İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bir kayıp ve bir buluş

Metinde kayıp olan tek şey Oman’ın kalemi değil. Doğan Gündüz, deneysel bir yönteme başvurarak alfabemizdeki bir harfi hiç kullanmadan kurmuş hikâyesini.

Kimi zaman gündelik koşturmacaların arasında, ayağımız tesadüf zincirlerine takılır da hiç fark etmeden üstlerinden atlayıp geçeriz ya; kimi zaman da yolumuza çıkan şeyler dürter bizi, bu zincirlerin izini sürmek için harekete geçirir. Bazen merakla arayıp keşfetmeye çalışırız bu tesadüflerin nereden çıkıp nereye vardığını. Bazen de bu keşif gezisine zihnimizi katarak, ilhamla kendi hikâyelerimizi kurarız.

Oman’ın Güzel Kalemi, bu şekilde örülmüş bir zincirleme tesadüf tamlaması. Doğan Gündüz’ün kurguladığı hikâyenin ana kahramanı ise iki renkli bir kalem. Özene bezene yazılıp üstüne yapıştırılmış etiketinden anlaşıldığı kadarıyla bu kalemin sahibi Oman adlı bir çocuk. Harçlıklarını haftalarca biriktirerek aldığı, ödev yapmayı bile zevkli kılan kaleminin günün birinde çantasından düşmesiyle başlıyor bu yolculuk. Bir ucu mavi, bir ucu siyah yazan bu özel ve güzel kalem, bir kominin cebinden bir lokantanın kasasına, bir marangozun kulağının arkasından bir heykeltıraşın çantasına derken elden ele, cepten cebe dolaşarak, tenha bir pazar yerinde bir hikâye yazıcısının karşısına çıkıveriyor. Hikâye yazıcısı da kalemin ve etiketinin üstündeki garip ismin yaratıcılığını tetiklemesiyle, bir kayıptan bir buluş yarattığı bu küçük öyküyü yazarak, kalemin sahibine ulaşmaya çalışıyor.

Metinde kayıp olan tek şey Oman’ın kalemi değil. Doğan Gündüz, deneysel bir yönteme başvurarak alfabemizdeki bir harfi hiç kullanmadan kurmuş hikâyesini. En bilindik örneği Georges Perec’in e harfine hiç yer vermeden yazdığı Kayboluş adlı romanı olan lipogram tekniğinin, Eski Yunan edebiyatından bugüne çeşitli dil ve kültürün edebiyatında, hatta edebiyat dışındaki sanat dallarında kullanılmasına rağmen, Perec’in dâhil olduğu Oulipo akımıyla zihinlerde yer ettiğini söylemek yanlış olmaz. Kendilerini “kaçmayı planladıkları labirenti inşa eden fareler” olarak tanımlayan Oulipocular dilde kısıtlamalar yaratma yoluyla yaratıcılığı körüklemeyi ve edebiyatın potansiyellerini keşfetmeyi amaçlıyorlar.

Gündüz de kayıp bir kalemden yola çıkan bu öyküsünde Perec’e selam ederek “alfabenin s’den önce gelen o gıcık sembolü”nü atmayı tercih etmiş. Çocukların, hatta kimi zaman yetişkinlerin bile telaffuz etmekte zorlandığı bu harfin yokluğu, Oman gibi çocukların hiç teklemeden okuyacağı bir kitabı doğurarak, kısıtlamaları yaratıcılığa dönüştürüyor. Bunun sonucunda da malum harfin yokluğunu hiç aratmayan, akıcı ve doğal bir metin çıkıyor ortaya. Yazarın gönüllü olarak kendini soktuğu bu dilsel kısıtlamadan ötürü kimi zaman başvurduğu “mecmua” gibi nispeten eski sözcükler ya da “hikâye yazıcısı” gibi dolaylı ifadelerin, okuru yazarın kaçındığı sözcükleri tahmin etmeye yönlendirmesiyle, kitaba başka bir bulmaca katmanı daha ekleniyor. Bu oyunbaz noksanlık, ressam Vaghar Aghaei’nin hikâyeye eşlik eden çizimlerinde de devam ederek, okuru sulu boya paletindeki eksik rengi bulmaya çağırıyor.

Oman’ın Güzel Kalemi, bir kalemden bir harfe, bir harften bir kitaba ulaşan gerçek bir arayış serüveni. En azından Oman adlı bir çocuğun ve onun kaybettiği bir kalemin varlığına inandıracak kadar, kalemi bulan yazarın onu sahibine ulaştırmak için bu kitabı yazdığına ikna edecek kadar gerçekçi bir hikâye. Kalemin çıktığı yolculuk ise bir eksikliğin harekete geçirdiği hayal gücünün eseri olan bir potansiyel karşılaşmalar kurgusu. Doğada hiçbir şeyin yok olmayıp başka bir şeye dönüşmesi gibi, burada da bir çocuğun kaybettiği kalemin bir sürü çocuğa ulaşacak bir hikâyeye dönüşmesi söz konusu. Hatta Oman’ın dilinin dönmediği o harf sayesinde başlayan bu yolculuk, kalemin sahibine geri dönmesiyle son bulur belki de; kim bilir.

Oman’ın Güzel Kalemi

Doğan Gündüz

Resimleyen: Vaghar Aghaei

Editörler: Mehmet Erkurt, Ceylin Aksel

Can Çocuk Yayınları, 48 sayfa

Show More