İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Büyülü gerçekliğe saygı duruşu

Ouroboros, mitolojik bir figür. Kuyruğunu ısıran yılan ya da ejderha olarak resmediliyor. Yeniden doğuşu ve doğanın ebedi döngüsünü sembolize ediyor.

Yazan: Safter Korkmaz

Hayao Miyazaki’nin muhteşem animasyon filmi “Ruhların Kaçışı”na (1) ne zaman denk gelsem çakılır kalırım ekran başına. Chihiro ve ailesinin araba seyahatlerinin, yanlış bir yola saptıkları andan itibaren nasıl gerçeküstü bir maceraya dönüştüğünü aynı heyecanla izlerim her defasında. Pek çoklarınca, Alice Harikalar Diyarında’nın özgün bir yorumu olarak görülen filmin tekrar gösterimlerinden birine, tam da yazımın başına oturacağım akşam yakalanmam, büyülü bir tesadüf olsa gerek.
Paco Roca’nın, dilimize yeni kazandırılan grafik romanı Kumdan Sokaklar; sadece ilk sayfasında yer verdiği Alice Harikalar Diyarında alıntısıyla değil, kahramanının yolunu kaybettiği andan itibaren içine düştüğü gerçeküstü olay/mekân kurgusuyla da “Ruhların Kaçışı”na göz kırpıyor.
Söyleşilerinden birinde, bir Miyazaki sever olduğunu ifade eden Paco Roca’nın, kitapta atıfta bulunduğu tek yapıt “Ruhların Kaçışı” da değil üstelik…

ÖNCE ÖZETLER…
Kahramanımız, genç bir adam. Onunla, insan boyutlarında bir Corto Maltese (2) figürü satın aldığı kitapçıda tanışıyoruz. Kız arkadaşıyla yaptığı telefon görüşmesini (3) gözlediğimiz giriş sahnesinde; çizgi roman meraklısı olduğunu, yıl dönümleri ya da banka görüşmeleri gibi “önemli” olayları hatırlamakta güçlük çektiğini, randevularına çok sadık olamadığını, zaman kullanımı ve yön tayini konularında başının sıkıntıda olduğunu öğreniyoruz.
Kız arkadaşının çıkışmalarına bakacak olursak, yetişkin sorumluluklarına henüz ayak uyduramamış, “çocukça” biri o… O, diyorum, çünkü kitaptaki diğer karakterlerin aksine, kahramanımızın adını hiç öğrenemiyoruz.
Hikâyenin akışına uygun olarak, bir “Adsız Adam”la karşı karşıyayız. Bankada onu bekleyen kız arkadaşına yetişmek isteyen kahramanımız, şehrin eski mahallelerinden birindeki kestirme yola sapar. Kaçınılmaz olan gerçekleşir ve yolunu kaybeder. O andan itibaren hikâye gerçeküstü bir forma kavuşur. Yolunu bulup bir türlü eski mahalleden çıkamayan genç adam, bir de Bay Doppelgänger’in saldırısına uğrar. Bay Doppelgänger onun üzerindeki her şeyi almakla kalmaz yüzünü, kimliğini de çalar. Kahramanımız ismini bile hatırlayamaz artık. Üstelik Bay Doppelgänger, ondan önce mahalleden çıkarsa tüm yaşamını ele geçirecektir. Adsız Adam’ın bu mahalleden kurtulma ve eski yaşamına dönme çabası; sadece mektuplarla iletişim kuran Blanca başta olmak üzere karşılaştığı pek çok ilginç karakterin rol aldığı fantastik olay örgüsü içinde sürpriz bir sona doğru hızla akar…

ÇİZGİLERDEN METİNLERE, METİNLERDEN TABLOLARA, MİMARİYE, FİLMLERE…
“Paco Roca Kumdan Sokaklar’da dolaşırken Borges, Kafka, Melville gibi ustalara selam verdiği metinlerarası, tuhaf bir yolculuğa çıkarıyor okurunu,” diyor kitabın arka kapağı. Ancak Kumdan Sokaklar’ı okudukça görüyoruz ki selam verilen sadece Borges, Kafka, Melville değil. Dahası sadece metinlerarası bir yolculukla da sınırlı kalmıyor Paco Roca’nın kurgusu. Sinemadan resme, mitolojiden mimariye pek çok farklı disipline köprüler kuruyor çizer eserinde. Paco Roca, kitabın ismiyle başlıyor göndermelerine. Kumdan Sokaklar, Borges’in ünlü eseri Kum Kitabı’ndan esinlenilmiş bir isim. İki kitabın bağı bununla da sınırlı değil: “Bay Doppelgänger”, Borges’in kitabındaki “Öteki” öyküsüne bir atıf. Borges’in bu öyküyü yazarken referans aldığı Dostoyevski’yi de unutmamak gerek tabii. Onun da “Öteki” isimli bir öyküsü var ve bildiniz, yine bir “Doppelgänger” (4) anlatısı.
Aynı minvalde, “Doppelgänger” üzerine kurgulanmış olan Julio Cortazar’ın Seksek romanını ve Edgar Allan Poe’nun “William Wilson” hikâyesini de burada anmak gerekir. Edebiyat tarihinin bu önemli isimlerinin, Paco Roca’ya, Bay Doppelgänger’i yaratırken ilham kaynağı olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Kapaktan devam edelim: Çizimde görülen ve hikâyenin akışı içinde fazlasıyla aşina olacağımız tabut/ cankurtaran -ve ölüme yatan Bay Soto tiplemesi-, kimi okura hemen Moby Dick’i hatırlatacaktır. Alice Harikalar Diyarında alıntısı, kitaptaki tek Lewis Carroll bağlantısı değil. Bire bir ölçekli haritalar çizen kartograf Bay Rosendo tiplemesi, yine Borges’in bir öyküsüyle, “Bilimin Kusursuzluğu” (5) ile bağlantılı bir gönderme. Borges, bu kısacık öyküyü Lewis Carroll’ın bir romanına atfen kaleme almış. Çizer bir taşla birden fazla kuş vurmaya burada da devam ediyor…
Biraz da hikâyede önemli bir yer tutan Kule Otel’den bahsedelim. Otel sonsuz sayıda odası olan ve sonsuzluğa yükselen bir bina. İnsan yapımı olan ve tanrı katına yükselen bir başka “Kule” hemen akla geliyor değil mi? Bu su götürür hatırlatma, kitabın sonlarında karşımıza çıkan, otelin yeni bir çizimiyle güçlü bir göndermeye dönüşüyor. Paco Roca, sel sularıyla yıkıma uğrayan Kule Otel’i, Pieter Bruegel’in “The Tower of Babel” tablosuna benzer şekilde resmediyor. Evet, Otel Kule, Babil Kulesi’ne dönüşür öyküde… Çizer, oteli Babil Kulesi gibi resmetmekle kalmıyor, binayı Hilbert adında bir matematikçiye tasarlattırarak, ünlü matematikçi David Hilbert’e ve onun “Sonsuzluk Oteli Paradoksu”na da göndermede bulunuyor. Resimden girip matematikten çıkmak bu olsa gerek!
Bir çizerin, böylesi yapıtlararası bir eserde, çizgi roman dünyasına duyarsız kalmasını bekleyemeyiz değil mi? Corto Maltese figürü başta olmak üzere, Tenten Tibet’te çizgi romanı ve Temel Reis posteri gibi detaylar sanırım bu ihtiyacı karşılar. Kitaptaki çizimlerin ve anlatının detaylarına girdikçe daha pek çok şey yakalamak mümkün. Otel yöneticisi Esther’in elinde gördüğümüz Benim Afrikam romanı ve bu romandaki bir sahneye yapılan gönderme; Cornelis Escher resimlerini ya da Piranesi mimarisini hatırlatan merdivenli, karmaşık mekân/bina tasarımları ve elbette Kafkaesk karakterler… “Ouroboros”u da unutmamak gerek elbette…

KUYRUĞUNU ISIRAN EJDERHA
Ouroboros, mitolojik bir figür. Kuyruğunu ısıran yılan ya da ejderha olarak resmediliyor. Yeniden doğuşu, “doğanın ebedi döngüsünü” sembolize ediyor. Paco Roca, bu sembolü kitabın hem kapağında hem de ilk sayfasında kullanıyor. Ouroboros’un, aynı zamanda Borges’in bir kitabında (6) yer aldığını belirtmem, okuru şaşırtmaz herhâlde. Ouroboros, Kumdan Sokaklar’ın mesajının da sembolü aslında. Kahramanımızın, baskıcı kız arkadaşı tiplemesiyle resmedilen boğucu yaşamından kaçışı ve yeni bir yaşama yelken açması; kısır döngünün kırılıp kaderin değiştirilebileceği fikri, grafik romanın ana mesajı. Üstelik sadece kahramanımızın değil, onun varlığıyla tetiklenen olaylar zinciri sonrası kitaptaki tüm karakterlerin geçirdiği dönüşüm, bir bakıma her birinin yeniden doğuşu. Kule Otel’e ya da onun çevresindeki binalara sıkışıp kalmış bu absürd karakterler, maceranın sonunda metamorfozlarını tamamlarlar. Tabutunda ölümü bekleyen Bay Soto’nun dönüşümünü de tetikleyen, kuşun yediği kelebek kozası, bu metamorfoza ikili bir gönderme olarak okunabilir. Dönüşmek için irade göstermek ve hareket geçmek gerektiği, aksi takdirde birilerine yem olunacağı daha açık nasıl anlatılabilir ki? Kahramanımızın kitap boyunca sırtında taşıdığı çizgili kazağın, hikâyenin sonlarında yok olup yerini beyaz gömleğe bırakması da yaşadığı dönüşümüne denk düşen bir tercih olmuş. Mahalleden kurtulmanın yolunu bulmuşken, bundan vazgeçip “Ay”a gitmeyi seçmesi gibi…

BÜYÜLÜ GERÇEKLİK
Paco Roca, Kumdan Sokaklar ile bir türe, büyülü gerçekliğe saygı duruşunda bulunuyor. Borges başta gelmek üzere, -farklı disiplinlerden- ustaların eserlerine yaptığı atıflar büyülü gerçeklik paydasında buluşuyor.
Gerçekle fantastik unsurları, gerçeğin sınırlarında buluşturan Paco Roca, hikâyesinde bu sınırı geçtiği her an, okurunu fantastik olana duyarsızlaştırmayı başarıyor. Okur, büyülü olanı gerçekliğin bir uzantısıymış gibi kabullenerek izliyor akan sahneleri; olağan dışılığı görmüyor/görmek istemiyor. Bu, romandaki karakterlerin kurgulanışıyla sağlanıyor bir bakıma. İlk bakışta sıradan insanlardan oluşan karakterlerden hemen her birinin, yaşadığımız gerçekliğe aykırı çeşitli özellikleri, aynı sıradanlıkla yaşamlarına adapte etmiş olmaları dikkat çekici.

Dahası, hiçbiri karşısındakinin gerçeküstü durumlarına şaşırmıyor, aldırmıyor. Adsız Adam başta olmak üzere, hiçbiri, fantastik öğelere fantastikmiş gibi yaklaşmıyor. Onların bu duyarsızlığı, okura da bulaşıyor.
Paco Roca’nın yarattığı tiplemelerdeki ironi, tanımlamaya çalıştığım okuma deneyimini güçlendiren bir unsur. Örneğin, odasından çıkmaya korkan, agorafobik bir harita çizerin hikâyeye katkısı sizi rahatsız etmiyor. Ya da yüzyıllardır orada, topladığı anı nesneleriyle yaşayan bir vampirin kendi portrelerine olan düşkünlüğü ve kadınların ona yönelen ilgisi… Ya da insanlara kendi yazdığı mektupları dağıtan, sadece yazdığı mektuplarla iletişim kuran Blanca’nın kalabalıklar içindeki yalnızlığı… Ya da ölen karısına duyduğu aşkı tekrar yakalamak için insan klonlamanın sırlarını üç ayda çözen Albay ve onun ürettiği onlarca klonun varlığı…

SONUÇ NİYETİNE
Paco Roca’nın muhteşem çizimleri, grafik romanın en büyük artısı. Çizerin, karakterlerin ruh durumuna ve olaylara göre renklendirdiği detaylı çizimler, kaliteli kağıt ve baskıyla buluşunca görsel bir şölene dönüşmüş.
Roca’nın anlattığı hikâye ve alt metinde verdiği mesaj da ilgi çekici. Öte yandan, hikâyenin resme dönüştüğü aşamada, yer yer daha detaylı çizimler aradığımı itiraf etmeliyim. Özellikle Adsız Adam’ın mahalleden çıkmak için çabaladığı, sokakları arşınladığı ilk günleri daha detaylı çizimlerle izlemek isterdim.
Roca’nın başkaca eserlere yaptığı atıfların, hikâyeyi zenginleştirmenin yanı sıra, yer yer okurun dikkatini eserden uzaklaştırma riskini de beraberinde getirdiğini düşünüyorum. Girişte Vittoro Giardino’dan yapılan alıntı ve arka kapak yazısı, okuru bir bakıma metinlerarası bir ava kışkırtıyor. Gerçi kendi adıma, bu avdan büyük bir zevk aldığımı söylemeliyim… Bunlar bir yana, sonuç olarak Kumdan Sokaklar çok iyi bir grafik roman; okuyun, okutun.

1 Sen to Chihiro no Kamikakushi / Spirited Away, 2001

2 Hugo Pratt’in ünlü çizgi roman kahramanı.

3 Kız arkadaşının “Ay’da falan yaşamak istiyorsan ben yokum, anladın mı?” (s.4) cümlesine özellikle dikkat çekmek isterim. Çehov’un bilindik kuralı der ki, “piyesin başında duvarda asılı bir silah varsa, piyesin sonunda o silah mutlaka patlar”. Ay’da yaşam, belki de bu grafik romanın duvardaki
silahıdır…

4 Doppelgänger nedir, bunu da meraklı okur araştırmalı bence…

5 Alçaklığın Evrensel Tarihi, Jorge Luis Borges

6 Düşsel Varlıklar Kitabı (The Book of Imaginary Beings)

Kumdan Sokaklar
Paco Roca
Türkçeleştiren: Pınar Savaş
Desen Yayınları, 96 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More