İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bütün dönüşler yuvayadır

Yuvamız neresidir? Yuva yola çıktığımız, başladığımız yer midir, yoksa yolun sonunda varacağımız, ulaşacağımız yer mi? Kim bilir, yuva belki de bizatihi yolculuk veya yolda olmaktır.

Yazan: Gökhan Yavuz Demir

Kültürel bir varlık olarak insanın, kendini başka canlılardan ayırt etmesini mümkün kılan en belirleyici özelliği konuşan, alet kullanan, politika yapan bir hayvan olmasından önce, liste yapan bir hayvan olması olabilir. Dünyamız, ucu bucağı olmayan bir listeler dünyasıdır. Yapacaklarımızın, alacaklarımızın, yemememiz gerekenlerin, okuyacaklarımızın, gideceğimiz yerlerin bitmek bilmeyen listeleri vardır. Belki de kültür, doğa karşısında inşa ettiğimiz sonsuz listelerin adıdır.

Benim de her gün yapacaklarımın bir listesi var. Kocabaş’ı gezdirmek, kahvaltı hazırlamak, çamaşırları toplamak ve sonra oturup bu yazıyı yazmak. Bunun için kargo görevlisinin günlük kargo dağıtım listesinde bulunan kargomu bana teslim etmesi ve benim de paketin içinden çıkan Frank Cottrell-Boyce’un Türkçeye İpek Güneş Çıgay tarafından tercüme edilen yeni romanı Dünyayı Kurtarmanın 10 Yolu’nu okumam gerekiyor. Kargomu aldığım, kitabımı okuduğum, Kocabaş’ı gezdirdiğim ve çamaşırları topladığıma göre artık yazımı yazabilirim.

Kaçak Robot romanıyla tanıdığım ve sevdiğim Cottrell-Boyce, yine biraz karışık ve bol eğlenceli bir romana imza atmış. Yaşlılığa bağlı hafıza problemleri yaşayan dedesinden alınıp “Geçici Çocuk Bakımevi”ne yerleştirilen ve yaz tatili için Stramoddie Çiftliği’nde Blythe ailesinin yanına verilen Prez’in hayli maceralı ve keyifli bir hikâyesi var. Prez neredeyse hiç konuşmuyor. Çünkü hatırlamakta güçlük çeken dedesini özlüyor. Sonra bir gün geçici bir misafir olarak kaldığı evin kapısı çalıyor. Evin sahipleri zilin sesini duymadıkları için Prez kendisine ait olmayan bir kapıyı açmak zorunda kalıyor ve içeri Sputnik’in girmesiyle beraber her şey eskisinden daha gürültülü, tehlikeli, heyecanlı ve hızlı bir hâl alıyor. Sputnik’in beraberinde getirdiği kötü bir haberi de var: Dünya çok yakında uzaylılar tarafından küçültülerek imha edilecek.

Prez, uzaydan gelen ve gerçek hâlini sadece kendisinin görebildiği Uzaylı-İskoç melezi Sputnik’le birlikte dünyayı kurtarabilmek için, bir gezegen olarak dünyanın var olmaya değer olduğunu ispatlayan bir liste hazırlamak zorunda. Bu sanıldığı kadar kolay bir iş değil. Çünkü hem Prez’in aklına bir şey gelmiyor hem de onun az sayıdaki önerisini

Sputnik kabul etmiyor, üstelik sayılı gün çabuk geçiyor ve zaman hızla azalıyor. Bütün bunlara Sputnik’in Prez’den başka herkese bir köpek olarak görünmesi, hiç uslu durmaması ve her cihazı tamir etme merakı da eklenince olaylar daha şenlikli ve daha çılgın bir ivme kazanıyor.

Modern bilimin yerçekiminin dalgalar hâlinde seyahat ettiği bilgisiyle yer yer ayakları yerden kesilen bir hikâye uyduran Cottrell-Boyce, anlatısının merkezine insanın evrendeki yerinin neresi olduğu sorusunu yerleştiriyor: Yuvamız neresidir? Yuva yola çıktığımız, başladığımız yer midir, yoksa yolun sonunda varacağımız, ulaşacağımız yer mi? Kim bilir, yuva belki de bizatihi yolculuk veya yolda olmaktır.

İşte Prez ve Sputnik böyle bir yolculuğa beraber çıkıyorlar. Bu yolculuk esnasında hapishaneden mahkûm kaçırmaktan yerçekimi dalgaları üzerinde sörf yapmaya, huzurevinde çılgın merdiven-asansör partileri vermekten uzaktan kumandanın “durdur” tuşuyla hırsız yakalamaya, pek çok tuhaf ve çılgın durağa uğruyorlar. Ama yolculuğun asıl amacı, Prez’in üzerinde bir yuvası olmadığını düşündüğü bu dünyayı kurtarmak için Sputnik’in listesini bir an evvel tamamlamak.

Bütün bu macerayı da yaz sonunda Prez’in kırmızı bir defterdeki, her biri romandaki bir bölüme denk gelen yirmi yedi kalemlik “bu yaz gerçekleşen şaşırtıcı şeylerin listesi”nden okuyup öğreniyoruz. Evvela dedesiyle yaşarken sonrasındaysa Sputnik’le dünyayı kurtarırken liste üzerine liste hazırlayan Prez, sonuçta gerçek bir liste üstadı.

Listelerin gücü sayesinde evrende her şey ve (Sputnik, Prez, dede ve Figaro dâhil) herkes kendi yerini yurdunu buluyor ve hikâye mutlu bir sonla bitiyor. Bütün dönüşler yuvaya ama yolculuğumuz hâlâ devam ediyor.

Yazı bitiyor. Şimdi listedeki geri kalan kalemlere sıra geliyor. Akşam yemeği hazırlayacağım, Kocabaş’ı gezdireceğim, başka bir yazı için başka bir kitabı okuyacağım, tercüme yapacağım, bulaşık makinesini çalıştıracağım ve sonra yarın yeni bir listeyle bu dünyadaki yolculuğuma kaldığım yerden devam edeceğim. Acaba Kocabaş’ın da o gün yapacaklarına dair “mama yiyeceğim, havlayacağım, uyuyacağım, havlayacağım, kuyruk sallayacağım, mama yiyeceğim, kedi kovalayacağım, kuyruk sallayacağım, havlayacağım, mama yiyeceğim, uyuyacağım” diye sıralanan uzun bir listesi var mıdır?

Dünyayı Kurtarmanın 10 Yolu
Frank Cottrell-Boyce
Resimleyen: Steven Lenton
Türkçeleştiren: İpek Güneş Çıgay
Editör: Ümit Mutlu
Tudem Yayınları, 288 sayfa
Show More