İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Delirmek, direnmektir bazen

Daha ilk öyküde, eserin genelinde ele alınacak meselelere dair ipuçlarını veriyor Bahadır. Kentin kıyıda köşede kalmış yoksul mahallelerinde yaşam süren insanların, sınıf atlama ümitlerinin beyhudeliği eşlik ediyor öyküye.

Deliliğe Zarif Bir Giriş; yazar, yapımcı ve yönetmen Burçe Bahadır’ın öykü kitabı. Eser, geçtiğimiz yıl 33’üncüsü düzenlenen Haldun Taner Öykü Yarışması’nda en iyi öykü kitabı ödülüyle taçlandırıldı. Öykü yarışmalarının edebiyat okurları adına belki de en önemli işlevi, sayısı günbegün artan kitap karmaşasında, gözden kaçabilecek kıymetli eserleri ön plana çıkarmaları. Deliliğe Zarif Bir Giriş bu eserlerden biri. NotaBene etiketiyle 2021 yılında ilk baskısını yapan kitap, tematik olarak birbirine çok da uzak olmayan, derdi ve sesi benzeşen, birbirine görünmez bağlarla bağlı on iki öyküden oluşuyor. Bu öyküler, evvela yediden yetmişe farklı kültürden kadınların, toplumun çeşitli sosyo-ekonomik kesitinden “ötekinin”, çocukların dünyasını barındırıyor.

Düzenin verili kodları içinde kendilerine bir dünya kurmaya, bazen de yalnızca nefes almaya çalışan karakterler, yaşamın önlerine çıkardığı türlü engelle mücadele ediyorlar. Günlük hayatın kimi zaman acıtan kimi zaman gülümseten ve bazen de öfke uyandıran hâlleri içerisinde, kendi ekosistemlerinde varoluş mücadelesi veren karakterler bunlar. Arka kapak yazısında belirtildiği üzere, Bahadır, duruşu ve tavrı kadar öyküleriyle de kadınlardan, çocuklardan ve yaşamdan yana bir rota çiziyor kalemine. “Gerçekliği normalleştirmek yerine incecik deliren kahramanlarının kabullenmeme tavrını öne çıkarıyor.”

Burçe Bahadır, belgeselcilik mesleği gereği, insan hikâyelerine epey yakın bir yazar. Bu alanda da oldukça başarılı. “Modern Zamanlar”, “Bu Aslında Senin Hikâyen”, “Ölmekten Yorulmuşuz” gibi pek çok belgeselin metin yazarı, yapımcısı ve yönetmeni olan Bahadır, 2008 yılında “Modern Zamanlar” (Radyo Belgesel Programı) ile Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Sedat Simavi Ödülleri jürisince “Övgüye Değer” bulunmuş. 2016 yılında “Refakatçi” (Televizyon Belgesel Programı) TGC Sedat Simavi En İyi Televizyon Belgeseli Ödülü’ne ve 12. Boston Türk Belgesel ve Kısa Film Yarışması, Belgesel Dalı, Mansiyon Ödülü’ne lâyık görülmüş. Deliliğe Zarif Bir Giriş kitabından evvel de kadın cinayetlerini konu alan Ölü Kadınlar Memleketi (Ayizi Yayınları 2014-2017/ Görünmez Adam Yayınları- 2020) adlı çalışmaya imza atmış. Öyküleri “Sözcükler”, “Edebiyat Haber”, “Öykü Gazetesi”, “altZine” ve “İshak Edebiyat” gibi pek çok edebiyat dergisi ve İnternet sitesinde yer almış.

Kitaba dönecek olursak, Deliliğe Zarif Bir Giriş, “Işıklı Kulenin Dibi Kavun” öyküsüyle selamlıyor okurunu. Başta belirttiğimiz gibi, çocukların, bilhassa günlük hayatın hoyratlığı içerisinde sesi duyulmayan çocukların hikâyeleri önemli bir yer tutuyor metinlerde. Daha ilk öyküde, eserin genelinde ele alınacak meselelere dair ipuçlarını veriyor Bahadır. Kentin kıyıda köşede kalmış yoksul mahallelerinde yaşam süren insanların, sınıf atlama ümitlerinin beyhudeliği eşlik ediyor öyküye. Başkarakterimiz Onur bir gecekondunun tepesinde, Ankara’nın hemen hemen her yerinden görülen Atakule’nin heybetli ışıltısına bakarak kendini avutuyor. Bir gün burada işe girebilmek en büyük hevesi. Ne iş yapacağının da bir önemi yok, yeter ki mevcudiyetini o x-ray cihazının ardına atabilsin. Gerisi kolay. Hayallerindeki bu işe kavuşursa, belki de annesini gündeliğe gitmekten, ablasını da dünürlerin önünde el pençe divan durmaktan kurtaracak. “Kara Konçlu Koncolos” da Burçe Bahadır’ın dünyayı “çocuk gözünden” gördüğü bir başka öyküsü. Karadeniz taşrasını atmosferine alan öyküyü okurken, adına çocukluk denen o zamansızlığın içine sürükleniyoruz. Büyümenin, büyürken de çevreden ve akranlardan kabul görebilme hasletinin dikenli yollarında yürüyoruz. Çaça lakaplı bir karakterin masumane dertlerine şöylece bakarken, ufacık bir kaygının çocuk dünyasında nasıl da büyüyüp karakoncolosa dönüşebileceğine tanık oluyoruz.

Çocuk anlatılarının yanında öykülerde öne çıkan bir diğer mesele, “annelik” kavramı. Tıpkı günlük hayatta olduğu gibi öykülerde de bu kavram, kimi karakterler için evrendeki mutluluğunun yegâne anahtarıyken kimileri için de yeryüzünde çektiği ne cefa ne eza varsa bunun müsebbibi oluyor. Kitaba ismini veren “Deliliğe Zarif Bir Giriş” isimli öykü, akıl sağlığını yitirdiği gerekçesiyle psikoloğa götürülen bir kadının ağzından anlatılıyor. Kadın, “doktor hanıma” derdini anlattıkça, aklını yitirenin elbette ki anlatıcı-kahraman olmadığı; sorunların kaynağının, kadınlar evlendiler yahut çocuk yaptılar diye hürriyetlerini derhâl ellerinden almaya, iradelerini yok saymaya meyleden, tutsaklığı baştan ayağa organize eden toplum yapısı olduğu gösteriliyor. Kitaptaki öyküler, bilhassa ikinci yarısından itibaren edebî kuvvetini fazlasıyla hissettiriyor.

Sonuç olarak, Deliliğe Zarif Bir Giriş, öykülerinde hedef tahtasına koyduğu meseleleri layıkıyla ele alıyor. Karakterlerini mağduriyet ekseninden çıkartıp özneleşmelerine imkân tanıyor. Yalnız bu bakımdan bile ilgiyi hak ediyor eser; zaman zaman fazlasıyla uzayan cümleler ve akla ilk geldiği hâliyle kullanılan benzetmeler, belki başka bir metinde yavan, özensiz durabilecekken, Bahadır’ın öykülerinde tüm doğallıklarıyla bütünün parçası olmayı başarıyorlar. Şimdiden iyi okumalar…

Deliliğe Zarif Bir Giriş    

Burçe Bahadır

NotaBene Yayınları, 112 sayfa

Show More