İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Yolda olmak…

Cowley, sorunlara çözüm ararken farklı fikirlere açık olmayı, küçüklerin de fikrini önemsemeyi tatlı tatlı hatırlatıyor okuruna.

Yazan: Dilek Büyük

Joy Cowley üretkenliği kadar, eğlenceli metinleriyle de özel yazarlardan biri. Aynı zamanda, okurun metinde kendini bulmasını, kendini düşünmesini sağlayan bir kalem olduğunu da eklemek gerek. Bunu öyle ustalıkla yapıyor ki aslında zihninizle değil, kalbinizle düşünüyor, seziyorsunuz. “İyi yazar” olmanın sihri tam da burada saklı sanırım.

Farelya’ya Yolculuk, cesaret ve kararlılıkla süslenmiş bir “yolda olma” hikâyesi. Hedefin varılan yer değil, yolun kendisi olduğunu anlatıyor. Fareli Köyün Kavalcısı’na da atıfta bulunan, pek keyifli ve uzun soluklu bir masal aslında.

Biri bir Yunan restoranında büyümüş, diğeri bir denizci ailesinden gelmiş iki şehirli fare ile onların bir batında doğmuş dört çocuğundan oluşan fare ailesi, yaşadıkları bina yıkılınca yeni bir yaşam alanı bulmak zorunda kalır. Aynı binada yaşayan, abartıyı, palavrayı pek seven, hayata kestirme yollardan bakan ve komşuları olan fare de onların peşine takılır. Nereye gidebileceklerine kafa yorarken, fare camiasında hep anlatılan ama gidenlerden dönen olmadığı için gerçekten var olup olmadığı pek de kestirilemeyen, her şeyin en güzelinin bolluk içinde sunulduğu, âdeta bir cennet olan Farelya’ya gitmeye karar  verirler. Yolun bir bölümüne dair eksikleri olsa da bir harita bulurlar ve yola çıkarlar. Yol boyunca pek çok badire atlatırlar. Bir kısmını kendi akılları ile, bir kısmını karşılarına çıkan yardımsever yan kahramanlar aracılığıyla aşarlar. Bu kahramanlar her zaman alıştığımız karakter özellikleriyle çıkmaz karşımıza. Mesela fare düşmanı olmasını bekleyeceğimiz Karabaş adındaki kedi (üstelik adı da kedi değil, köpek adıdır) vejetaryen, fare dostu bir kedi olarak çıkar. Okuruna önyargılı olmamak gerektiğini anımsatır Cowley. Yol bittiğindeyse öğrendikleri şey Farelya diye bir yerin olmadığı, bunun bir şehir efsanesi olduğudur. Bu elbette bir düş kırıklığı yaratır ama finalde öğrendikleri, önemli olanın varılan yer değil, katedilen yol ve o yol boyunca yaşanan deneyimler olduğudur.

Macerayla dolu, ölüm kalım sınırından çokça geçilen bu yolda aile olmak, birlik olmak sıcacık hâliyle karşımıza çıkar. İş bölümü yapılır, sorumluluklar paylaştırılır. Birinin başı derde girdiğinde diğerleri el birliği ile onu o zor durumdan kurtarır. Cowley, sorunlara çözüm ararken farklı fikirlere açık olmayı, küçüklerin de fikrini önemsemeyi tatlı tatlı hatırlatıyor okuruna. Bu arada, her şeye maydanoz olan, nalıncı keseri gibi yontup, her iyi şeyden kendine pay çıkaran komşuları da çıkarına göre bazen onlarla işbirliği içindedir bazen de daha kestirme bir yol bulup başının çaresine bakmayı yeğler. Ama macera boyunca ailenin yakasından düşmez. Aile ise zaman zaman yaka silkse de yalnızlığını ve arada bir yaptığı iyiliklerini düşünüp, onu yolda bırakmaz. Ve bu kopamayışı Cowley bir sürprizle tamamlar; hikâyenin sonuna doğru bu “ne seninle ne sensiz” denilecek karakter, ailenin babasının yıllar önce izini kaybettiği kardeşi çıkar. Yazar, okurun kulağına bir kez daha fısıldar; “Hayatta sürprizlere hazır olun!”

Joy Cowley hikâyeyi iyi kurduğu gibi, karakter dilini çok iyi yaratan bir yazar. Farelerin gözünden bakarak  insanları iki ayaklılar, kıyafetleri renkli deriler, inek memesini dört parmaklı kocaman bir el gibi benzetmelerle anlatması okuru gülümsetiyor. Ama dili kullanırken karakterin özelliğine göre; değil yerine diil, ne bileyim yerine ne biliiim, zamazingo, zımbırtı, popo, benim dibim gibi ifadeler kullanmaktan çekinmiyor. Elbette dilin kullanımından aldığımız keyifte çevirmenin başarısı unutulmamalı.  Bu tür sözcüklerin kullanımı sık eleştirilse de kitap tam da çocuk kitaplarından gençlik kitaplarına köprü olacak seviyede olduğundan tam kararında kullanılmış. Çünkü bu kitabın okuru, okuduğundan, karakterin dili bozuk kullanan biri olduğunu  ya da muzipçe güldüren, birazcık muzır bir yazarla birlikte olduğunun farkındadır artık.

Hitap ettiği yaş grubu nedeniyle anne ve babanın aralarındaki sevgiyi ifade etmelerini de yeri geldikçe yumuşacık gösterir Cowley. Bazen yıldızları seyreder, aile yıldızı kabul ettikleri Venüs’ü izlerler romantik romantik. Bazen anne fare Retsina, baba fare Yelkenkanat’ın yanağını yalar sevgiyle. Bazen de Yelkenkanat Retsina’ya, “Sevgilim, istersen seni dünyanın öbür ucuna bile götürürüm,” gibi cümleler sarf eder.

Öte yandan maceranın gerektirdiği biraz “sert” tabloları da göstermekten kaçınmaz yazar. Göle açıldıklarında peşlerine düşen köpeğin yılanbalıklarına yem olmasını görmekten  pek de etkilenmezler mesela. Ya da bir yabankedisinin ağzındaki tavşanı gördüklerinde.

Cowley, genç okura harika bir masal anlatmış. Üstelik ona artık çocuk olmadığını hissetirecek yapı taşlarını da ekleyerek.

Kalemine sağlık sevgili Cowley….

 

 

 

Farelya’ya Yolculuk
Joy Cowley
Resimleyen: Gavin Bishop
Türkçeleştiren: Ceren Özcan
Editör: Aynur Barkın
Uyurgezer Kitap, 190 sayfa

 

Show More