İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Çizgi Roman Sanatı Etrafında Dönen Derin Tartışmalar – 6

Yeni Bir Nifak Tohumu: Grafik Roman

İddialı bir başlık oldu farkındayım; ancak gün geçmiyor ki çizgi romana ilgi duyan ama çizgi romancı olarak anılmak istemeyen birileri ortaya çıkıp kendisini ve seçkin(!) zevkini özel bir yere konumlandırmak için çizgi roman sanatına saldırmasın. “Grafik roman çizgi roman değildir!” akımı da yeni sınavımız. Buyurun ayrıntılara bakalım.

Nedir Bu Grafik Roman?

Grafik roman, temel olarak çizgi roman ana başlığının altında yer alan bir türdür. Yapısı itibariyle bu türde, dizi mantığından uzak, tek ciltte başlayıp biten bir hikâye anlatılır. Bu hikâyenin yaratımında, yazar ve çizer iş birliği söz konusu olabileceği gibi, eser tek bir sanatçının elinden de çıkabilmektedir. Bugün iddia edildiği gibi grafik roman, çizgi romandan ayrı bir sanat üretimi değildir. Yine iddia edildiği üzere yetişkinlere hitap eden, özel ve yüksek sanat içerikli yeni bir tür de değildir. Geçmişi daha eskidir ve türün isminin konuluş şekli bile şaibelidir.

Bu türü çizgi romandan ayrı sayan görüşler, içeriğine vurgu yaparak tanımlamaya çalışmaktalar. Onlara göre grafik romanın içeriği daha kişiseldir, yetişkinlere hitap eder, macera içermez, kalite peşindedir, sanatsal kaygılar taşır, yazar çizerden önemlidir, v.s.

Grafik Roman Tarihi

Tıpkı manga okurları gibi grafik roman sevenler de okudukları şeyin çizgi roman olmadığını iddia etmektedirler. Tıpkı çizgi romana sansür uygulanan ve kötülenen dönemlerde olduğu gibi, çizdikleri bant, sayfa veya uzun soluklu çizgi romanlar mizah içerdiğinden dolayı üretimlerini karikatür, kendilerini de karikatürist olarak tanıtan dönem sanatçıları gibi. Özetleyecek olursak, gerekçeleri farklı da olsa birileri hep çizgi romanın dışında olmak için çabalamaktadırlar.

Çizgi romanın dışında olma girişimleri daha önceki yazılarımda dile getirdiğim şu başlıklar altında incelenebilir: “Comics-çizgi roman kavram kargaşası”, “comics-manga markalaşma savaşı”, “çizgi roman karşıtı sansür/kampanya” ve son olarak da grafik roman türü üzerinden “ana akım okuru  seçkin okur” ayrımı yaratmak için uğraşan elit (!) kliklerin çabaları.

Lütfen şunu unutmayalım, özünde tümü çizgi romandır. Hepsinin anlatım unsurlarıyla üretim modelleri aynıdır. Gerisi sanat tarihi açısından son derece değerli ve gelişim sağlamayı kolaylaştıran beyin egzersizleridir.

Grafik roman ayrımı aslında ABD’ye özgü bir tartışmadır ve bizimle hiç ilgisi bulunmamaktadır. Çünkü ABD’de piyasayı (ve dünya piyasasını da) domine eden bir comics endüstrisi vardır ve bu endüstri genel olarak “ana akım” (mainstream) olarak adlandırılmaktadır. Yayıncılar para kazanabilecekleri bir alan olarak, bu akımı desteklemeyi tercih ettiklerinden birçok bağımsız sanatçı kendine bu piyasada yer bulamamıştır. Ayrıca ana akım comicslerin içerik olarak sistemi destekler görünen yapısıyla sansür kurulu kararlarının dışına çıkamıyor oluşu, birçok sert ve aykırı konunun ele alınmasını veya yayımlanmasını engellemiştir. Bir de buna daha çocuk/ergen/genç odaklı yayıncılık zorunluğu eklenince yetişkin okurla onun beklentilerine hitap etmek isteyen birçok sanatçıyı zora sokmuştu.

 

Hâliyle bu ana akıma karşı, 1960’larda bir başkaldırı hareketi başladı. Alternatif veya underground olarak adlandırılan akımlar bu şekilde ortaya çıktı. Böylece genel kabul gören ve onaylanan içeriklerle çizgilere alternatif eserler okurlarla buluşmaya başladı. Bu dönem, birçok özgün çalışmanın ortaya çıkmasıyla genç sanatçılara ufuk açıcı denemeler yapma olanağı sağlamıştır. Grafik roman türünün gelişimi de bu döneme denk gelir.

Ana akım “comics” olarak adlandırıldığından, bağımsız sanatçılar zaman içinde farklı isimler altında anılmayı tercih etmiş, arayışa girişmişlerdir. Genel olarak karşı çıkılan şey “comics”in kapsadığı alandır.

ABD’li birçok kaynak, grafik roman türünü başlatanın veya en azından bu türe adını verenin Will Eisner olduğunu ileri sürer. Bu sava göre Eisner, 1978 yılında yetişkinlere hitap eden ve otobiyografik izler taşıyan dört ciltlik çizgi romanı A Contract With God’a “graphic novel” demiştir ve bu yaygınlaşmıştır. Ve yine romantik kaynaklar Art Spiegelman’ın 1992 yılında basılan Maus adlı eseriyle akademinin ilgisini çektiğini, Pulitzer ödülü kazanmasının ardından bu türe ilginin arttığına dikkat çeker. Oysa yetişkin okura ulaşmaya çabalayan sanatçıların yapı olarak grafik roman benzeri çalışmaları 1920’lere kadar gitmektedir.

Çağdaş örneklerdeyse comics ana başlığından sıyrılmak için girişimde bulunan ilk yayıncı St. John Publications olmuştur. Yayıncının, 1950 yılında “Drake Waller” mahlası altında yazan Arnold Drake ile Leslie Waller ikilisinin kaleme aldığı ve Matt Baker ile Ray Osrin ikilisinin çizdiği It Rhymes With Lust çizgi romanına, “picture novel” adı verilmiş.

Santiago Garcia, On The Graphic Novel adlı araştırma kitabında kullanılan isimleri şöyle sıralamıştır: Jim Sterenko’nun Chandler: Red Tide (1976) eserinde “visuel novel”, Don McGregor’un Sabre (1978) adlı eserine “graphic album” ve “comic novel”, Jules Feiffer’in Tantrum (1979) adlı eserinde ise “novel in pictures”.

Öte yandan grafik roman kavramı ilk olarak 1964 yılında, Capa-Alpha isimli fanzin dergide Richard Cyle tarafından kullanılmıştır. Will Eisner bu kavramı kullanan ilk kişi olmadığı eleştirilerine Time dergisine 2003 yılında verdiği demeçle yanıt vererek, “Bu kavramın daha önce kullanıldığından haberim yoktu,” demiştir.

Bu arada not düşmekte fayda var, Latin Amerika’da “novelas graficas” kavramı 1950’lerden itibaren kullanılan bir kavrammış. Artık kim kimden duydu kim kimden esinlendi veya aklın yolu bir miydi, oralara girmiyoruz. Ama basitçe özetlersek grafik roman kavramının çıkış tarihçesi basitçe budur.

Grafik Roman Yeni Bir Satış
Kampanyası mıdır?

Tarihler 1980’leri gösterdiğinde comics dünyasının sansür kurulundan uzaklaşmak için çareler aradığına tanık oluyoruz. Ana akımın en büyük temsilcilerinden DC Comics’in başını çektiği bir takım denemeler yapıldığını görürüz. Artık sistemin dayattığı içeriklerle ve okur kitlesiyle ilerleme sağlanamayacağı ortadadır. Üstelik çizgi roman okuru geniş bir yetişkin kitlesi de sanata mesafeli durmaya başlamıştır.

Nasıl bir tesadüfse, 1992 yılında Pulitzer ödülü bir grafik romana verilir ve bir anda bağımsız sanatçıların işleri ana akım yayıncıları tarafından kabul görmeye başlar. Daha da önemlisi, yine büyük tesadüftür ki DC Comics editörü Karen Berger’in hemen öncesinde İngiltere’yi keşfetmesiyle comics aleminin seyri de değişir. Karen Berger, İngiltere’de punk akımını takip eden A.D. 2000 Yayınevinin deha düzeyinde yetenekli tüm genç sanatçılarını, bir dizi toplantının peşinden iş teklif ederek ABD’ye davet eder. Alan Moore (Watchmen, V for Vendetta), Neil Gaiman (Sandman, Stardust, Lucifer, American Gods), Grant Morrison (Animal Man, Doom Patrol), Garth Ennis (Preacher), Bill Willingham (Fables), J. M. Matteis, Brian K. Vaughan (Y: Son Erkek), Ed Brubaker, Brian Bolland gibi, isimlerini çizgi roman dünyasına altın harflerle yazdırmış olan sanatçılar yetişkinlere hitap eden işlere imza atarlar.

Bu girişimin ardından ana akımın bir diğer devi Marvel Comics 1996 yılında Epic Comics’i kurarak yetişkin okura çizgi roman sunmaya başlamıştır.

Ve bütün bu arayışlar içinde grafik roman türü serpilerek büyümüş, ana akım comicslerden ayrılarak bir başka okur kitlesine seslenmeye başlamıştır. Ancak bu da başka sorgulamalara yol açmıştır.

Sonuç

Grafik roman, çok başarılı olanları kadar son derece başarısız olanları da bulunan, çizgi roman ana başlığının altında ele alınması gereken bir türdür. Bir sonraki yazımda grafik romanı örneklerle sorgulamaya devam edeceğiz. O zamana kadar kendinize iyi bakın ve şunu unutmayın “çizgi roman sanattır ve size uygun eserler muhakkak vardır!”. Tek yapmanız gereken onu bulana kadar okumaya devam etmektir.

Show More