İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

İhtiyaç hâlinde tebeşirinizi kullanınız

Hayatınızın başat aktörü olmak ister miydiniz? Seçtiğiniz hikâyeyi yaşamak, başka bir dünya kurmanın mümkün olduğunu hissetmek? Tıpkı Harold’un bize hissettirdiği gibi, mucizevi bir üretim sürecine tanık olmak?

Yazan: Funda Mengilli

Çoğumuz, rüyalarımızla neredeyse bilinç düzeyinde ilişkilenmeyi deneyimlemişizdir. Rüya gördüğümüzün farkındalığıyla, olayların akışını şöyle ya da böyle yönlendirdiğimiz olmuştur. Düşünün ki bunu istediğiniz anda, hem de uyanık olduğunuz hâlde yapabiliyorsunuz. Bir hikâye kuruyor ve onu yaşıyorsunuz. Durum, yetişkinler açısından neredeyse bulunmaz Hint kumaşı gibi. Neyse ki çocuklar -hiç olmazsa yetişkin olana dek- bu heyecandan mahrum kalmıyor, günde kim bilir kaç kez bu mucizeyi yaşıyorlar. Üstelik isterlerse Harold gibi tek başlarına maceraya atılıyorlar.

1950’lerin ortasında Amerika’da dünyaya gelen Harold, -tüm çocuklar gibi- yaratım gücü böylesine yüksek bir çocuk. Yazarı dolayısıyla içerisine doğduğu modernist ideolojiyi temsil etmeye aday, kaderciliği reddeden esaslı bir simge. Crockett Johnson’un politik karikatürler ürettiği dönemin ardından yazıp resimlediği yedi kitaplık seri, Türkiye’de onca yıl sonra yayımlansa da doğduğu topraklarda ve seyahat edip yerleştiği Avrupa’da ilk yıllarından itibaren okurlarına ulaşıyor. İnsanın kendisinden sonraki üçüncü kuşakla bile çocukluğunda tanıştığı bir kitabı paylaşması heyecan verici olsa gerek. Diğer yandan, iki nesil öncesinden beri okunan bir kitabın modası geçmişlikle etiketlenemeyecek kadar güncel olması, herhâlde meramının geçerliliğini korumasıyla açıklanabilir. Ve okuruna bakış açısıyla da. Çocuklar için yazanların, onları küçümseyerek yazdığını söyleyen Johnson1, Harold serisiyle bunun aksinin mümkün olduğunu kanıtlıyor.

Serinin ilk kitabı Harold ve Mor Tebeşir’de yolculuğa, çocuğun ay ışığında yürüyüşe çıkmak için çizdiği yola adım atarak başlıyoruz. Silgi kullanmıyor Harold. İstediği ne varsa çiziyor. Çizdikleri canlanıyor, hayat buluyor. Üstelik elinde olmadan, yanlışlıkla kondurduğu hiçbir çizgi de bu canlanmadan muaf değil. Soruna dönüşen çizgilerin çözümünü elbette Harold üretiyor. Onları silip geri almadan, kabul ederek ya da inkâr etmeyerek, karşılaştığı zorlukları yine kendisi aşıyor. Kitabı okurken gözümde 80’li yılların pazar günlerinde izlediğimiz İtalyan çizgi dizi La Linea (Bay Meraklı) canlandı. Ama bir farkla. Bay Meraklı, yaratıcısıyla mücadele ederek yoluna devam ediyordu. Harold ise hem çizgileri yaratan el, hem de yarattıklarıyla bizzat yaşayan bir karakter. Açıkça, yaşamını kendisi şekillendiren bir çocuk.

Amerika’da ilkinden bir yıl sonra yayımlanan Harold’un Masalı, peri masallarına eleştirel bir katman ekliyor. Kralların görmek istemedikleri halkı dışarıda tutan kapılarından, Harold’un denemek için taktığı, başının üzerinde durdukça –neyse ki- ağırlaşan taca, perilerin lütfettiği dilek hakkının yetmediği düğümlerin çözümüne kadar bizi alternatif bir masal yolculuğuna çıkarıyor.  

Harold’un Göğe Yolculuğu, serinin tarihsel olaylara yaptığı göndermesiyle, tam da Dünya’nın ilk yapay uydusu Sputnik 1’in fırlatıldığı 1957 yılında yayımlanan üçüncü kitabı. Hikâyesi “devletlerin çölde eğlenmek için yaptığı tek şey” üzerinden kuruluyor: Çölden roket fırlatmak! İnsanlık henüz Ay’a ayak basmamışken, Harold uzaya çıkıyor, Mars’a iniyor. Peki, uçan dairelerden, Marslılardan ve karanlıktan korktuğunda ne yapıyor dersiniz? Kayan bir yıldızdan onu kurtarmasını dilemiyor, hayır. Kuyruklu yıldızı, akılcı biçimde kullanıyor. Yaratıcılığını ortaya koyarak bizi keyifli bir finale ulaştırıyor.

Serüveni başlatan ay ışığı, üç kitapta da süren doğrusal kurgunun baş eşlikçisi. Ay, Harold’un yanında yolculuk ettikçe, gecede kaybolup yeniden ortaya çıkarak yürek hoplatsa da var oldukça, ihtiyaç duyduğumuz güven duygusunu kaybetmiyor, yatağımıza dönecek gücü buluyoruz.

Dört yaşındaki Harold, aynı zamanda bir tipleme. Johnson’ın II. Dünya Savaşı sırasında yetişkinler için ürettiği, soğuk savaş döneminde devam ettirdiği bant karikatür karakteri Barnaby’nin ikizi değilse de âdeta küçük kardeşi. Az çizgiyle tasarlanmış, yalın bir forma sahip Harold’un kurgu gereği çizdiği resimlerse, gerçekten bir çocuğun elinden çıkmışçasına sahici. 

İşte bu sahicilik bizi, Harold ve yarattıklarının peşinden sürüklüyor, kendi yolumuzu çizmeye heveslendiriyor. En güzeli de bize, ihtiyaç hâlinde mor tebeşirlerimizi kullanmamızı salık veriyor.

1  https://www.tcj.com/crockett-johnson-and-the-invention-of-barnaby/

 

 

Harold ve Mor Tebeşir
Crockett Johnson
Türkçeleştiren: Mahir Ünsal Eriş
Editör: Tuğçe Özdeniz
Can Çocuk Yayınları, 64 sayfa
Harold’ın Masalı
Crockett Johnson
Türkçeleştiren: Mahir Ünsal Eriş
Editör: Tuğçe Özdeniz
Can Çocuk Yayınları, 64 sayfa
Harold’ın Göğe Yolculuğu
Crockett Johnson
Türkçeleştiren: Mahir Ünsal Eriş
Editör: Tuğçe Özdeniz
Can Çocuk Yayınları, 64 sayfa
Show More