İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Sığınmacı değil, Leyla

Dilimizin belki de en büyük sığınak olduğunu düşününce; iki çocuğun birbiriyle anlaşabilmek için kurdukları işaretler ve resimlerle dolu dilin, bu iletişim kurma çabasının ve sabrının önemi artıyor.

Sığınmacıların maruz kaldıkları travmaları anlamak, bir yetişkin için bile zor. Sığınmacılarla ilgili önyargıları olan ve onların maruz kaldıkları zorlukları inadına anlamayıp üstten, cahilce -ve hâliyle erdemsiz- bir noktadan konuşan yetişkinlerin varlığını anlamaksa daha zor. (Birbirimize karşı hissetmeye borçlu olduğumuz utanç duygusundan kaçmanın en kolay yolu bu oysa, değil mi?)  İktidarın dilinin, en muhalifimizin bile dağarcığına sızdığı, toplumsal hayatta istenmedikleri sürekli vurgulanan, isimsizleştirilen ve “sığınmacı” kimliği altında tek tipleştirilen insanların ters giden en ufak şeyde fail olarak damgalandıklarını düşününce, sığınmacı çocukların akranları arasında, okulda, sokakta baş etmeleri gereken şeyler (her şeye ne denli açık olduklarını düşününce) bir yetişkinin dahi katlanma sınırının ötesinde kalabilir. Belki de bu nedenle Sığınak’ın kapağında bir tekneyi omuzlamış bir çocuk, Leyla var.

Sığınak, sığınmacı bir çocuk olan Leyla’nın ailesiyle birlikte yabancı bir ülkeye gelirken yaşadıkları ve o ülkedeki sınıf arkadaşı Natali’yle kurduğu ilişki üzerinde duran bir kitap. Bunu da gayet açık ve net cümlelerle yapıyor. Sığınak metaforunu ilk gökyüzüyle eşleştirsek de (Leyla hep gökyüzüne bakar, gökyüzünün herkesin sığınağı olduğunu düşünür çünkü), iki arkadaş ve iki aile arasında kurulan ilişkinin de birer sığınak olduğunu anlıyoruz. Hatta iki çocuğun birbiriyle anlaşabilmek için kurdukları, işaretler ve resimlerle dolu dilin de… Dilimizin belki de en büyük sığınak olduğunu düşününce bu iletişim kurma çabasının ve sabrının önemi artıyor.

Kitabın açık ve net dilinin belki en önemli nedenlerinden biri, Leyla’nın hikâyesini arkadaşı Natali’nin ağzından okumamız. Kaçakçılar, kaçmak için bulmaları gereken para, deniz yolculuğu, açlık, susuzluk… Leyla bu yolculuk sırasında gökyüzünün herkese ait olduğunu öğreniyor ve sürekli yıldızlara bakmaya başlıyor. “Karanlık, gece” anlamlarına da gelen Leyla adını düşününce küçük kızın gökyüzüyle, yıldızlarla kurduğu ilişki daha da derinlik kazanıyor. Metnin sonundaysa Natali’nin ağaç evinin iki arkadaşın ortak sığınağı olması, yani sığınağın iki farklı ülkeden iki çocuğu bir araya getiren bir mekân olarak somutlaşması yalnızca gökyüzünün değil yeryüzünün de hepimizin sığınağı olabileceği, olması gerektiği fikrine göndermede bulunuyor.

Sığınak

Sandra Le Guen

Resimleyen: Stéphane Nicolet

Türkçeleştiren: Şafak Tahmaz

Editör: Müren Beykan

Redaksiyon: Azade Aslan

Günışığı Kitaplığı, 32 sayfa

Show More