İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Çocukların ayakta kalma hikâyesi

Maria Parr’ın yazıp Ashild Irgens’in resimlediği Işıltılıvadi’nin Minik Fırtınası, tadına doyulmaz bir roman. Dilek Başak’ın çevirdiği kitapta, çocuk edebiyatının iki önemli kahramanından açık izler var: Astrid Lindgren’in yarattığı Pippi Uzunçorap ve Johanna Spyri’nin Heidi’si. 

Yazan: Sema Aslan 

Işıltılıvadi’nin Minik Fırtınası’nın ana karakteri Tonje, babası çiftçi, annesi deniz araştırmacısı olan 9 yaşında bir kız çocuğu. Tonje, tıpkı Pippi Uzunçorap gibi uzun kızıl saçları, ağzından pat diye dökülüveren (ama tam da yerinde dökülüveren) sözleri, otoriteyi nazikçe çeperde tutmaya yeminli neşesi ve direngenliğiyle Işıltılıvadi’nin fırtınasıdır. Kasabadaki çocuklar bir yana, Işıltılıvadi’de hiç çocuk olmadığı için en yakın arkadaşı, aynı zamanda vaftiz babası da olan Gunnvald’dir. Birbirlerini her zaman koruyup kollayan bu yaşlı adamla küçük kızın bir ortak tutkusu da müziktir – ki Gunnvald, bir zamanlar orkestralarla çalmış keman sanatçısıdır. Tonje söyler, Gunnvald çalar; şarkı söyleyenin korkuyla, kemanı olanın da doktorla işi olmaz. Ferrari kadar hızlı kızaklar, büyük akşam yemekleri, keman nameleri ve nihayet Tonje’nin vadide tanışıp arkadaş olduğu başka çocuklar, buzullar erimesin diye çalışan sevgi dolu bir anne, kızı üzgünken onun en sevdiği yemeği pişiren bir baba, vadide yankılanan aşk hikâyeleri… etkileyici bir sıcaklıkla anlatılıyor. Derken, Tonje’nin 10’uncu doğum gününden önceki birkaç ayda Işıltılıvadi’de bazısı nahoş, kimi de önce ilginç sonra kalp kıran gelişmeler söz konusu oluyor. Vadide, “adult friendly” bir sağlık kampı açılıyor. Sadece çocuklara değil, hayvanlara da kapalı bu kampın sahibi Klaus Hagen, gözünü para bürümüş sevgisiz bir adam. Tonje, Klaus Hagen’den vazgeçmeden (tam olarak “saçının telinden ayağının tırnağına kadar vazgeçmeden”) önce onunla dost olmaya çalışıyor fakat o vazgeçişten hemen sonra anlıyor: “Keyifli olan her şey turizm için zararlıydı! Hatta direksiyonla kar kızağı bile. Yere batasıca berbat sağlık kampı!” Vadinin tadı kaçmaya başlamışken, önce Gunnvald’e gizemli bir mektup geliyor, sonra da 70’lerini süren Gunnvald, saçma sapan bir kazayla kalça kemiğini ve bileğini kırıyor. Gizemli mektup, çok eskilerde kalmış bir hikâyeyi canlandırıyor; saçma sapan kaza ise hastanelerden ödü kopan Gunnvald’i evinden, vadiden ve Tonje’den koparıyor. 

Romanda izi açıkça takip edilebilen, çocuk edebiyatının diğer önemli kahramanı Heidi bu noktada dâhil oluyor hikâyeye. Heidi, tıpkı adını aldığı kurgu karakter gibi dağlarda yaşamış bir kız çocuğu. Annesi eliyle 4 yaşındayken Işıltılıvadi’ye bırakılan Heidi, günün birinde yine annesi tarafından vadiden, arkadaşlarından ve Gunnvald’den koparılır. Aradan geçen uzun 30 yıl içinde ne Heidi Işıltılıvadide’den haber alır ne de Işıltılıvadi Heidi’den. Ta ki Gunnvald’i hastaneye düşüren saçma sapan kazaya dek. Heidi’nin gelişiyle Işıltılıvadi’de değilse de Tonje’nin yaşamında her şey alt üst olur. Bir kere, herkesin bir sırrı paylaştığını fark eder Tonje: “Herkesin bildiği, ancak ona söylemediği bir şeyi aniden öğrendi Tonje. Tonje’nin en yakın arkadaşının ve Tonje’nin annesinin, Tonje’nin babasının, büyükbabasının, büyükannesinin ve diğerlerinin bir sırrı vardı. Evet, hatta ve hatta Sally’nin bile. Hayatında bir lokma sır tutmamış olan Sally’nin bile.” Bu andan sonrası, o sırrın perdelediği büyük hikâyeyi öğrenmek, vadinin olağan güzelliğini ve ahengini korumak, kırılan kalplere uzun uzun bakmak ve karın erimesini beklemekle geçer. Büyük patırtıyla kutlanacak 10’uncu yaş gününden hemen önce yapılacak bir sürü iş, özetle. 

Maria Parr, kahramanı Tonje’nin gözünden yetişkinlere, gezegenin dertlerine, açgözlülüğe, özgüvensizliğe, korkuya, öfkeye, dayanışmaya, güzelliğe, yaşlılara, hayvanlara… geniş bir açıklıkla hayata bakarken, aynı anda hem sevgi dolu bir dil kullanıyor hem de lafı dolandırmıyor. Mesela Klaus Hagen’in talancı vahşi bakışını anında görüyor, kavrıyor Tonje: “Tonje bu zengin ve şık adamın önünde durdu ve onun kafasına bir tane çarpmak istedi. Evler, dostlar, babalar ve anneler, keman çalmak, dağlar, nehir ve yükselen deniz önemliydi. Para değil. İnsan vapura bile parasız binebiliyordu. (…) Tam bir geri zekâlıydı.” Yazarın kendini, katmanlarca gerideki kendini duyan, dinleyen; içe bakışın yardıma koştuğu bu dil, romanı hem “güzel” hem “güçlü” kılıyor. Okur, belki tam da bu sayede Heidi’nin, Pippi Uzunçorap’ın, Tonje’nin ayakta kalmak için ne yaptıklarına bakabiliyor yeniden. 

Işıltıvadi’nin Minik Fırtınası
Maria Parr
Resimleyen: Ashild Irgens
Türkçeleştiren: Dilek Başak
Editör: Ümran Özbalcı
Yapı Kredi Yayınları, 270 sayfa

 

Show More