İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Yakadan düşmeyen torun kalbe yerleşiverir!

Eserin kuşaklar boyu okunup klasikleşmesinin arkasındaki nedenlerden biri de dili. Son derece sade ve süsten uzak, bir o kadar da çarpıcı bir üslubu var.

Yazan: Suzan Geridönmez

Birçok çocuk, birçok farklı nedenle ebeveyniyle değil, büyükanne ve/veya büyükbabasıyla yaşıyor. Frieder de bu çocuklardan biri. O ve anneanne aynı evi paylaşıyor. Başka da kimse yok yanlarında. Bu yüzden olacak, evde en çok Frieder’in sesi duyuluyor. Küçük çocuk sık sık, “Anane!” diye bağırıyor.

Bazen istediği yanıt geliyor bazen de karşı taraftan sadece “Düş yakamdan!” homurtusu yükseliyor. Okul çağına yaklaşan küçük bir çocukla yaşlı bir kadının ilişkisi ister istemez gerilimli oluyor. Ama Anneanne ile Frieder’in yazarı Gudrun Mebs, her biri tek başına bağımsız küçük birer öykü olarak da okunabilecek 15 bölüme müthiş bir sevgi de sığdırmış.

Anneanne ile Frieder (Oma schreit der Frieder), bu ikiliyi konu eden birçok kitaptan ilki. Eser 1984’de Almanya’da yayımlandığında büyük bir başarı elde etmiş ve yazar aralıklarla, hepsi de çok sevilen devam kitaplarını yazmıştır. İlki çoktan çocuk kitapları klasiklerine terfi etmişken beşincisi ve (şimdilik) sonuncusu Almanya’da yakın bir tarihte, Mart 2021’de basılmış.

Birçok dünya diline çevrilen ilk kitabın, neredeyse 40 yıl sonra da günümüz çocuk okurla rahat buluşabilmesinin birkaç temel nedeni var.

Birincisi, konu edilen gündelik olayların büyük çoğunluğu dün olduğu gibi bugün de güncel ve evrensel bir geçerliliğe sahip. Yani neredeyse her çocuğun gündemiyle örtüşüyor. Evde top oynansın, patırtı çıksın istemeyen yetişkinler. Herhangi bir işi varken, karşısındakine kulak verip zaman ayırmak yerine “düş yakamdan çocuk” diyen büyükler.

Tabii çocuk dinler mi?! Frieder, anneanne sağanak yağmur yüzünden pikniği iptal edince, 3 koca muzu hayal kırıklığıyla arka arkaya tıkınıyor. Anneanne evde gümbürtüyle atılan şutlara isyan edince,
Frieder inatla evde futbolu zirveye taşıyıp odasındaki camı indiriyor. Üstelik bazen canı öylece, hiç nedensiz yaramazlık yapmak istiyor.

İkincisi, anneannenin Frieder’in haylazlıklarına ilk tepkisi çok bilindik, hatta yer yer modern çocuk eğitimi anlayışı ile bağdaşmayacak denli gerçekçi. Anneanne, düş yakamdan demekle kalmıyor, Frieder iyice azınca, hemen dediğimi yap “yoksa fena olur” ya da “külahları değişiriz” gibi laflar da ediyor. Ama yazar epey haylaz Frieder’e şefkatle yaklaştığı gibi anneanneyi de aynı kucaklayıcı, sevecen tutumla kolluyor. Dolayısıyla okur, o yaşlı kadını tüm aksiliğiyle hemen bağrına basıyor.

Zaten anneanne, Frieder’e asla gerçek anlamda kızmıyor, en azından kızgınlığı uzun sürmüyor. İşte bu da üçüncüsü; anneanne çocukla çocuk olmayı başarıyor. Müthiş bir empati duygusuyla ve ender rastlanan bir hayal gücüyle hem de. Doğum gününde torununa klasik büyükanneler gibi kaşındıran el örgüsü bir kazak ve çorap hediye etse de mutfakta sürprizini hazır tutuyor. Anneannesi, tabağına etini ne zamandır hayalini kurduğu oyuncak kepçeyle servis edince Frieder’in ağzı açık kalıyor. Bahçedeki çiçeklerin hakkından gelen çılgın şutlar, otobüs durağında piknik niyetine yenen sosisler, hepsi anneannenin çılgın fikirleri.

Eserin kuşaklar boyu okunup klasikleşmesinin bir diğer nedeni yazarın dili. Son derece sade ve süsten uzak ama bir o kadar da çarpıcı bir üslubu var. Türkçesinde bu tarzın yakalanmış olması sevindirici ve arkasında, yazar ve çevirmen Ayşe Sarısayın’ın emeği ve edebi becerisi var.

Kitabın, her biri bağımsız da okunabilecek bölümlere ayrılıp, kendi içinde kapalı, başı sonu olan öykülerden oluşması bir diğer avantaj. Çünkü hitap ettiği küçük yaş grubuna yetişkinler tarafından (örneğin uyku öncesi) bölüm bölüm sesli okunabilir. Aynı şekilde henüz uzun metinleri hatmetmekte zorlanan çocuklar da kitabı, bölümler arasında aralar vererek zorlanmadan okuyabilir.

Önceleri gezginlik ve tiyatro oyunculuğu yapan Mebs, Alman çocuk ve gençlik edebiyatında kendine Frieder kitaplarının yanı sıra yurtta kalan bir çocukla ona gönüllü annelik yapmaya başlayan bekâr bir kadını konu eden ve 1984’te Alman Gençlik Edebiyatı Ödülü’ne layık görülen Sonntagskind (Pazar Günü Çocuğu) adlı gençlik romanıyla önemli bir yer açtıktan sonra sanatsal üretimini bu alanda yoğunlaştırdı. Kariyerinin başında kitabı resimlendiren Rotraut Susanne Berner gelinen noktada Almanya’nın en tanınmış çocuk ve gençlik kitabı illüstratörlerinden biri olarak anılmaktadır.

Anneanne ile Frieder
Gudrun Mebs
Türkçeleştiren: Ayşe Sarısayın
Resimleyen: Rotraut Susanne Berner
Editör: Tuğçe Özdeniz
Can Çocuk Yayınları, 104 sayfa

 

Show More