İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Hayalinin peşinde bir dünya yaratmak

Hayatı İkinci Dünya Savaşı’ndan Cezayir’in Fransız sömürgeciliğine karşı kurtuluş mücadelesine dek pek çok önemli tarihi olaya denk gelen Edmond Charlot’yu tanıdıkça, yakın dönem siyasetine de yakından bakma imkânı buluyoruz.

Yazan: Karin Karakaşlı

En küçük temasın ve hareketin dahi kişisel çıkar üzerinden hesaplanarak tasarlandığı bir düzende, boyundan büyük hayaller kuran, dahası hayatını bunları gerçek kılmaya adayanlara genellikle deli gözüyle bakılır. Oysa işin özü şu ki, hayat hep bu delilerin cesareti ve emeği sayesinde daha yaşanılır oluyor. Sayısız edebiyat âşığının gözü pek girişimine tanıklık eden yayıncılık sektörüne, dünya genelinde ilham kaynağı olarak ömürlük hizmet sunan Edmond Charlot’yu bu vesileyle tanımaya ne dersiniz?

Ödüllü yazar Kaouther Adimi’nin kaleme aldığı Zenginliklerimiz, Damla Kellecioğlu’nun çevirisiyle Delidolu Yayınlarından çıkmıştı. Albert Camus, Jules Roy, Emmanuel Roblès, André Gide ve Gabriel Garcia Lorca’nın ilk kitaplarını basan kişi olarak da bilinen Cezayirli kitapçı Edmond Charlot’nun hayatının ve yayıncılık serüveninin izini süren kitap, bir insanın şahsında bir ülkenin çalkantılı yakın tarihine de ışık tutuyor.

BİR MEKÂNDAN DAHA FAZLASI

Kitapçı olmasının yanı sıra, genç yazarları teşvik eden bir yayınevi, yoksul halk ve öğrenciler için kitap ödünç veren bir kütüphane ve bir sanat galerisi dâhil pek çok şekle bürünen “Vraies Richesses (Gerçek Zenginlikler)”, ismini de dönemin büyük yazarı Jean Giono’nun aynı adlı kitabından alıyor. Edmond Charlot’nun henüz 21 yaşındayken 1936’da açtığı ve zamanla bir kültür merkezi hâline gelen kitapevi, vitrininde asılı duran afiş üzerinden idealist yayıncının hayata bakış açısını da gözler önüne seriyor: “Okuyan bir insan iki insan eder.”

1986’da Cezayir’de doğan ve hâlen çalışmalarını Paris’te sürdüren Kaouther Adimi, roman için 2017 merkezli bir şimdiki zamanla, kitapevinin kurulduğu 1936’ya kadar giden bir geçmiş zaman hattı kurmuş. Şimdiki zamanda Cezayir Ulusal Kütüphanesi’ne ait ek bir bina olarak hayatını sürdüren tarihi yerin bir çörekçi olmak üzere satılması sürecine tanıklık ediyoruz. Zorunlu stajını tamamlamak için bu yerin tasfiyesine gelen Ryad, kaldırımın karşı tarafında hüzünlü gözlerle süreci izleyen, mekânın emektârı Abdallah’la sohbeti koyulttukça geçmişe ışınlanıyoruz. Bu eski zaman hattı ise yazar Adimi tarafından yayıncının günlük notları, anıları, arkadaşlarıyla görüşmeler ve arşiv malzemeleri üzerinden incelikle örülmüş.    

KÜÇÜK HAYATLAR, BÜYÜK SİYASET

Hayatı İkinci Dünya Savaşı’ndan Cezayir’in Fransız sömürgeciliğine karşı kurtuluş mücadelesine dek pek çok önemli tarihi olaya denk gelen Edmond Charlot’yu tanıdıkça, yakın dönem siyasetine de yakından bakma imkânı buluyoruz. Fransa, Nazi işgali altındayken Özgür Fransa dergisini çıkaran ve seferberliğe katılan Edmond Charlot, Cezayir’in ulusal bağımsızlığını da hararetle savunmuş.

Romanın bir diğer dikkat çekici özelliği de Kaouther Adimi’nin mizah dolu, keskin ve etkileyici dil üslubu. Okuru başkent Cezayir’in ruhuna nüfuz etmeye davet eden bölüm, bu üsluba incelikli bir örnek oluşturuyor: “Yalnız olacaksınız, çünkü kaybolmak ve her şeyi görebilmek için yalnız olmak gerekir. Eşlikçilerin insana külfet olduğu şehirler vardır; bu şehir de onlardan biri. Bu şehirde bir aylak gibi gezilir; eller cepte, iç sıkıntısıyla. Sokakları tırmanacaksınız; hiçbir zaman kilitlenmeyen ağır, ahşap kapıları iterek açacak, sendikacıları, sanatçıları, askerleri, öğretim görevlilerini, isimsizleri, çocukları yok eden kurşunların duvarlarda bıraktıkları izlere dokunacaksınız. Güneş yüzyıllardır başkent Cezayir’in teraslarına doğuyor ve bizler, yüzyıllardır aynı teraslar üzerinde cinayetler işliyoruz.”

Bir dönem yayınevinin Fransa şubesini de açan ve savaş sonrası kâğıt bulma mücadelesi veren Edmond Charlot, bütün azmine karşın bir noktada zamanın değişimine yenik düşüyor. Bazı yazarlarını daha iyi para teklif eden büyük yayınevlerine kaptırırken, yayınevinin 1961’de uğradığı bombalı saldırı sonrası el yazısı çoğu arşivini kaybediyor. Fransa-Türkiye-Fas hattında yıllarını geçirdikten sonra görme yetisini kaybeden yayıncı, yine de Montpellier yakınlarında yerleştiği Pézenas’da bir kitabevi açarak 2004’e bu dünyadan ayrılana kadar hayatı kendisi için anlamlı kılan bu aşka sadık kalmış.

Onunkisi akasya sakızı ve kitap arasında akmış bir ömür. 9 Ekim 1935 tarihli günlük notuna hüzünle gülümsememek elde değil: “Kitaplarımı düzenlerken şehir esnafına sakız sattığım bir yazdan kalma on kutu akasya sakızı buldum. Üzerimde kısa kollu gömlek, yakan güneşin altında üç beş kuruş kazanmak için bakkalları turlardım. Şimdi tüm bu sakızları bitirmem neredeyse bir yılımı alır. Arkadaşlara da dağıtırım. Akasya sakızının bir son kullanma tarihi var mıdır, yoksa onlar da kitaplar gibi ölümsüz müdür?”

22 Temmuz 1939 ise âdeta fikri takibini daha doğrusu hayat takibini yapıyor: “Kitapçılığı asla yayıncılıktan ayırmadım. Asla. Bence ikisi aynı şey. Eğer kitapçılık da yapmadıysa ya da kitapçı değilse, insanın yayıncı olabileceğine inanamam. Akasya sakızı satsın daha iyi.”

Zor yolun talibi olan ve bu hayatı getirdiği güzellikler kadar sıkıntılarla da sonuna kadar kucaklayan Edmond Charlot’dan öğrenecek çok şey var. Küçük hayatların büyük tarihteki yeri ve her koşulda inandığını yapmanın hazzı en büyük dersler arasında. Bu hayat coşkusundan hep birlikte nasiplenmek dileğiyle…

 

 

Zenginliklerimiz
Kaouther Adimi
Türkçeleştiren: Damla Kellecioğlu
Editör: Yasemin Ertuğrul
Delidolu Yayınları, 188 sayfa

 

Show More