İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Füruzan bugün de “olay”

Füruzan bugün de “olay”

Semih GÜMÜŞ

Ortak Okumalar’ın bu ayki konuğu, adeta birer söylenceye dönüşen büyüleyici öyküleriyle bir dönem Türk Edebiyatı’nda olay yaratan Füruzan.

Füruzan’ın üç yıl art arda üç ayrı öykü kitabı yayımlayıp üçüyle de edebiyatımızın o günlerinin en çok ilgi gören yazarı oluşu üstünde döne dolaşa durulmalıdır. Bugünün genç okurları ve yazarları o yıllarda yaşanan “Füruzan Olayı”nı tam anlıyorlar mı, gerçekten kestiremiyorum, ama Parasız Yatılı (1971), Kuşatma (1972), Benim Sinemalarım (1973) kadar bir arada ve birbirine bağlanarak adeta bir söylenceye dönüşen üç kitap daha yoktur edebiyatımızda.

Hem bu denli verimli olup hem de bütün yazdıklarıyla bu denli yüksek düzeyde bir öykü anlayışını titizlikle korumak, o yazarı daha baştan edebiyatın burçlarına yerleştirir. Parasız Yatılı beklenmedik bir ilgiyle karşılandığında, Füruzan’ın öyküleri dilden dile aktarılmaya, önerilmeye başlamıştı. Üstelik ilk bakışta edebiyatımızın geleneksel çizgisi içinde görünüyordu Füruzan’ın öyküleri. Bütün biçimsel öğelerine bakınca, öykücülüğümüzün Sait Faik ve Sabahattin Ali ile yenilenen biçimlerine bağlı görünüyordu, ama bambaşka bir duyarlığı, geçmiş zamanlara yakın hayatların ayrıntıları içinden çıkmaktan aldığı öylesine etkileyici bir büyüsü vardı ki bu öykülerin, bu özelliği başka bir öykücüde bulmak olanaksızdı.

Üstelik art arda sözü edilen üç kitabında da aynı duyarlık ve anlatım biçimi vardı. Demek ki öykülerini yayımlamaya başlamadan önce, onların adamakıllı hazırlanıp olgunlaşmasını beklemişti Füruzan ve herhalde bunun için, kırk yıl sonra bugün de değerini aynı düzeyde korumaktadır. Öyle ki, Füruzan’ın öykülerinin ilk yayımlandığı yıllara göre, bugün daha iyi anlaşıldığını da söyleyebiliriz. Okuma kültürü bu arada elbette yükseldi. Öte yandan, kimilerinin öne sürdüklerinin tersine, günümüzde de okurların büyük çoğunluğunu gençler oluşturuyor ve onların yeni okuma biçimlerine açıklığı, eski kuşaklara göre daha geniş bir ufuk çiziyor.

Füruzan’ın öyküleri yalın bir dille yazılmıştır. Ama düz, tek anlamlı bir dil de değildir bu. Sıcaklığı, içtenliği, acıyla hüznü birleştiren uzaklığı, kişilerinin hep yeni anlamlarla canlandırılabilecek zenginliği, onun öykülerinin çok çeşitli kesimlerden okurlarca aynı biçimde sevilmesinin nedenleri sayılır.

Öte yandan, hem bu özellikler her öykü yazarında olabilir, hem de eski zamanlar içinden çıkan duyarlıklar herkesçe paylaşılabilir, dolayısıyla her yazarca aynı düzeyde yaratılabilir sanıldı. Bir bakıma, Füruzan’ın öykü dünyası pek çok öykücüyü etkiledi. Gelgelelim, aynı etki yaratılamadı. Belki bir sahicilik sorunu vardı, belki de anlatılanların yaşanmış olması gerekiyordu; dolayısıyla eski zamanların duyarlığındaki kendiliğinden büyü, yazarlara kendiliğinden geçmiyordu.

Göçmenlik, geçmiş özlemleri, mutluluk ile mutsuzluk arasındaki kararsız haller, varlık ve yokluk, aile içi sorunlar, genç kızların ve yeniyetmelerin hayalleri, kısacası, örselenmiş hayatlar… Onları Füruzan’daki ayrıntılarıyla görebilmek ne denli büyük bir duyarlık ve ustalık gerektirir, bunun için hangi hayatlardan geçerek deneyimleri çoğaltmak gerekir, bilmiyorum.

Asıl güçlük, yalnızca kendimize ait ayrıntıları seçebilmek ve onlara kendi anlamlarımızı yükleyerek yeni öykü dünyaları yaratabilmekte. Yoksa duyarlık ve hayatın etkileyiciliği derken, ayrıntıların taşıdığı anlamlardan başka neyi anlatıyoruz. Bunun dışında duyarlıklar da, hayatlar da ortaktır. Onlardan kendimize özgü öykü dünyaları yaratmak, ancak ayrıntıları hiç kimsenin görmediği biçimde görebilmekle olasıdır.

Füruzan’ın öyküleri edebiyatımızın klasikleri arasında sayılır. Hem yazıldıkları dönemin dünyasını ve ruh durumunu yansıtma yeteneği, hem yazınsal özellikleri, bu öyküleri kendilerinden önce yazılanlardan bir adım önde tutmuş; öykücülüğümüzün özelliklerini, niteliğini ve değerini anlamak için sık sık dönülmesi gereken bir dünya kurmuştur. Füruzan’ı çağdaş bir klasik yapan etmenlerdir bunlar.

 

Show More