İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Dünyayla bağın koparsa, anlamını kaybedersin

Hayatın anlamını hatırlamaya çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde Husserl Bilinci Nasıl Kurtardı? hepimize üzerine düşünecek çok şey vadediyor.

Yayıncılık dünyasının zorlu koşullarında, yıllarca azimle sürdürülen bir seri baştan takdiri hak eder. O yüzden ne zaman elime Metis Yayınlarının “Küçük Filozoflar Dizisi”nden yeni bir kitap geçse hemen gülümserim. Büyük bir özenle tasarlanmış kitaplar aracılığıyla çocukları filozofların hikâyeleriyle buluşturan bu özel seri, otuzuncu kitabına ulaştı. Jean-Baptiste Fournier’in yazdığı, Camille Nicolazzi’nin resimlediği Husserl Bilinci Nasıl Kurtardı? (Comment Husserl sauva la conscience) isimli eseri Zehra Cunillera çevirmiş.

Nisan 2011’de Jean Paul Mongin’in Profesör Kant’ın En Çılgın Günü kitabıyla başlayan macera, o günden bu yana aralarında Einstein, Sokrates, Rousseau, Nietzsche, Descartes, Newton, Galileo, Lao-Tzu, Marx, Arendt, Leibniz, Diyojen, Heidegger, Erasmus, Wittgenstein, Freud, Kierkegaard, Heraklitos, Thales, Simone Weil gibi pek çok farklı, tanınmış felsefeciyi özgün kurgular içerisinde, çocuk saflığında sorulara yanıt aranan bir dünyada ağırladı.

Bir Erlebnisin özgürlük macerası

Husserl Bilinci Nasıl Kurtardı?’da hep birlikte modern insanın bilincine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz. Bilinç gibi soyut bir ortamı, farklı oda ve mahzenleriyle rengârenk bir atmosfere dönüştüren çizer Camille Nicolazzi’nin, bu zor konunun algılanışını kolaylaştırmadaki rolü çok büyük. Keza yazar
Jean-Baptiste Fournier’in fenomenoloji okulunun kurucusu Husserl’in felsefesini anlatmak için başvurduğu Erlebnisleri, küçük yaratıklar olarak sunma çözümü ve macera kurgusu genç okurlar için cezbedici.

Anlatının başkahramanı, bizzat Husserl’in bilincinde yer alan Edmund isimli bir Erlebnis. Edmund kendisini okura, “Kafanın içinde bir sürü Erlebnis var!
Çünkü kafanın içinde bir bilinç var. Biz Erlebnisler, yani Yaşantılar bilinçleri dolduran küçük varlıklarız,”
sözleriyle tanıtıyor. Husserl, Edmund’u hastalandığını düşündüğü modern insanın bilincine doğru bir göreve yolluyor. Edmund, ıssız bir çölde, artık Büyük Fabrika denen modern insanın bilincine, Martin isminde ürkek bir Erlebnis aracılığıyla sızıyor. Ancak buradaki manzara dehşet verici; zaman âdeta durmuş ve insanın dış dünyayla hiç bağı kalmamış. Örümcek ağı ve tozlarla kaplı Eskiz Salonu’nda çalışan Eskiz Ustası, bu kapalı devre bilinç içerisinde sadece Özler Kütüphanesi’ndeki prototiplere bakarak kopyalar hâlinde üreten bir işçiye dönüşmüş. Dahası yakalanan bir Erlebnis’in mektubu aracılığıyla, bütün bu eskizlerden anlam çıkaran Yönelimsellik Perisi’nin esir tutulduğu ortaya çıkıyor. Tekbenciler denen General Berkeley’in başını çektiği ekip, bilincin dış dünya ile bağını koparmış ve insan için hiçbir şey bir anlam ifade etmemekte. Edmund ve Martin içinse belleğin labirentlerinde Yönelimsellik Perisi’ni aramaktan başka çıkar yol yok.

Felsefe bölümü mezunu olan ve Sorbonne’da hocalık yapan Jean-Baptiste Fournier, uzmanlık alanı olan Husserl felsefesinin karşı kutbunda duran ve dünyada yalnızca ruhların ve bu ruhların idelerinin varolduğunu öne süren İngiliz düşünür George Berkeley’i (1685 – 1753), tekbenci ordusunun başındaki bir general olarak tanıtmış ve Erlebnisler ile Tekbenciler arasında bir savaş kurgusu oluşturmuş. Yazarın içten sadeleştirme çabasına karşın felsefenin terminolojisi, akıcı çevirinin içerisindeki kimi eski kelimeler ve bilincin soyut yapısı genç okurdan çaba talep ediyor. Öte yandan eğitimciler ve aileler başta olmak üzere yetişkin dünyayı da dâhil edebileceği bir tartışma ortamı oluşturmaya aday.

Zaman ve bellek bilmecesi

Kitabın bir diğer özelliği de bellek ve zaman akışı konularına dair sunduğu ayrıntılar. Bellek labirentinde bir anda hatırlanan anıların ışık saçan meteorları ve bellek yolunun tersine akışı okuru başka diyarlara sürüklüyor.

Edmund, bellek yolunda alışageldiğimiz çizgisel zaman algısını ters yüz eden Husserl felsefesini de anlatıyor: “Gelecek her zaman şimdiden öncedir, çünkü onu önümüzde gördüğümüz anda bizi kendine çeker, içine alır. Gözümüzün önünde uzayıp giden bu yolda olacakları tasavvur eder, bekler ve umut ederiz. Sonra o an gelince, onu geçeriz. Gelecek, geçilmiş olur. Geçmiş olur. Geçmiş en son gelendir.”

Ve elbette her şey dönüp dolaşıp kayıplara karışan Yönelimsellik Perisi’ne bağlanıyor. “Yönelimsellik Perisi, bilincin dünyaya karşı hissettiği sevgi demektir. Onun sayesinde, bilinç her daim dünyayı düşünüyor, dünya için yaşıyor, anlamını dünyadan alıyor ve dünyaya anlam kazandırıyor.”

Hayatın anlamını hatırlamaya çok ihtiyaç duyduğumuz bir dönemde Husserl Bilinci Nasıl Kurtardı? hepimize üzerine düşünecek çok şey vaat ediyor. Son olarak anlamı bulmak ve dünyayla bağ kurmak konusunda bana büyük bir dayanak ve ilham kaynağı olan İyi Kitap’ın bu son sayısı vesilesiyle, bu dünyayı benim için var eden Safter Korkmaz başta olmak üzere bütün ekibe içtenlikle teşekkür etmek istiyorum. Çocuk edebiyatı merkezli dünyalar kolay kurulmuyor. Bu emeğin hep takdir edildiği yeni mecralarda buluşabilmek ümidiyle…

Husserl Bilinci Nasıl Kurtardı?

Jean-Baptiste Fournier

Resimleyen: Camille Nicolazzi

Türkçeleştiren: Zehra Cunillera

Metis Yayınları, 64 sayfa

Show More