İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

İki dünya arasında bir küçük kız

Korku insanı suskunlaştırır. İnsan, kendini nasıl anlatacağını bilemediğinde sözcükleri aramaktan vazgeçer.

Yazan: Özlem Toprak

Bir çocuğun ilk dünyası evidir. Okula başladığı anda o dünya genişler ve dengeler değişir. Hepimiz o başlangıcı dün gibi hatırlarız. Bazılarımız için o başlangıç daha da zorlu olabilir. Maryam Madjidi’nin kendi hayatından izler taşıyan Benim Adım Maryam (Je m’appelle Maryam) kitabı, ailesinin kararıyla ülke değiştirmek zorunda kalan küçük bir kızın iç dünyasına odaklanıyor.

Ginko Çocuk Yayınları tarafından basılan Benim Adım Maryam, deneyimli ve ödüllü illüstratör Claude K. Dubois’nın pastel tonlu, zarif çizimleriyle dikkat çekiyor. Ferhat Sarı’nın çevirdiği kitap son derece yalın bir anlatıma sahip. Yazar, ismini vermediği iki ülke ve iki dil arasında bölünen, bu sebeple de giderek içine kapanan Maryam’ın bakış açısından göçün küçük ruhlarda yarattığı sarsıntıyı berrak bir dille anlatmış.

1980 yılında Tahran’da doğan ve altı yaşındayken siyasi sığınmacı olan ailesiyle birlikte Fransa’ya taşınan Maryam Madjidi, bu göç hikâyesini anlattığı, Barış Tut tarafından Türkçeye kazandırılmış ve Profil Kitap tarafından basılan ilk romanı Marx ve Oyuncak Bebek (Marx et la Poupée) ile Goncourt ödülüne layık görülmüş; kitabın Türkçe çevirisi de 2020 Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi Edebiyat Ödülü’ne hak kazanmıştı. Yazar bu romanında sürgün deneyimini, Fransızca öğrenirken giderek silinen anadili Farsçayı, yersiz yurtsuzluğun yeni bir kimliğe dönüşümünü mizah dolu şiirsel bir dille anlatmıştı.

BOŞLUK NEYLE DOLAR?
Maryam Madjidi bu çocuk kitabında ise en çok sadeliğe önem vermiş. Altı yaşındaki bir çocuk dünyayı nasıl algılarsa, tam da o şekilde ilerliyoruz öykünün içinde. Yazar, sürgünün siyasi boyutunu “Maryam ve ailesi, gelecek korkusu olmadan, özgürce yaşayabilmek için başka bir yere gitmek zorunda” cümlesiyle vermekle yetinmiş. Çünkü her yaşıtı gibi Maryam da ailesi kendisine ne söylerse, onu doğru kabul eden bir çocuk. Kendisine sorulmadan alınmış bu kararın küçük hayatında yol açtığı pek çok değişim var. Büyükannesinden ayrılmak zorunda, annesi valizde hiçbir oyuncağına yer olmadığını söylediği için her bir oyuncağın nasıl da bir arkadaşına verilip ortadan kaybolduğunu gözlüyor. İşte boşluk böyle başlıyor.

Maryam bu boşluk eşliğinde geldiği ülkeyi “bura”, doğduğu ülkeyi “ora” olarak adlandırıyor içinde. Ailesiyle yerleştiği küçük apartmanda eski oyuncaklarını da yeni alınacağı söylenen bebekleri de özlüyor.

ARADA DEREDE
Yazar, küçük kızın en çok da iki dil arasında kalışını ve ilk zamanların o korkutucu ağırlığını hissetmemizi istiyor. Bunu da hem sade hem edebi bir dille başarıyor: “Maryam’a sorsalar kafası, içinde iki dilin çarpıştığı bir balona benziyor tıpkı. Derken güm ediyor ve Maryam Bura’nın dilinden Ora’nın diline yuvarlanıyor. Derken güm ediyor ve Maryam okuldaki dilden evdeki dile yuvarlanıyor. Bazen Maryam, bu iki dilin onunla top çeviren bir hokkabaz gibi oynadığı hissine de kapılıyor. Maryam havada dengede durmaya çalışıyor ama iki dilden biri onu bırakır da yere düşerse incinmekten korkuyor.”

Korku insanı suskunlaştırır. İnsan, kendini nasıl anlatacağını bilemediğinde sözcükleri aramaktan vazgeçer. Maryam’ın durumu biraz buna benziyor. Okulla ev, yeni ve eski dil arasında bölünürken yemekhanedeki yabancı yemekleri yiyemiyor. Konuşmadığı için arkadaş da bulamıyor. Hatta kendisini görünmez hissediyor. Ta ki kızıl saçlı bir kız yanına yaklaşıp adını sorana kadar…

Maryam Madjidi, aidiyetin anılarla, anıların da insan ilişkileriyle başladığını hatırlatıyor bize. Bağ kurmak, yeni bir dilin ve dolayısıyla dünyanın kapısını açan tek anahtar. Maryam’la birlikte biz de bu gerçeği anlıyoruz bir kez daha.

Maryam Madjidi, sonraki yıllarda birbirinden tamamen farklı iki kültür arasında ustalıkla gidip gelebildiği, bambaşka bir dünyanın kapılarını açan deneyimi çocukluğun o meraklı ve duyarlı gözünden paylaşmış. Sorbonne Üniversitesi’nde edebiyat okuyan yazar, dört yıl Pekin’de, iki yıl da İstanbul’da Fransızca öğretmeni olarak çalışmış. Madjidi, Paris’te de tutuklulardan yabancı öğrencilere, şık mahallelerden banliyölere kadar çok farklı kesimden insana değmeye önem veriyor.

Maryam’ın içindeki boşluğun artık geride kalan ya da yenisi alınacak oyuncak bebeklerle doldurulamayacağını anladığı o an, biz de okur olarak nereye ve neden ait olduğumuzu sorgulamaya başlıyoruz. “İnsan insanın yurdudur” sözünün anlamını derinden kavratan bir ders bu. Benim Adım Maryam, öğrenmenin yaşla ilgisi olmadığını kanıtlarcasına her yaştan okura bir şeyler fısıldıyor. Yeter ki kulak verelim.

Benim Adım Maryam
Maryam Madjidi
Resimleyen: Claude K. Dubois
Türkçeleştiren: Ferhat Sarı
Editör: Suzan Geridönmez
Ginko Çocuk Yayınları, 48 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More