İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Dönüştüren anlar vardır

Elinize aldığınızda birkaç saat içerisinde okumayı bitirmeden hayata devam etmeyeceğiniz kitaplardan biri bu. Günlere göre ayrılmış kısa, vurucu bölümler anlatıya dinamizm katmış.

Yazan: Karin Karakaşlı

Bazen bir kitabı okuduktan sonra içinizde bir kelime yükselir; damakta kalan tada dair genel bir ifadedir bu. Çok az esere nasip olan, baskın bir his yaratma başarısı. Jane Godwin’in Olabildiğince Mutlu (As Happy as Here) romanı böylesi kitaplardan biri. Her bir sayfasını çevirirken “Bu nasıl dürüstlüktür,” demekten kendimi alıkoyamadım. Dürüst, romanın mahlası âdeta. Aslı Konaç’ın akıcı çevirisiyle Çınar Yayınlarından çıkan gençlik romanı hâliyle kolay unutulur bir eser değil.

İsmi, yazarın oğlu Wil Wagner’in grubu The Smith Street Band’in, “Something I Can Hold in My Hands”
şarkısından esinlenen kitap, hasta koğuşunda kaderin bir araya getirdiği birbirinden çok farklı üç genç kızın arkadaşlık ve kendini keşif macerasını anlatıyor. Baş kahraman ve anlatıyı ağırlıklı olarak gözünden izlediğimiz Evie, ailesinin başarılı bir sporcu olması yönündeki baskısını iliklerinde hisseden bir uzun mesafe koşucusu. Akıl almaz bir kaza sonucu, taşındığı kamyonetten fırlayan bir piyanonun çarpmasıyla bacaklarından ağır yaralanıyor. Yatırıldığı hastane koğuşunda önce Lucy, ardından da Jemma ile tanışıyor. Lucy, annesinin küçük yaşta kaybetmiş, babasının üzerine titrediği hâlen zatürre tedavisi gören, aslen lösemili bir genç kız. Jemma ise kendilerine bakmaktan aciz insanların yanına evlatlık verilmiş, zor hayatının koşullarıyla sertleşmiş ve apandisiti patladığı için hastaneye yatırılmış bir diğer genç hasta.

Bir hastanenin soğuk ortamında birbiriyle geçinmek dışında bir şansı olmayan bu gençler içerisinden okur öncelikle Evie ve Lucy’ye kolay ısınıyor. Ancak çok ağır bir çocukluğa sahip olan, üzüntü ve öfkesini de başkalarından yer yer zalim yöntemlerle çıkaran Jemma’yı anlamak, onun çıkışsızlığını hissetmek, yazarın bize bahşettiği bir hediye. Jemma ilk bakışta küstah ve itici bir karakter gibi gözükse de aslında içinde kırık dökük, kaybolmuş küçük bir kız çocuğu. Üç kız, pencereden baktıklarında aşağıdaki parkta esrarengiz bir insan trafiğine tanık olup organize bir suçun farkına varınca, üçünü de sonsuza dek değiştirecek olaylar zinciri başlıyor.

Organik bir kurgu

Godwin, özellikle zamanın belli bir karakter için durduğu anları sinematografik, berrak bir dille anlatmış. Buna ilk örnek daha kitabın başındaki Evie’nin ağır çekime alınmış kaza sahnesi. Hâliyle o anlarda biz de Evie’nin yanındaymışız, tam olay mahallinin içindeymişiz gibi hissediyoruz. Okur değil, tanık oluyoruz.

Önceleri Jemma’nın sert, neredeyse küstah tavrından ötürü üçlü arasında doğru dürüst bir iletişim kurulamazken, gizemi birlikte çözme kararlılığı, bölümlerin uzunluğuna ve katmanlılığına da yansımış. Dolayısıyla anlatının kendisi kurguyu belirlemiş. Bu da romanın yapısına organik bir sahicilik bahşediyor.

Eserleri alandaki pek çok önemli ödüle layık görülen, 1964’te Melbourne doğumlu Jane Godwin Türkçede okul öncesine yönelik çocuk kitaplarıyla tanınıyor. İş Bankası Kültür Yayınlarından çıkan ve mevsimlerin güzelliğine odaklanan Bana Yazın Şarkısını Söyle, sayılarla tanıştıran Bir Mavi Ayakkabı – Saymayı Öğrenelim, doğa ve evrene bakan Gizem’in Parlak Ayakkabıları ile Çınar Yayınlarından çıkan büyük ve küçük kavramlarını keşfe odaklanan Çok Küçük Ne Kadar Büyüktür? sevilen kitaplarından. Farklı dillere çevrilmiş on beş kitabıyla uluslararası üne sahip yazar ayrıca Penguin Kitapların Avustralya biriminde, çocuk ve gençlik edebiyatı alanında yayıncı olarak görev yapıyor.

Milat olan anlar

Romanın en büyük başarılarından biri de hiç şüphesiz karmaşık aile ilişkileri ve zorlu arkadaşlıklara dair yakalanan isabetli ayrıntılar. Bu ayrıntılar sayesinde her üç karakteri ve onlar aracılığıyla tanıdığımız ebeveynleri son derece sahici, kanlı canlı insanlar olarak deneyimliyoruz.

İlk bakışta pek çok sert başlık var kitapta: trafik kazası, hastane süreci, lösemi, hırsızlık, ölüm… Öte yandan bütün bu konular doğrudan hayatın içinde var ve hiçbir çocuk ya da genç acıdan muaf değil. Dolayısıyla asıl mesele bu konuları nasıl işlediğinizde. Yazar o noktada şefkati hiç elden bırakmıyor. Günün sonunda herkesi anlamamızı ve hissetmemizi sağlıyor. Çok kolay düşülecek bir tuzak olan melodramaysa hiç başvurmuyor.

Kitaptaki katmanlı gizem unsuru, genç okurlara temposu hiç düşmeyen heyecanlı bir maceraya eşlik etme fırsatı sunmuş. Elinize aldığınızda birkaç saat içerisinde okumayı bitirmeden hayata devam etmeyeceğiniz kitaplardan biri bu. Günlere göre ayrılmış kısa, vurucu bölümler anlatıya dinamizm katmış. İnsanın kalakalmasına yol açan kurgudaki ciddi ters köşeler de cabası.

Büyüme ve dönüşüm anlarının tam olarak ne anlama geldiğini baş karakterin dilinden aktarıyor yazar: “Belki de önemli olan, yaşananların neden olduğu değil, artık olduklarına göre Evie’nin ne yapacağıydı.” Ne de olsa elindeki bilgi ve deneyimle nasıl bir irade koyacağın aslında hayatın kendisini belirliyor.

Hayatın tamamında iz bırakacak ömre bedel anlara ve onların bıraktığı izlere odaklanan Olabildiğince Mutlu, bir anlamda milatların hikâyesi. Okurdan usulca kendi milatlarını anlatmasını da talep eden bir sahiciliği var. O talebe karşılık vermekse okuyan herkesi dönüştürecek.

Olabildiğince Mutlu
Jane Godwin
Türkçeleştiren: Aslı Konaç
Editör: Aslı Tohumcu
Çınar Yayınları, 256 sayfa
Show More