İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Zil çaldı… peki niçin kimse bahçeye çıkmıyor?

Payette ve Perreault, ortak bir hayal gücünde buluşmuşlar. Hem uyumdan hem de bireysel özgünlüklerinden ödün vermeden konuşturmuşlar anlatımlarını…

Yazan: Mehmet Erkurt

Çünkü sınıfta Louis’in anlatmakta olduğu şey çok ilginç! Öğrenciler devamını duymaya can atıyor. Öğretmen ise Louis anlatacaklarını bir an önce bitirsin diye sabırsızlanıyor. Ne var ki Louis’in hayal gücü sınır tanımıyor. “Rockçı mamut” diye bir şey var ve Louis, onunla ilgili deneyimini aktarmaya kararlı!

Kanadalı yazar Eveline Payette ve illüstratör
Guillaume Perreault’nun yarattığı, çevirmen
Deniz Aytekin’in Türkçeyle buluşturduğu Rockçı Mamut, bizlere çocukluğun nasıl bir imgelem potansiyeline karşılık geldiğini bir kez daha hatırlatıyor. Yetişkinlikle ve bilgiyle daralan o potansiyeli.

Kitabın bize hangi ruhla dokunacağı daha ithafta kendini gösteriyor. Kurguyla ve anlatımla hiçbir şekilde bütünlük kurmak zorunda olmayan ithaf bile, metni oluşturan üst sesin hayata bakışını yansıtıyor. İthaftan kalan gülümseme eşliğinde öyküye geçiyor ve kendimizi bir sınıfta buluyoruz. Dersimiz, seçilmiş bir konu hakkında yapılan sunumlar üzerine. Ödevimiz ise evcil bir hayvanı anlatmak. Bir önceki sunumu yapan öğrenci yerine otururken, anlatıcımız Louis tahtada yerini alıyor. Öykü boyunca, öğretmenin araya girişleri ve öğrencilerden gelecek bazı tepkiler dışında, hep Louis’yi dinleyeceğiz. Üstelik derli toplu bir anlatım planı dâhilinde… “Olabildiğince” derli toplu, diyelim.

Louis evcil hayvan olarak sınıfa bir mamut türünü anlatıyor. Bu türün adı, “rockçı mamut.” İngilizceye aşina olanlar rock tamlayanını görünce, “Haa taş devrinden olduğu için böyle,” anıldığı sonucuna varabilir ama hayır, pek çok açıdan 1970’lerin rock kültürünün atası niteliğinde bir tarih öncesi canlıdan söz ediyor Louis. O yıllarda rockçı birer genç olan ve bu genci hâlâ içlerinde yaşatan anne ve babası kadar rockçı bir canlı bu. Taş devrini müziğiyle ve tarzıyla kasıp kavuran, varlığı insanlarca mağara resimlerine kadar yansıtılan bir mamut türü… İnandınız mı? Ben de inanmadım ama içinizi ferah tutun, eğlenmek ve kapılıp gitmek için “inanmaya” ihtiyaç duymadığınız bir hayal gücüyle karşı karşıyasınız. Zira hayal eden de anlatan da bir çocuk. Hakiki bilgilerle kurmacayı birbirine karan da çocuğun samimi merakıyla harlanmış, yaşın ve deneyimin el verdiği en iyi araştırmayla perçinlenmiş, motivasyonunu hâlâ -ve iyi ki- oyun içinde bulan
(z)engin hayal gücü… Yoksa başka hangi güç bir yetişkine bile, “Voïvoden Mamoutun adı acaba gerçekten bir biliminsanına mı ait?” diye sordurabilir ki?

Louis sınıfa yaptığı yarı hayali yarı gerçek -oranlar yanıltıcıdır- sunumda, okurlara genel hatlarıyla bilimsel bilgiye ulaşma sürecinin nasıl işlediğini de özetliyor. Hipotezlerden, kanıtlanması gereken varsayımlardan söz ediyor. Üstelik hipotez ve sezgi arasındaki ilişkiye de değiniyor. Bu arada yaşadığı absürt deneme ve yanılmaları açık yüreklilikle anlatıyor Louis. Elbette bütün bunları yaşına uygun, gayet çocuksu -bu açıdan da gerçekçi- bir yaklaşımla yapıyor. Hangi kaynakları nasıl seçip nasıl okuduğuna ilişkin kriter karşısında kendinizden geçiyorsunuz. Ya da hipotezin ne olduğunu açıklarken, ne olmadığını da açıklama ihtiyacını hissedince Louis, gülme kaslarınız titremeye başlıyor. Bununla yetinmiyor, mamutların niçin yok olduğu üzerine bir hipotez de kendisi öne sürüyor: Sonu kötü biten bir saklambaç partisi! “İlahi çocuk,” derken biz okurlar, Louis’nin -ya da Eveline Payette’in- neyi hatırlattığını fark ediyoruz: Bilimsel bilgiye giden süreci başlatacak olan “bilinmezlere dair” soruların, yaşımız kaç olursa olsun, aynı şey tarafından ateşlendiği: Hayal gücü.

İşte bu hayal gücü, tam da bir öykü anlatmamızın olmazsa olmazı. Çocuk edebiyatındaki “edebiyat” boyutunu gözardı etmemizi, ancak çıpayı gözlemle ve merakla şekillenmiş hayal gücüne atmamız önleyebilir. Çocuğun seveceği bir şey ortaya koyduğumuzu -iddia etmeden- düşünürken biz yetişkinler, onun hayal gücünün (z)enginliğini ancak kendi hayal gücümüzle hatırlayabiliriz. Çocuk olmanın ne olması “gerektiği”ne dair normatif köşelerimizle ve yetişkin kaygılarımızla değil, çocuk olmaya ilişkin anı, deneyim ve gözlemlerimizle yapabiliriz bunu. Payette pedagojideki uzmanlığını kuşkusuz tam da bu noktada konuşturuyor. Çocuğa uygunluk, eğitsellik gibi atanmış değerlere ve denetimci rollere takılmadan, çocuk olma ve çocuk gibi düşünme deneyimine odaklanıyor. Bunu da öykünün iyiliği için yapıyor. O ve Perreault, ortak bir hayal gücünde buluşmuşlar. Hem uyumdan hem de bireysel özgünlüklerinden ödün vermeden konuşturmuşlar anlatımlarını. Gerçeğin nerede bitip kurmacanın nerede başladığını belirten çizgiyi -eğer öyle net bir çizgi varsa bile- kumla örtüp, öykünün bütünlüğüne ve Louis’nin aklındakini anlatma heyecanına vermişler kendilerini. Çocuk olma deneyiminin doğallıkla sahip olduğu öyküleme yetisine ve heyecanına…

Rockçı Mamut
Eveline Payette
Resimleyen: Guillaume Perreault
Türkçeleştiren: Deniz Aytekin
Editör: Özlem Akcan
Kırmızı Kedi Çocuk Yayınları, 56 sayfa
Show More