Evin ve arkadaşlığın sırrı

Tavan Arası Sırları, sadece eski bir evin gizemli hazinesini değil, çocuklar arası arkadaşlığın saf güzelliğini de anlatıyor.

Yazan: Karin Karakaşlı

Doğduğu mahallenin sokaklarında oynayabilen şanslı çocuklar olarak hepimizin aklında bilindik bir metruk ev resmi yer etmiştir. Uzun zamandır kimselerin yaşamadığı bu mekânlarla ilgili sürekli cinli, hayaletli masallar, eski ev sahiplerine dair gizemli hikâyeler anlatılır. Çocukların en sevdiği oyun alanlarıdır bu eski evler. Nehir Yarar’ın Tavan Arası Sırları romanı, işte tam da böyle bir ev eşliğinde okuru sürükleyici bir maceraya davet ediyor.

Burcu Güdücü’nün renkli çizimleriyle Altın Kitaplar’dan çıkan Tavan Arası Sırları, anne, baba, dayı ve anneannesiyle geniş bahçeli, eski bir evde yaşayan Yiğit’in dünyasına götürüyor bizi. Evin metruk hâlinden utanan ve hiçbir sınıf arkadaşının burada yaşadığını bilmesini istemeyen Yiğit’in günleri, arkadaşlarından kaçarak geçmektedir. Tek dileği bu eski evden kurtulmaktır. Ancak günün birinde gerçeğin ortaya çıkmasıyla birlikte hayatı hiç beklemediği bir şekilde hareketlenir. Bir anda bahçede özgürce oyun oynamaya hasret kalan arkadaşlarının gözdesine dönüşen Yiğit, sınıfın en haylazı Yavuz’la arkadaşlık etmeye
başladığındaysa iyice hayrete düşer. Anlaşılan arkadaşlık denilen şey hayli esrarengiz bir konudur. İki çocuk ön yargıları aşıp birbirini anlamaya çalışırken, ailenin maddi sıkıntıları nedeniyle satılığa çıkarmaya hazırlandıkları evin tavan arasında buldukları eski bir not, onları gizli bir hazineye doğru büyük bir maceraya çıkarır. Büyüklere bir şey belli etmeden, bir gizemi çözmeye çalışmak başlı başına bir macera olacaktır…

DIŞLANMA VE BİREYLEŞME
Nehir Yarar, çocuk dünyasında dışlanmanın nasıl büyük bir sıkıntı olduğunu Yiğit ve Yavuz karakterleri üzerinden başarıyla vermiş. Çocukların diyaloglarının kimi yerde yaşlarından büyük tınlaması ve bazı mesajların altının fazlaca kalın çizilmiş olması bir yana mizah dolu anlatım ve tempolu kurgu, romanın bir solukta okunmasını sağlıyor.

Yazar metruk evin tarihi eşliğinde geçmişin ve anıların kıymetini, Yiğit’in hayal ve umutları eşliğindeyse geleceğin heyecanını doya doya duyumsatmış. Ayakkabı tamircisi Ayşe Teyze, toplumsal cinsiyet rolleri açısından ilgi çekerken; hiç evlenmemiş, saçları uzun, elinden yemek ve ütü her iş gelen, okuduğu kitaplar eşliğinde hayalinde birbirinden keyifli yolculuklara çıkan Cevdet Dayı, alışılagelmişin dışında bir portre çizerek, bu çocuk romanının en unutulmaz kahramanlarından birine dönüşüyor.

SIRRIN GÜCÜ
Tavan Arası Sırları, sadece eski bir evin gizemli hazinesini değil, çocuklar arası arkadaşlığın saf güzelliğini de anlatıyor. Yiğit ve Yavuz eve dair bir sır sayesinde birlikte zaman geçirmeye başladıkça, koruyucu kalkanlarını indirerek birbirini doğrudan tanıma fırsatı buluyor. Ne de olsa sır vermek ve sır tutmak, karşılıklı güven isteyen eylemler. İki arkadaş, günlük anlaşmazlıklarını bir yana bırakarak çok daha derin bir bağ kurmanın mümkün olduğunu gösteriyor.

1978 doğumlu Nehir Yarar, babasının tayinlerinden ötürü farklı şehirlerde geçirdiği çocukluk ve gençlik yıllarının ardından 1999’da Bursa’da iki sınıflı bir köy okulunda öğretmenliğe başladı. Bu döneme dair “Harf öğretip oyun oynadığım, soba başında ısınıp sohbet ettiğim bu muhteşem çocuklar ile birer yetişkin olduklarında da hâlâ dost kalabilmek ise sanırım mesleğimin en kıskanılası yanı. Ve ben hâlâ yürekleri kocaman bu minik insanları biriktirmeye devam ediyorum,” diyor.

Çocuklar arası arkadaşlık öykülerini birbirinden keyifli maceralarla harmanladığı kitaplarıyla bilinen Yarar, daha önce de Önüm Arkam Sağım Solum Sınav’da büyük bir gerginlik içinde sınava hazırlanan Sinan ve ailesinin bu zorlu süreçte karşılaştıkları heyecanlı, komik ve hüzünlü anları paylaşmış; En Yeşiller Kulübü’nde okul ve ev arasında robot gibi gidip gelen Feride’nin anneannesinin desteğiyle En Yeşiller Kulübü’ne üye oluşunu ve karşılaştığı beklenmedik sürprizleri anlatmıştı. Kayıp Şehrin Anahtarı’nda ise küçük bir ilçede yaşayan dört kafadarın, içlerinden büyük şehre ve yeni okula giden arkadaşları Turgut için hazırladıkları hediye defter, kayıp bir şehir efsanesinin kapısını aralamıştı.

Tavan Arası Sırları, maddi ve manevi zenginliğin anlamı üzerine düşündüren bir kitap. Modern apartman ve site hayatlarının yanında eski moda kalan bu ev, tedavülden kalkmış değerleri anımsatırken, zorluklara karşın bir arada durmayı başaranların gücü en büyük servet olarak ortaya çıkıyor. O zaman insan ister istemez Yiğit’in umutla olan sınavına gülümserken buluyor kendini: “Anneannesi ve dayısı sessizce yemeklerini yemeye devam ettiler. Yiğit ise tabağına gözünü dikti ve bekledi. En kötü zamanlarda ortaya çıkacağı ümit edilen mucizeyi sabırla bekledi. Ama gelen giden olmadı.” Mucize bambaşka bir kılıkla geldiğinde Yiğit’le birlikte hepimiz de evi ev yapanın, içinde geçirilen hayat olduğunu bir kez daha anlıyoruz.