İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Alfabe ya eksikse!

Masalda aslanın anlam arayışının, kendi içinde değil, dışarıda gerçekleştiğini söylemek mümkün. Dışarısı hem diğer hayvanların ona verdiği cevaplar hem de aslanı çevreleyen dil sistemidir…

Yazan: Burcu Borhan Türeli

Türk edebiyatının önemli isimlerinden, şair ve yazar Süreyya Berfe’nin çocuk kitabı Eksik Alfabe, Kasım 2021’de Yapı Kredi Yayınlarından yayımlanan yeni baskısıyla karşımızda. Kitap, A’dan Z’ye birçok hayvanın konuştuğu, bilmeceler sorup masallar anlattığı manzum hikâyelerden oluşuyor. Metin, fabl olma özelliği ile okuru, hayvanlar âlemine ve doğaya dair bilgilendirirken, insanların hayvanlarla kurduğu -yer yer şiddet ve sömürü içeren- ilişkileri de hayvan hakları çerçevesinde sorguluyor. Metinde bu sorgulamaya olanak sağlayan düz yazı anlatımların yanı sıra, okurun serbest çağrışımlarını yansıtabileceği -dilediğince yazıp çizebilmesi için ayrılmış- boşluklar da mevcut. 

Okur, metinde alfabetik sırayla aslan, deve, zebra gibi tanıdık canlıların yanı sıra, bir o kadar da  tanıdık olmayan -mara, okapi, çulluk gibi- sayısız hayvanla karşılaşıyor. Ancak gelin biz bu yazı için, kitabın açılış ve kapanış hikâyelerinin ana kahramanı olan aslana kulak verelim: Aslan kendisine “ormanların kralı” dendiğini duymuş ancak bu benzetmenin doğruluğundan bir türlü emin olamamıştır. Çünkü duyduğu bu dilsel tanımlamanın aksine, kendisini bir kral gibi hissetmemektedir. Kafası karışıktır, çünkü aslan olmanın yüceltilerek insanı betimlemede kullanıldığına (“aslan gibi”, “aslanım”, “aslansın”) kulak verirken, hayvanat bahçelerindeki kafeslerde veya sirklerde hapsedilmiş aslanlara da tanık olmuştur. Dilin yarattığı kudret ve gerçeklik hissi ile sarmalanmış aslanın, insanın sınırsız tüketim arzusunun neden olduğu tahribatın nesnel gerçekliğini bedeninde ve ruhunda tecrübe etmekte olduğunu görüyoruz. Metin, bu ve benzeri birçok konuyu, okuru ile oldukça başarılı bir şekilde sürdürdüğü bitimsiz bir diyalog içinde ele alıyor. 

Sayfalarca dinlediğimiz sayısız hayvanın ardından, kitabın sonunda -kitapla aynı isimli masalda- aslan ile tekrar karşılaşıyoruz. Bu karşılaşmada “kral olduğunu kanıtlamaya değil, kral olup olmadığını araştırmaya” koyulan ve bu uğurda karşısına çıkan her hayvana ormanların kralının kim olduğunu soran aslanın kimlik, benlik arayışına şahit oluyoruz. Peki kahramanımız varlığını anlamlandırabilecek, ona itibarını geri kazandıracak bir cevap bulabilecek mi dersiniz? Hayvanların bir çoğu krallıkların eski zamanlarda var olduğundan ve artık hükümlerinin kalmadığından bahsederken; bir kısmı da masallardan ve eski anlatılardan, aslanın ormanların kralı olduğunu duyduklarını ancak doğruluğunu hiç sorgulamadıklarını söylerler. 

Masal boyunca aslanın anlam arayışının, kendi içinde değil, dışarıda gerçekleştiğini söylemek mümkün. Dışarısı hem diğer hayvanların ona verdiği cevaplar hem de aslanı çevreleyen dil sistemidir. Vahşi doğasını ve doğal ortamını yitirmiş, iç güdülerini kaybetmiş, evcilleştiği kadar da medenileşmiş kahramanımız diğer hayvanlarla kurduğu ilişkide dilin/diyaloğun dışına bir an olsun çıkamaz. Ayrıca onu başka türlü bir yola sevk edecek her türlü cevabı reddeder. Örneğin, onun yelesine ve hızlı koşmasına atıfta bulunan gergedan, aslanı oldukça kızdırır, hatta bunu kendisine hakaret olarak kabul eder. Çünkü zekâ ve iyi kalplilikten hiç bahsetmemiştir gergedan. Denizli horozunun bilmeceyi çağrıştıran şu cevabını ise oldukça saçma ve sıkıcı bulmuştur: “Ormanların Kralı bir tanedir. Onun üstüne kral yoktur. O ormanlar için yaratılmıştır, ormanlar da onun için.”

Olan bitenle yüzleşmeye ve kendine dair hakikati duymaya hazır olmayan aslanın öyküsünü, doğayı ve hayvanları hak temelli bir ortak yaşamın dışında araçsallaştıran, bütünüyle kendini merkeze koyan, dilsel bilgiye ve gerçekliğe esir olmuş modern insanın benlik ve aidiyet sorunu olarak okumak da mümkün diye düşünüyorum. 

Sonunda hüsran ve yorgunlukla ormana dönmekte olan aslan, laf olsun diye aynı soruyu yönelttiği filden ilginç bir karşılık alır: Fil, hortumuyla silkeleyip yere fırlatır aslanı. Kahramanımız şaşkın ve elbette sitemkârdır. Fil ise hiç oralı değildir. Masal, ne olup bittiğini bir türlü anlayamayan ve fil ile dilsel hiçbir diyaloğa giremeyen aslanın son sözleriyle biter: “Sorduğum soru seni sinirlendirdi anlaşılan. Cevabını bilmiyorsan bilmiyorum dersin olur biter. Kaba kuvvete ne gerek var? (…) Senden beklemezdim bunu.”

Son olarak, Burcu Yılmaz’ın birbirinden etkileyici çizimlerinin, metinle titiz bir şekilde bütünleştiğini söyleyebiliriz.

 

 

 

Eksik Alfabe
Süreyya Berfe
Resimleyen: Burcu Yılmaz
Editör: Murat Yalçın
Yapı Kredi Yayınları, 92 sayfa

 

Show More