İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bir çocuğun zamanı

Saat ustası, saat kulesinin elinden alınmasıyla içine düştüğü anlamsızlığı, yaşadığı “zaman kaymasını” ve zihnindeki boşlukları yine kuleye çıkarak, yani zamanı izleyerek ve hatırlayarak çözeceğine inanır…

Yazan: Sema Aslan 

Nazlı Deniz Güler’in yazıp Ümit Ünal’ın resimlediği Zaman Ustası, saat kulesiyle meşhur küçük bir kasabada geçen bir hikâye. Saat kulesinin olduğu kasabada, doğaldır ki bir de saat ustası vardır. Dede-baba mesleğini sürdüren usta, tüm hayatına yayılmış, çocukluktan yaşlılığa sürmüş rutinini yaşarken, her eyleminde neredeyse kutsal bir hava sezeriz. Eylemleri zamanla ilgili olduğu için, büyük ihtimal. 

Hikâyenin kahramanı yaşlı saat ustası, hiç sorgulamadan her gününü -ve gününün tamamını- zamanla uğraşarak, zamanı düşünerek, zamanı “düzelterek” geçirir. Dükkânındaki saatleri birer birer kurar, kolundaki saati kurar, kendisine gelen bozuk saatleri onarır ve kurar…
Pusulası, saat kulesi. Saat kulesinin kapısı bir tek ona açık. Kuleye düzenli olarak çıkar, saatin bakımını yapar, tüm saatlerin aynı zamanı gösterdiğinden emin olarak kuleden iner. Tıpkı babasının ve dedesinin de yaptığı gibi. Ama günlerden bir gün, kasabaya gelen büyükşehrin adamları, saat kulesinin anahtarını ustanın elinden alır ve işte o gün, ustanın pusulası şaşar. O noktada zaman, doğru zaman değil; anılar, olmaları gereken yerde değil; kasabalı bile kasabada değil. Bir tek, ustanın çocukluktan beri en yakın arkadaşı olan kahveci yerindedir. O da baba mesleğini sürdüren bir adam. Ustayı konuşmadan anlayan, ustanın kuleye tutkusunu derinden kavrayan ve onu limonatayla şımartan kahveci, bozulan dengeyi fark etse de hikâye boyunca bu fark edişin ötesinde, okurun ve ustanın henüz bilmediği bir bilgiye/bilişe de sahip olduğunu hissettirir. Böyle gizemli bir tavır, hatta bilgelik hâli… Ki bu bilgeliği, kahveciye değil, -hem de sorgusuz sualsiz- saat ustasına yakıştırmaya yatkınızdır. İşi, zaman nihayetinde. Her gün, bir ayin yapar gibi yapar işini; her gün zamanı düşünür. Geçmişi, geleceği ve an’ı. İnsanların zamanı nasıl geçirdiklerini düşünür, zamanın nasıl geçirilebileceğini düşünür, hatta an gelir, “Yetti artık,” der, “bu şekilde geçirmeyeceğim zamanı.”

-Yazının bundan sonrası, hikâyenin sırrını belki de açık eder; dikkat!-

Yaşlı zaman ustası, işini babasından devralmış. Babasının da dedesinden devraldığı gibi. Saat kulesinin ta o zamandan bugüne aynı ailenin bakım ve kontrolünde olmasının ustaya bir tür “sonsuzluk” duygusu aşılamış olması muhtemel. “İşler hep böyleydi, hep de böyle kalacak,” türünden sonsuz bir güvence. Ama işler hep böyle kalmayacak(tır). Bir gün, saat kulesinin bakım-onarım işinin, büyükşehir tarafından atanmış memurlar eliyle yapılacağı haberi yayılır kasabaya. O gün, henüz küçük bir çocuk olan usta, kuleyi bekleyen bu akıbete kendi hatasının neden olduğunu düşünür, içini güçlü bir suçluluk duygusu kaplar. Kuleyi ziyaret etmek ya da antika saatlerini tamir ettirmek için kasabaya gelenlerin ayağının kesilmesi de bu duyguyu harlar, çocuk-usta suçlulukla sarsılır, kendini kuleye kapatır. 

Zaman nasıl akıyor?

Zaman, hikâyede döngüsel olarak kurulmuş. Saat ustası, saat kulesinin elinden alınmasıyla içine düştüğü anlamsızlığı, yaşadığı “zaman kaymasını” ve zihnindeki boşlukları yine kuleye çıkarak, yani zamanı izleyerek ve hatırlayarak çözeceğine inanır ve kuleye çıkar. İşte o andan itibaren okur da kuleye çıkmış kişinin yaşlı saat ustası değil, çocuk-usta olduğunu anlar; yaşananların küçük bir çocuğun incinmiş ruhunun yansıttıklarından başka bir şey olmadığını. Zamanın hep şimdide değil, bazen açıkça geçmişte ya da gelecekte de sürebildiğini; hatırlamanın geçmişe referansla sabitlenemeyeceğini, geleceğin de hatırlanabileceğini… Tüm boşluklar dolar. Yaşlı saat ustasının limonata tutkusu mesela. Ya da saat ustası ve kahveciden başka kasaba sakinini görmeyişimiz. 

Zaman Ustası, kafayı zamana takmış bir çocuğun hikâyesi. Hikâyenin en büyük aksiyonu, zaman. Az buz bir şey değil tabii ancak Ümit Ünal’ın güçlü çizimleriyle birlikte, hikâye, sanki sis bulutunun gerisinde bir yerde duruyor. Adım adım yaklaşılması, yavaş yavaş görülmesi gereken bir hikâye bu. Zaman üzerine düşünmek için o sisin içinden geçmek gerekiyor.  

Zaman Ustası 
Nazlı Deniz Güler
Resimleyen: Ümit Ünal
Editör: Damla Yazıcı
Alakarga Sanat Yayınları, 56 sayfa
Show More