İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

İnsanı büyüten bir yol macerası

Tienti’nin bu iki kaçak çocuk eşliğinde altını çizdiği en önemli konulardan biri yolun, insanı dönüştüren gücü. Yoldaşlık, birbirine sırlarını açmayı, karşılıklı güvenmeyi gerektiren zorlu bir macera.

Yazan: Karin Karakaşlı

Yol hikâyeleri edebiyatın gözde konularındadır. Yolun insanı değiştiren özelliği ve akıcı bir kurguya olanak tanıyan yapısı, bu konuda pek çok kıymetli kitabın yazılmasına vesile oldu. Çocuk ve gençlik edebiyatında da örneklerine rastladığımız bu alana son olarak Almanca edebiyatın genç ve özgün isimlerinden Benjamin Tienti’nin Tavşanla Yolculuk romanı eklendi.

Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de okurlar Tienti’yi öncellikle Fransız-Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülen ve aynı yayınevinden çıkan ilk gençlik romanı Salon Salam ile tanıdı. Aylardan beri iş gezisinde olduğu söylenen annesinin, aslında hapiste olduğunu öğrenen ve ona kavuşmak için hapse girmeye çalışan 12 yaşındaki Hani’nin gülümsetirken acıtan macerasını birinci tekil şahıstan dinlemiştik. Küçük erkek kardeşi Mamo’nun sorumluluğunu ve ev işlerini sırtlayan Hani, babasının amcasıyla ortak işlettiği ve herkesin Salon Salam diye tanıdığı berber salonunda dönen dolapları da ortaya çıkarmış, çocukların kimi zaman yetişkinlerden daha olgun olabileceğini gözler önüne sermişti.

1981 Almanya doğumlu Benjamin Tienti, birbirinden değişik kültürlerin kesişim noktası olan Berlin’de yaşayan bir yazar. Çeşitli okul ve özel eğitim kuruluşlarında eğitmenlik yapan Tienti, bu hayat ve meslek deneyiminden kitaplarında sıkça faydalanıyor. Tienti, Tavşanla Yolculuk’ta da zor konuları mizah ve heyecandan taviz vermeden bir macera kurgusu eşliğinde başarıyla işliyor. Çocuk kitaplarının deneyimli illüstratörü Anke Kuhl’un her sayfaya serpiştirdiği oyunbaz, minik siyah-beyaz vinyetlerle güzelleşen kitabı, Salon Salam’ı da çeviren Olcay Geridönmez Türkçeye kazandırmış.

BÜYÜMEK NEDİR, YETİŞKİN KİME DENİR?

Bu kez kahramanımız, yaşlı tavşanı Maikel ile çokça zaman geçiren ve hayat üzerine fazla geldiğinde bir kovuk hâline getirdiği babasının gitar kolisinin içine sığınan Andrea. Oğlanın bu koliyi anlattığı bölüm benim için unutulacak gibi değil: “İçeride kendiliğinden var olan ılıklığı hemen hissediyorum. Kıvrılıp öylece kalıyorum. Hiçbir şey yapmak zorunda olmamak, bu sıcaklıkta yatma ve dar duvarları hissetmek dünyanın en harika şeyi. Sıkışmış hissetmiyorum kendimi. İstesem kolumu bacağımı açarım, karton yamulur, bir noktadan sonra da yırtılır. Bu sıkışıklığın güzelliği de burada. Tadına varabiliyorum ama fazla gelmeye başlarsa her şeyi yine de kontrolüm altında. Herkes bunu bir defa olsun denemeli. Yani kaçık olan herkes.”

Andrea’nın annesi, kendi hayatını yaşamak üzere kırsal alana yerleşmiş bir enerji şifacısı. Her şeye yetişmeye çalışan babası, günlerden bir gün zor durumdaki Suriyeli göçmen bir anne ve kızını eve alınca, Andrea’nın dengesi iyice şaşıyor. Çünkü yaşıtı Fidaa, havaya tekmeler savuran ve pek de kolay arkadaş olunacağa benzemeyen tekvandocu bir kız! Fidaa’nın yanlışlıkla Maikel’i elinden düşürmesi ve tavşanın bacağının kırılması üzerine işler iyice karışıyor. Andrea, bütün sevgisini verdiği Maikel’i uyutulmaktan kurtarmak için şifacı annesine ulaşmaya karar veriyor. Fidaa’nın da katılmasıyla iki genç için dönüştürücü bir yol macerası başlarken, Andrea’nın babası ve Fidaa’nın annesinin endişe içerisinde polisi haberdar etmesiyle gençler bir anda kaçak durumuna düşüyor.

Göçmenlik, aile içi şiddet, boşanma gibi birbirinden zorlu konuları bir an bile didaktik bir üsluba düşmeden olanca açıklığıyla ele alan Benjamin Tienti, macerayı Andrea dışında bir de tavşan Maikel’a birinci tekil şahıstan anlattırmış. Kendisini bir soğutma çantasında Andrea ve Fidaa ile yollarda bulan tavşan Maikel’in mizah dolu dili romana büyük keyif katıyor.

Tienti’nin bu iki kaçak çocuk eşliğinde altını çizdiği en önemli konulardan biri yolun, insanı dönüştüren gücü. Yoldaşlık, birbirine sırlarını açmayı, karşılıklı güvenmeyi gerektiren zorlu bir macera. Her ne kadar iki kafadar romanda gerçek anlamda yola düşse de, aslında yol yazarın insanın birbirine ulaşması için kat etmesi gereken mesafe için kullandığı bir metafor aynı zamanda. Bu metafor, özellikle onlara
yardımcı olan tır şoförü Petra’nın durmadan dinlediği Willie Nelson’un şarkısıyla pekişiyor: “Yine yollarda…./ Daha önce hiç gitmediğim yerlere gidiyorum.”

KALIPLAR KIRILMAK İÇİN VAR

Tienti, toplumsal cinsiyet rolleri ve ön yargı kalıplarını sorgulamayı, ezber bozmayı seven bir yazar. Birbirine taban tabana zıt iki karakterde, farklı kültür ve hayat deneyimlerinden gelen iki gencin emekle yoğrulan dostluğuna odaklanırken, kız ve oğlan çocuk klişelerini olduğu kadar çocuk ile yetişkin, göçmen ile yerli kavramlarını da sorguya açıyor. Geliştirdikleri farklı savunma mekanizmalarıyla kırılgan iç dünyalarını korumaya çalışan iki gencin cesareti, pek çok yetişkinde yok. Bu anlamda tavşanı kurtarmak için çıktıkları yolculukta birçok sıra dışı insanla
tanışan çocuklar çoğu kez büyüklerden çok daha olgun davranarak alışılageldik öğrenme hiyerarşisini de alt üst ediyor. Yazarın kızıyla sorunlar yaşayan tır şoförü Petra, ailesinden uzak yaşamak pahasına hayallerinin peşinden koşan Andrea’nın annesi ve yabancı bir ülkede, kendisine şiddet uygulamış eşinden ayrılarak tek başına kızını yetiştirmeye çalışan Farah karakterleri aracılığıyla “fedakâr anne” klişesini de kırdığını belirtmek gerek.

Yola çıkmaya ve sarsılmaya hazırsanız, Tavşanla Yolculuk sizi de dönüştürmek için hazır bekliyor olacak.

Tavşanla Yolculuk
Benjamin Tienti
Resimleyen: Anke Kuhl
Türkçeleştiren: Olcay Geridönmez
Ginko Çocuk Yayınları, 172 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More