İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Sonsuza Kadar Büyümek: Kuzey’den bir vampir klasiği Gir Kanıma

Gir Kanıma, bir polisiye roman örneği olmasının yanı sıra; vampir, korku, büyüme, toplumsal roman gibi farklı türlerde tanımlanmaya ve incelenmeye müsait. Romanın tamamına yayılan duyusal açıdan güçlü korku atmosferi, akıldan çıkmayacak derecede tüyler ürpertici ânları, onu başlı başına bir korku romanı yapıyor.

Stephen Meyer’in “Alacakaranlık” serisinin, romantik vampir edebiyatı türünde fırtınalar kopardığı ve aynı etkiyi film uyarlamalarıyla da uyandırdığı 2000’li yıllarda, vampir janrına özel bir ilgim olduğunu bilen bir arkadaşım, şaka ve küçümseme karışımı bir tavırla, “Alacakaranlık” serilerini izleyeceğime İsveç yapımı, Tomas Alfredson imzalı “Let the Right One In” (2008) adlı filmi izlememi önermişti. Filmi izleyip bilhassa özgünlüğü açısından çok beğenmiş, bu “çok bilmiş” arkadaşıma hak vermiş ve kısa süre sonra Amerikalı yönetmen Matt Reeves’in yeniden çevrimini de izlemiştim. Reeves’in 2010 yapımı, “Let Me In” adlı uyarlaması iyi bir korku ve vampir filmi olmasının yanı sıra, şaşırtıcı olmayacak bir şekilde, İsveçli selefinin cüretkarlığından uzak, ehlileştirilmiş bir Amerikan bakışına sahipti. Gerçi, romandaki hazmı zor şiddet, taciz ve cinsel kimlik probleminin İsveç uyarlamasında bile metne sadık bir şekilde karşımıza çıktığını söylemek zor. Her hâlükârda hikâyenin kendisi öyle bereketli bir malzeme sunuyor ki vampir külliyatında şimdiden kült statütüsüne ulaştı. 2021 yılında Amerikan televizyonu Showtime, “Let the Right One In” adında on bölümlük bir dizi yayımladı. Bunlar sadece benim bildiğim uyarlamalarken, en azından birkaç tane tiyatro prodüksiyonu ve çizgi roman uyarlaması olduğunu da meraklısına söyleyelim.

Bütün bu uyarlamalardan bahsettikten sonra artık hikâyenin orijinini, yani bu uyarlamaların yapıldığı, İsveçli yazar John Ajvide Lindqvist’in 2004’te yayımlanan Låt den rätte komma in adlı romanını konuşma zamanı. Dünyada çeşitli dillere çok önceden çevrildiği hâlde roman Türkçeye, Gir Kanıma adıyla, çok yenilerde kazandırıldı ve Yonca Mete Soy’un İsveççeden yaptığı özenli çeviriyle Delidolu’dan çıktı. Lindqvist’in hikâyesi, 1981 yılının Ekim ayında, İsveç’te, Stockholm’un bir banliyösü olan Blackeberg’de geçiyor. Annesiyle birlikte yaşayan on iki yaşındaki Oskar; alkolizm, ebeveyn sorumsuzluğu, iletişimsizlik gibi nedenlerle parçalanan bir ailenin tek çocuğu. Okulda arkadaşlarından gördüğü zorbalık, iyiden iyiye içine kapanmasına neden oluyor. Günün birinde yan binasına babasıyla birlikte akranı olan bir kız taşınıyor. Blok apartmanların önündeki oyun parkında, bir akşam vakti tanıştığı Eli adlı bu kız, ilk günden itibaren Oskar’ın dışlanmışlık hissine yara bandı oluyor; zira Eli pek çok özelliğiyle herkesten farklı olduğu gibi, Oskar’ı kendisine zulmedenlere karşı güçlü olmak ve harekete geçmek için teşvik ediyor. Eli haricinde roman boyunca Oskar’a cesaret ve güven veren diğer kişinin İspanyol bir göçmen olan, beden eğitimi hocası İspanyol Ávila olduğunu ayrıca belirtelim. Eli ve babası zannedilen Håkan’ın taşınmasıyla birlikte, banliyö ve civarında, kurbanların kanlarının çekilmiş olarak bulunduğu korkunç cinayet vakaları baş gösteriyor. Banliyöde yaşayan işsiz ve alkolik adamlar, kadınlar; çeşitli işlevsiz ebeveynler ve büyüme sancıları içindeki ergenler, öğretmenler ve okul müdürleri, polisler ve kurbanlar gibi çok sayıda karakterin yer aldığı roman, en temelde, gerilim, heyecan ve merak duygusunun bir an olsun eksilmediği bir polisiye kurgusu sunuyor.

Gir Kanıma, bir polisiye roman örneği olmasının yanı sıra; vampir, korku, büyüme, toplumsal roman gibi farklı türlerde tanımlanmaya ve incelenmeye müsait. Romanın tamamına yayılan duyusal açıdan güçlü korku atmosferi, akıldan çıkmayacak derecede tüyler ürpertici ânları, onu başlı başına bir korku romanı yapıyor. Başta Oskar ve Eli olmak üzere, çok sayıdaki genç yetişkin karakterin büyümesini konu ettiği için pekâlâ bir “Bildungsroman” (büyüme romanı) olarak da görülebilir; elbette türün gelenekleriyle oynayan bir örnek olarak. Günümüzde hayli popülerlik kazanan Nordik polisiye ve sinema eserleri, hâlihazırda toplumsal açıdan eleştirel tutumlarıyla inceleniyor. Dünyanın pek çok coğrafyasına kıyasla toplumsal düzenin ve refahın ileri seviyede olduğu düşünülen İskandinav ülkelerinden bu yoğunlukta polisiye ve korku alanında eser çıkması bile aslında bir toplumsal eleştiri fenomenine işaret ediyor. Gir Kanıma, geçtiği tarihsel dönemle, toplumsal ve gayet siyasi bir arka plana sahip unsurlarla dolu: Süregiden Soğuk Savaş, koskoca bir düşman olan Sovyetler Birliği, ülkeyi saran, romandaki gençlerin tabiriyle, “pis ve kıllı Türkler” ve diğer göçmenler, dünyaya yayılan yeni bir virüs HIV ve benzerleri. Steril ve refah içinde gözüken karlarla kaplı banliyö, işsiz alkoliklerle, işlevsiz ve zararlı ebeveynlerle, pedofillerle, ötekinin ve asıl canavarın nasıl türediğini, kim olduğunu sordurtan karakter ve durumlarla kaynıyor.

Her şey bir yana, Gir Kanıma, türe başta estetik anlamda yepyeni bakış açıları kazandıran bir vampir romanı. Ve bütün iyi vampir romanları gibi, vampirler son derece işlevsel metaforlar olarak karşımıza çıkıyor, ahlâkî ve toplumsal boyutta çok sayıda soruyu önümüze seriyor.

Çok güçlü bir görselliğe sahip olan romanı okuyup bitirdikten sonra, insanın zihninde karların üzerindeki kan lekeleri imgesi kalıyor ve vampirlere dair bir müddet ancak ve ancak çocuk edebiyatı klasiği, Angela Sommer-Bodenburg imzalı Küçük Vampir serisini okuyası geliyor.

Gir Kanıma
John Ajvide Lindqvist
Türkçeleştiren : Yonca Mete Soy
Editör: Ümit Mutlu
Delidolu Yayınları, 576 sayfa

Show More