İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Yenilenme zamanı

14 yıllık İyi Kitap yolculuğunu tek kelimeyle özetlemek çok zor ama en iyi karşılık herhâlde olağandışı olurdu. Ortaya çıkışı, 14 yıl devam etmesi ve bitişi… Her açıdan olağandışı bir yolculuk. Bu yolculuğa biraz daha yakından bakmaya çalışalım.

Yayıncılık sektörümüz hâlâ bir gaz ve toz bulutu. 20 yılını deviren eski sayılıyor. Sağlıklı bir telif yasamız hâlâ yok, ikincil haklardan bahsetmek bile saygın kurumlarca maliyet olarak görülüyor ve belki de en sorunlusu, bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda sosyal sorumluluk projemiz var sektör olarak. Yayın grubumuzun 39 yıllık kısa tarihindeki en önemli sosyal sorumluluk projesi İyi Kitap. Bu kadar basit aslında. Yazarların özgürce düşüncelerini ifade edebildiği, okurların bu içerikten beslendiği bir platform. Bir sorumluluk. Ticari bir amacın olmaması hatta tam tersine toplam bütçeden ayrılan payla basılması, dağıtılması bir sorumluluk hissinin sonucudur. Ülkeye, çocuklara, gençlere, ebeveynlere, eğitimcilere, kütüphanecilere, yazarlara ve daha birçok kişiye ve kuruma duyduğumuz sorumluluğun sonucu olarak doğdu İyi Kitap.

Türkiye’de çocuk ve gençlik edebiyatında nitelik arayışının geçmişi çok fazla değil. Yayınevleri, yazarlar, çizerler, tüm paydaşlar arasında bugün bile nitelik rekabeti sınırlı. Rekabet daha çok, pazarlama alanında, fiyat alanında, seçicileri “ikna” alanında gerçekleşiyor. Kütüphanecileri, ebeveynleri, eğitimcileri bağımsız eleştiri yazılarıyla buluşturarak kendi seçimlerini özgürce yapmaları için yardımcı olmak amacı bugün bile bazılarına olağandışı geliyor. İçinde ikna çabasının olmaması, bundan başka bir şey düşünemeyenlere garip geliyor doğal olarak.

Sanat, zanaat ve ticaret üçgenindeki yayıncılık sektörünün, özellikle son 20 yıldır ana eğilimi ticaret oldu, olmaya da devam ediyor. Bir yayınevinin tamamen bağımsız bir eleştiri dergisi çıkarıyor olması, bu “ticari” bakış açısından sıyrılamayanlar için hâlâ manipülasyon çabası olarak görülüyor. Daha öteye gidenler de var: Başka eserlerin sorunlu yanlarını vurgulamak için “kötücül amaçlı” olarak çıkarılan bir dergi! İyi Kitap’ın yayıncısının eserlerine de çok düşük notların verildiği, verilebildiği özgür bir alanın varlığını kabul etmek bu kadar zor olmamalı. Desteğimizi fısıltıyla, kösteğimizi bağıra çağıra dile getiren bir milletiz. Neyse ki desteğini hissettiğimiz okurlarımız ve dostlarımızın sayısı az değil, 156. sayıya böyle geldik.

İyi Kitap özerk ve bağımsız duruşuyla yıllar içinde belli bir saygı kazandı. Her ay 1500’den fazla noktaya ücretsiz dağıtıldı. Okullara, kütüphanelere, kitabevlerine gitti. Günümüzde hâlâ çocuk ve gençlik edebiyatı alanında yayımlanan tek dergi olma özelliğini koruyor Türkiye’de. Bu hem gurur verici hem de çok sorunlu bir durum. Asla tek olmamalıydı, olmamalı.

Sansür, korsan yayıncılık, cinsiyet eşitsizliği, çocuk hakları gibi zor konularda, genelde cesaret edilemeyen meseleler üstüne dosyalar hazırlandı İyi Kitap’ta. Yayıncılar, editörler, yazarlar seslerini duyurma, düşüncelerini özgürce ifade edebilme olanağı buldu. Kitapların düzenli olarak muzır kurulu kararları ile toplatıldığı, poşete ya da zarfa girdiği, yayıncıların, yazarların sürekli yargılandığı bir ülkede İyi Kitap
14 yıl devam etti. Olağandışı!

Yayıncılık sektörünün bir dergisi olmaması ne kadar üzücü. Yan sektörlerimiz olan kırtasiyecilerin, matbaacıların ve daha birçok sektörün dergisi var. İşimiz yayıncılık ama bizim yayın organımız yok. Bu, sektördeki tüm dernek ve meslek birlikleri için ağır bir özeleştiri alanıdır. Yeni çıkan kitapları, sektördeki gelişmeleri, kitaplar hakkında detaylı analizleri, eleştirileri bulabileceğimiz bir dergimiz yok. İyi Kitap en azından çocuk ve gençlik edebiyatı alanında bu boşluğu kapattı. Bir yayınevi ve emek verenler birlikte bunu yapabiliyorsa hep birlikte neler yapabiliriz bir düşünün.

İyi Kitap’ın bu 14 yıl, 156 sayı süren yolculuğunda yol arkadaşlarımızı, destek olanları dilimiz döndüğünce anmalıyız: Aslı Tohumcu, Zarife Biliz ve Safter Korkmaz. Dümenin başında olan, yazarların, bizim, yayınevlerinin, özetle herkesin kahrını çeken, süreci yöneten, entelektüel katkı koyan yazı işleri müdürlerimiz. Onlar olmasa İyi Kitap olmazdı. İsimlerini tek tek sayamayacağımız yüzlerce yazarımız. Onların yaratıcılığı, özgün fikirleri olmasa İyi Kitap olmazdı. Çizerlerimiz, kapak ve iç sayfa tasarımcılarımız, matbaamız, depocularımız, kargocularımız. Bu emekler konmasa İyi Kitap olmazdı. Reklam verenlere, yayınevlerine, meslektaşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyoruz, yükü kısmen omuzladınız, sağ olun.

Öğretmenlerimiz, eğitim kurumu yöneticilerimiz, kütüphanecilerimiz, öğretim görevlilerimiz, anneler babalar, çocuklar gençler, sayıları yüzbinleri bulan okurlarımız. Sizler olmasanız sadece İyi Kitap değil hiçbir şey olmazdı. Olağandışıydınız.

Hepinize sonsuz teşekkürler. İçtenlikle minnettarız.

Peki neden son sayı? Ne oldu da bu muhteşem yolculuğu bitirmeye karar verdik? Bunu cevaplamak, kelimelere dökmek kolay değil çünkü daha çok bir his gibi, duygu gibi. Yine de çabalayalım. Misyonun tamamlandığını düşünüyoruz. Bundan sonra tekrara düşecek, göreve dönüşecekti. Bunu istemedik. Biraz beklemek, durmak, demlenmek istedik. Bu enerjinin başka bir projeye, başka bir formata evrilmesini umuyoruz. Hep beraber düşünelim, hep beraber arayalım istedik. Bunun için de durmak gerekiyordu. Bu olağandışı yolculuk; yavaş yavaş, azalarak, solarak, standartlaşarak, heyecansızlaşarak bitmemeliydi, bitemezdi. Olağandışı bitmeliydi.

Umarız anlayışla karşılarsınız.

Show More