şeyler var. Mutluluk ve hüznün, suskunluk ve mizahın iç içe geçtiği bu kitabı gençlerle birlikte okumaksa dede-torunun macerasına atılmak demek olacak. Bağlar kurmak isteyenler, bu fırsatı kaçırmasın.

Ağacın Hafızası
Tina Vallès
Türkçeleştiren: Emrah İmre
Can Çocuk Yayınları, 280 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More