İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Çok satan yaftalar

Ne yazık ki bu kitap, Oscar ödülü kazanma hevesiyle içine her tür hikâyenin yedirilmeye çalışıldığı, ancak sağından solundan tutarsızlık akan bir Hollywood filmini andırıyor…

Yazan: Olcay Mağden Ünal

Bu ülkeye dair sevdiğim ender şeylerden biri, atasözleri. Bazen lafı öyle bir gediğine koyuyorlar ki, kim ne yaşadı da bu kadar bilge bir sözü ağzından dökebildi, diye düşünmeden edemiyorum. “Kaş yaparken göz çıkarmak” da bunlardan biri. Bazen insan çok iyi bir iş yapma, faydalı olma motivasyonuyla doluveriyor, ancak o dürtü kimi zaman aklı öyle
bir bulandırıyor ki, ortaya çıkan sonucun eksisi var mı yok mu düşünme fırsatı bile bulunamıyor.

İşte, son dönemde ortaya çıkan “şöyle muhteşem kızlar”, “dünyayı böyle sarsan kadınlar”, “ölmeden önce okusak da çığır açsak dedirten bir milyon kitap” tarzı listelerin tam da bu atasözünün vermek istediği mesaja hizmet ettiklerini düşünüyorum.

Tam da bu sırada karşımıza adıyla sanıyla, kapağıyla, sloganıyla buram buram Blockbuster1 kokan, ancak aksini iddia eden Farklı Olmaya Cesaret Eden O Müthiş Erkek Çocuklarına Gerçek Hikâyeler kitabı çıktı. Daha niye bir şeyi başaran insanlardan bahsetmek yerine, prenses olmayan isyancı kadınları alt alta sıralayarak, yepyeni bir “ötekileştirme” çabasına girdiğimizi anlayamamışken şimdi bir de bir şeyleri akıl almaz bir şekilde başaran erkeklerle karşı karşıya kaldım. Sanki bir erkeğin yerini başka bir erkeğin doldurmasının önünde bir engel varmış gibi. Söylenene göre bunlar farklı olan, güya “ejderhaları öldürmeyen” erkeklerdi. Oysa ben kitapta hikâyesi anlatılan IV. Baldwin’in elinde epey görkemli bir kılıç görüyorum ve metinde de söylendiğine göre: “Askerleri korkuyordu ve sayıca oldukça azdılar. Ancak askerlerini toplayan Baldwin onları savaşa yönlendirdi. Nasıl olduysa işgal kuvvetlerini tamamen YOK ettiler.” Üstelik bu iki cümleden hemen önce Baldwin’in dua ettiğini görüyoruz. Herkes yaratana sığınıp düşmanı alaşağı eden Kudüs kralının “sıra dışılığını” ve oldukça zarfının yanlış kullanımını sindirebildiyse başka bir örnekle devam ediyorum: Barack Obama. “Kendinden
önceki hiçbir başkana benzemiyordu… ve hatta televizyondaki şov programlarında dans ediyordu.” Peki o dans ederken Amerika sözde ejderhalardan hangilerini öldürüyordu?

“Beyaz atlı prens, ejderha avcısı, haşarı afacan… Bunlar çoğunlukla erkek çocukların evde ve okulda, kitaplarda karşılaştıkları rol modelleridir.” Haşarı afacan ne zaman olumsuz bir yafta olup çıktı? Belki birileri gerçekten beyaz atlı prens olmak istiyordur, hatta kimisi de evdeki koltukların üzerinde oradan oraya sıçrayıp ejderhaları avlıyordur. Alıntısını yaptığım arka kapak metninin en sonunda “Bu kitapta aksiyon kahramanları ve kurtarılacak prensesler yoktur,” diyor, oysa daha kitabın en başlarında Obama’yı Örümcek Adam çizgi romanları okuyan sıra dışı bir başkan olduğu için ilham kaynağı addetmiştik.

Gelelim başka bir örneğe: Rick Genest. Namıdiğer Zombi Çocuk. Hikâyesine internet üzerinden ulaşmak zaten birkaç saniye alacaktır, o yüzden ben sadece vücudunun tamamının dövmelerle kaplı olduğunu söyleyip geçiyorum. “Çocuklar için yapılan bir oyuncak bebeğe Rick’in yüzü konuldu. O artık bir ucube gibi hissetmiyor.” Genest, Montreal polisinden edinilen bilgiye göre, Ağustos 2018’de (yani bu kitabın künyesinde belirtilen basım tarihinden iki ay önce) kendi evinde intihar etti. İlham verici olmaktan çok uzak bir
örnek, değil mi? Bas bas bağırılarak, çocuğun (ne yazık ki bu senaryoda erkek çocuğun) okuyup ilham alarak kendisine farklı bir bakış açısı geliştirmesi için yazıldığı söylenen bir kitapta nihayetinde intihar ederek hayatına son vermiş, tüm yaşamı kim bilir ne tür bir kafa karışıklığıyla geçmiş bir örnekten bahsediliyorsa, işte burada korkunç bir hata vardır. Ve üzgünüm ama bu hatayı örtbas edebilecek tek bir bahane bile yoktur. Ayrıca Rick’in kendisini artık bir ucube gibi hissetmediğini söylemek yine tam olarak kaş yaparken göz çıkarmaya verilebilecek bir örnek değil de nedir?

Başka bir örnek: Fedakâr Dört Din Adamı. “Gemi batarken kol kola girip güvertede dua etmeye başladılar. Uzaklaşmakta olan kurtarma botlarındaki insanlar onlara hayranlık ve derin bir minnetle bakıyorlardı.” Farklı dinlere mensup dört adamın ulvi melekelerle(!) kurtardıkları hayatlardan nasıl bir ders çıkarmalıyız? Paha biçilemez(!) erkek evlatlarımızı onların ışığıyla mı kutsamalıyız, çözemedim.

Bu örnekleri bir kenara bırakıp kitabı genel olarak incelediğimizdeyse karşımıza benim anlamlandıramadığım bir seçki çıkıyor. Bir tarafta Konfüçyüs, diğer tarafta Messi… Bir yerde Oscar Wilde, bir yerde Jesse Eisenberg… Hawking ölmüş olmasına rağmen hâlâ yaşıyormuşçasına cümleler… Arada bir göze çarpan transseksüel ya da eşcinsel kahramanlar (ki bu örnekler kitabın en olumlu tarafı), bir parça din, az biraz spor… En sonunda kendimi ister istemez “Neden Ronaldo değil de Messi?” derken buldum. Etiket fiyatı 65 TL olan kitaptan çıkarımım bu oldu. Ezcümle, ne yazık ki bu kitap, Oscar ödülü kazanma hevesiyle içine her tür hikâyenin yedirilmeye çalışıldığı, ancak sağından solundan tutarsızlık akan bir Hollywood filmini andırıyor.

Yapılan her liste yeni bir yafta yaratıyor. Dikkatsizce kullanılan her sözcük yepyeni bir kara deliğe sebep oluyor. Farklı kızlar, sıra dışı erkekler: bunlar çok kırılgan zeminler. Cümlelerime sevgili yayıncıların kaş yaparken göz çıkarmamaları dileğiyle son veriyorum.

Farklı Olmaya Cesaret Eden
O Müthiş Erkek Çocuklarına
Gerçek Hikâyeler
Ben Brooks
Resimleyen: Quinton Winter
Türkçeleştiren: Sabire Pınar Acar
Eksik Parça Yayınları, 208 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More