İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Muamma ve zekâ: Klasik Polisiye Öyküler

Derlemeler, seçkiler, bir türü tanıtmak için önemli eserlerdir. Klasik Polisiye Öyküler, 19. yüzyılda doğmuş, çoğunluğu hem 19. hem de 20. yüzyılda eser vermiş Wilkie Collins, Arthur Morrison, Anna Katharine Green, William Hope Hodgson, Ernest Bramah ve Susan Glaspell’in hikâyelerinin bir araya getirilmesiyle oluşmuş.

Yazan: Seval Şahin

Polisiyenin olmazsa olmaz ismi Wilkie Collins’in böyle bir derlemede olmaması düşünülemez. “Polis Memuru ve Aşçı” hikâyesi, çoğu 19. yüzyıl polisiye hikâyesinde olduğu gibi daha önce yaşanan bir olayın sonradan aktarımı. Bir polis memurunun aşk hikâyesiyle suç hikâyesinin birbirine karıştığı, romantik bir karakterin başına gelenler, bizi trajik bir kahraman ile tanıştırıyor. Hikâyedeki romantizm unsuru, suç hikâyelerindeki kahramanların kötülük yerine trajikliğine vurgu yapması sebebiyle bildiğimiz klâsik kalıpların dışına da çıkıyor.
Arthur Morrison’ın “Lenton Çiftliği Soygunları”, polisiyenin meşhur kahramanlarından Martin Hewitt’in bir macerası. Hewitt, Sherlock Holmes’e benzeyen derin bir gözlem gücü ve dikkate sahip. Olaylara bakış açıları da birbirine benziyor. Hewitt’in bu macerası Edgar Allan Poe’nun Morgue Sokağı Cinayeti’yle akraba, ancak Poe’nun ikna ediciliğinin burada da olduğunu söylemek zor.
Anna Katharine Green’in “Yakut ve Kazan”ı, muamma içinde muamma yaratan kurgusuyla heyecan dozunun yüksek olduğu bir eser. Bir ailenin ve kaybolan mücevherin hikâyesi sarmal bir şekilde anlatılıyor.
William Hope Hodgson’ın “Canavarın Geçidi” hikâyesi, korku ve polisiyenin iç içe geçtiği bir öykü. Lanetli bir yüzük ve korkunç bir canavarla uğraşan bir “hayalet dedektifinin” birkaç günlük bir macerayla çözüverdiği bir vaka.
Ernest Bramah’ın “Diyonisos Sikkesi”, kör bir dedektifin kendisini görmeye gelen konuğuna olayı sadece duyduklarından yola çıkarak şıp diye çözüverdiği bir vaka.
Susan Glaspell’in “Emsallerinden Oluşan Bir Jüri” hikâyesi, yazar tarafından önce bir piyes olarak yazılmış, ardından kısa hikâye olmuş. Bildiğimiz türler arası uyarlamanın tersi. Genelde önce hikâye ya da roman sonrasında oyunlaştırma süreci yaygın. Bu hikâye, herkesin tanıdığı bir komşunun ölümü üzerine araştırma ile erkeklik ve kadınlık rolleri üzerine düşünen/düşündüren çok iyi kotarılmış bir kurguya sahip.
Kitaptaki hikâyelerden neden tek tek bahsediyorum? Tabii ki, bu derlemede türe dair yapılmış tercihleri göstermek için. Görüldüğü gibi burada, romantik bir aşk hikâyesinden feminist bir hikâyeye giden çizgide, polisiye kurgudaki farklı anlatım tekniklerinin yer aldığı eserlere yer verilmiş. Bu da bir seçkide olması gereken bir özellik. Tabii bunu biz okur olarak bu şekilde tespit ediyoruz. Klasik Polisiye Öyküler’in başına bu hikâyelerin neden bir araya getirildiği, hikâyelerin polisiye türündeki rolleri, neden bu yazarların seçildiği, dahası seçilen yazarların eserleri arasında neden özellikle bu hikâyelere yer verildiği konusunda bir açıklamaya yer verilmemiş. Her hikâyenin başına, hikâyenin yazarıyla ilgili kısa bir biyografi ve yazarın polisiye edebiyattaki önemine dair birkaç cümlelik bir açıklama yapılmış. Özellikle bu tarz, belirli bir türe yönelik seçkilerde, türe dair bilgi ile seçilen eserler arasındaki ilişkiyi ortaya koyan bir giriş yazısının yazılmasının bir gereklilik olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu tarz kitaplar, türü tanıtmak ve sevdirmek için hazırlanıyor, okura kitabı okurken ona yol gösterecek bir rehber de vermek önemli.
Klasik Polisiye Öyküler’de, birden fazla çevirmen var; bu da çevirilerde doğal olarak farklılığa sebep oluyor. Ancak polisiye türde geçen ortak kullanımlarda bir birlikteliğe gitmek iyi olurdu. Örneğin bir hikâyede “soruşturma yargıcı” ifadesi kullanılırken bir diğer hikâyede “sorgu yargıcı” ifadesi kullanılıyor ve bunlar aynı görevi işaret eden kelimeler. Bu tür ifadelerde, dilde yerleşik anlamdaki yaygın kullanımların tercih edilmesi, okuru okuduğu esere, özellikle de bu polisiye gibi bir türse, yakınlaştırır. Genel olarak çevirilerde Arap harfli Türkçe döneme ait kelimeler tercih edilmiş olmasına rağmen bugün yaygın bir kullanıma sahip olan “sorgu hâkimi” ifadesine hiç yer verilmemiş. Polisiyede dedektif, hafiye, müstantik, sorgu hâkimi, olay yeri inceleme, savcı, delil, soruşturma vb. gibi pek çok ortak kullanım var. Türe dair yapılan bir seçkide, aynı anlama gelen ifadelerin kullanımlarının en başta belirlenip hikâyelerdeki kullanımlarını ortaklaştırmak, seçkiye bir bütünlük kazandırırdı. Nitekim özel bir türe ait seçkilerde bu bir zorunluluktur.
Kitaptaki sorunlu kısımlardan biri ve belki her polisiye okurunun aklına geleceği gibi “klâsik” Sherlock Holmes hikâyelerinden birinin bu seçkide yer almaması. Aynı şekilde Hercule Poirot’nun hikâyelerinden biri de yok. Eğer kitabın başına seçilen hikâyelerin neden bu seçkiye alındığına dair bir giriş yazılmış olsaydı, “klâsik polisiye” denince ilk akla gelen bu yazarların eserlerine neden yer verilmediği de anlatılabilirdi.
Klasik Polisiye Öyküler’de çevirilerde sıklıkla Arap harfli döneme ait çoğunluğu Arapça kelimeler kullanılmış. Bu da çoğu zaman yanlış cümle kuruluşlarına sebep olmuş. Örneğin Arap harfli Türkçe bir metinde “aklıma tasallut olan” denir ama bu “aklımı tasallatu altına alan”a dönüşmüş. Şüphesiz dil de yaşayan bir organizma ve değişmeye devam ediyor, ancak “klâsik” olanı “klâsik” bir dille çevireceksek onun cümle yapısı ve üslup özelliklerini de korumalıyız. Kelimelerin cümle içinde uygun işlevlerde kullanımlarının sağlamalarını yapmalıyız. Bu konuda da çevirilerdeki dilde birliktelik oluşturmak, seçkinin hem bütünlüğünü hem de anlaşılırlığını kolaylaştıracaktır. Ayrıca bazı çevirilerdeki ki’li birleşik cümle kullanımları, okumayı oldukça zorlaştırmakta. Bunun yerine bu cümlelerin bölünerek bir ya da iki cümle hâline getirilmesi akıcı bir okumayı sağlayabilirdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Klasik Polisiye Öyküler
Wilkie Collins • Arthur Morrison
Anna Katharine Green • Susan Glaspell
William Hope Hodgson • Ernest Bramah
Türkçeleştirenler: Kerem Burhan Topçu
Leyla Esen •F. Cihan Akkartal • Utku Oktay
Derleyen: Yankı Enki • Çınar Yayınları, 208 sayfa
Show More