İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Çocuklara pencereler açan bir şair

Çocuklara pencereler açan bir şair

Şeref BİLSEL

Usta şair Sennur Sezer Pencereden Bakan Çocuk adlı şiir kitabında, hem hakiki bir şiirde olması gerekenlerden hem de çocuklardan feragat etmeden, küçük okurlarına sahici ve samimi bir dille sesleniyor. Semih Poroy’un çizgileriyse şiirleri daha da zenginleştiriyor.

Bazı şairler kalbinizle konuşur; bazı şairler aklınızla. Sezgiyi tartıp aklın süzgecinden geçiren, yani kalbin yumuşak kadife gölüne aklın çakıllı patikasını çıkartanlar da vardır. Böyleleri, “çocuklara” dair yazarken hakiki bir şairde olması gereken şiiriyeti de ortaya koyar. Edebiyatın hangi şubesinde kalem oynatırsa oynatsınlar şiir dairesinin dışına düşmezler. Hem yazının şahsiyetine dair hem de insanlardan yana sahici bir tutumu doğum lekesi gibi taşır böyleleri. Sennur Sezer,  bu şair/yazarlardan… 1960’lardan bugüne kaleme aldığı hemen her meselede irtifa kaybına uğramadan kavi adımlarla kendi yolunu açmış biri. İlk basımı 1995’te yapılan Pencereden Bakan Çocuk adlı kitabının dördüncü basımı, Evrensel Yayınları tarafından yapıldı. Kitap, usta karikatürist Semih Poroy tarafından resimlenmiş. Poroy’un çizimlerinde boşluklar ve sessizlik, en az, doldurulmuş ve seslendirilmiş olan zemin kadar söz alır. Bu yönüyle ayrı alanlardan iki ustanın buluşması büyük bir zenginlik.

İÇİMDEKİ DENİZ

Çocuklara dair “şiir kitapları” başlığı altında memleketimizde oluşan külliyatın garip bir yazgısı vardır. Kendini şiirde var etmiş, sesini duyurmuş nice kalem, bu sahaya varınca tökezlemekte, okunu ya hedefinden öteye atmakta ya da hedefine ulaştıramamaktadır. Dönüp dönüp, Dağlarca başta olmak üzere birkaç şairin adını sıralıyoruz çocuklar için yazılan şiirler bahsinde. Sanıyorum buradaki sıkıntı, çocukla ve çocuğun zihinsel yaşantısıyla özdeşleşemeden, bir çeşit “sipariş”in davetine hazırlıksız yakalanmaktan kaynaklanıyor. Herkesin bir çocukluğu vardır elbet, peki herkesin yazabileceği ya da onu yazdırabilecek bir çocukluk var mıdır? Üstelik böyle bir zorunluluk da yoktur. Ömrünü yazıya (özellikle hikâye, masal vs) adamış birinden çok güzel bir çocuk kitabı okuyabiliyoruz; buna mukabil, adı şaire çıkmış, sesini büyük kulaklara duyurmuş birinden çocuklara dair yazılmış −ne kelime kadrosuna, ne de algılayacak olanların hacmine, yaşına dikkat edilmiş− çok kötü, ufuk söndürücü metinler okuyabiliyoruz. İşte Sennur Sezer; herkesin gördüğü, çok az insanın dillendirmeye cesaret ettiği, gittikçe açılan bu mesafeyi şairlerden yana kapatıyor. Yazmıyor sadece, yazdıklarının arkasında −bir insan olarak− kendi hayatının çocuklara değen uçlarının samimiliğini de ortaya koyuyor. Böylece ortaya koyduğu metinlerden bir kolaj kokusu, bir sentetik duyarlılık, bir sipariş algısı yükselmiyor. Bir defa sözü, haysiyetine zeval gelmeyecek ölçüde kendi içinde yoğuruyor, estetize ediyor, duyarlılığı inceltiyor; sonra bu sözün kime zarflanıp gönderileceğini, gönderilenin bunu kolaylıkla açıp açmayacağını hesaba katıyor. Çok büyük sözler edilecek yerde dizlerini kırıp çocukların seviyesine iniyor; herkesin susmaya alıştığı yerde ayağa kalkıp çocuklara herkesin onlar gibi olmadığını gösteriyor. Olması gerekeni, olması gerektiği biçimde aktarıyor; şiirden ve çocuklardan feragat etmeden üstelik: “Anne içimde bir deniz var: / Üzülünce gözlerime vuruyor, / Sesini duyuyorum göğsümde, / Sevinince.” Ne güzel diyor.

Pencereden Bakan Çocuk’ta 25 şiir yer alıyor. Şiirlerin ortak özellikleri de var. Tertemiz, duru bir Türkçe, dizelerin bakışını bir noktada toplayan ve şiirin sonunda bizi, şiiri tekrar okumaya yönlendirecek, şaşırtacak bir final. Bu kitapta sadece retorik kaygısı yok, içinde yaşadığımız dünyayı bütün keşmekeşiyle tanıyan, insana verdiği ıstırabı, acıyı, yalnızlığı bilen ve bunun karşısında somut bir tavır takınan şairin niyeti de var. Bu niyet, insan onurunun silah, şiddet, yabancılaşma, meta karşısında yıkılmadan dik durduğu bir zemin üzerinden söz alıyor. Dürüst, cesur, atak. O, hakkı gasp edilenlerin yanında, grev çadırlarında, alanlarda, sendika avlularında hem sözüyle hem gövdesiyle var olmuş biridir. Merttir, nettir ve yerine göre serttir. Bilenler bilir, Sennur Sezer’le tokalaştığınız zaman parmaklarınızı sayma zorunluluğu hissetmezsiniz, sizden bir şey söküp almaz, o zaten size parmaklarını ne vakit saydıracağını söyler! Hatırada kalmış olanı sadece güzel anlatmaz, çok güzel, alegorik biçimde yazar: “Bir çakıltaşı var çantamda, / Bir düğme bir de kozalak, / Anmak için geçen yazı. / Çakıl beyaz, kozalak kırık, düğme parlak.”

Ha küçük ha büyük, iyi ki −sözün içinden− bize bakmayı sürdürüyor Sennur Sezer.

Pencereden Bakan Çocuk Sennur Sezer Resimleyen: Semih Poroy Evrensel Basım Yayım, 64 sayfa
Pencereden Bakan Çocuk Sennur Sezer Resimleyen: Semih Poroy Evrensel Basım Yayım, 64 sayfa

 

Show More