İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Kim büyük kim küçük belli mi olur…

Kim büyük kim küçük belli mi olur…

Irmak ZİLELİ

Dünyada satış rekorları kıran çocuk kitaplarının, 62 yaşındaki kalemi Julia Donaldson, Devler ve Mincik Bobolar’da kocaman devlerle küçücük üç çocuğun devler dünyasında yaşadıkları macera ve dostlukla geçen birkaç günü anlatıyor.

Çocuk kitabı okumanın iyi mi kötü mü olduğunu bilmediğim bir sonucu var: Sizi çocukluğunuza geri götürüyor. Geçen sayıda küçük dedektif kurttu beni tutup da yıllar öncesine götüren. Bu kez Devler ve Mincik Bobolar’ı okuyunca tazelendi hafızam. Neyse ki bu durum henüz travmatik boyutlara ulaşmadı. Devlerin dünyasından gelen kız çocuğunun, minik insanların dünyasından yürüttüğü üç küçük çocuğun öyküsünü okuyunca yine bir anıya ait sahne belirdi zihnimde.

DEVLER DE BİZİM GİBİ…
7-8 yaşlarındaydım. Oturduğumuz evin yakınlarında bir lahmacuncu vardı. Duvarlarında kocaman, tahtadan yontulmuş çatallar, bıçaklar, kepçeler asılıydı. Bir gün babama sormuştum. “Bunlar kimin için?” Ve işte o yanıt: “Geceleri devler gelip burada yemek yiyorlar!”

Devlerle ilk tanışmam böyle olmuştu… Sonrasında nasıl bir hayal kurdum onlara dair bilmiyorum. Ama öyle korkunç yaratıklar olarak resmetmiş olamam. Ne de olsa aynı lahmacuncunun müdavimleriydik. Devler ve Mincik Bobolar da aslında devler ile insanların dünyasında, çocuğun aynı çocuk, büyüğün aynı büyük olduğunu, yalnızca kullanılan nesnelerin ebatlarının değiştiğini anlatıyor. (Tıpkı bizim devler gibi, onlar da yalnızca daha büyük çatal ve bıçak kullanıyorlar yemek yerken, ondan öte bir farkımız yok!) Tabii kitabın ana fikrinin bu olduğunu söylemek biraz yanlış olur. Bu bir macera kitabı. Ama öyle kötüler ile iyilerin savaşının resmedildiği, çocukların kendilerini korkunç yaratıkların elinden kurtarmaya çalıştığı türden bir macera değil anlatılan. İyi niyet ve dostluk var içinde. Steinbeck’in o unutulmaz romanı Fareler ve İnsanlar’da olduğu gibi, cüssemiz ile yüreğimiz arasında bir ilişki olmadığını söyleyen, büyük, dev gibi adamların da sevgi dolu kalpleri olabileceğini anlatan bir hikâye. Bizden farklı olandan çekinsek bile en başında, zaman içinde onun iyi niyetini gördüğümüzde dost bile olabileceğimizi söylüyor kitap.

Devler ve Mincik Bobolar’da, devlerin dünyasından, insanların dünyasına şans eseri gelen ve orada gördüğü üç küçük çocuğu çantasına atıp evine dönen Cumpincika ile ailesini tanıyoruz önce. Cumpincika her şeyi toplayan, yeniyetme bir koleksiyoner. Tıpkı çantasına attığı ‘mincik bobo’ (bobo devce, insan demek) Colette gibi. Cumpincika’nın erkek kardeşi haylazın teki. Tıpkı Colette’in erkek kardeşi Stephen gibi. Tüm kardeşler gibi onlar da pek iyi geçinemiyorlar. Sürekli didişiyorlar. Ama zorluklarla karşılaşınca elbette omuz omuza vererek aşacaklar onları. Cumpincika’nın yola çıkmış ama henüz doğmamış bir kardeşi daha var. Colette ile Stephen’in ise Poppy isminde bebek denecek yaşta bir kardeşleri. İki aile birbirine ne kadar benziyor, öyle değil mi?

Macera, Cumpincika’nın, üç kardeşi çantaya atmasıyla başlıyor. Hikâye kendi içindeki başarılı kurgusu ve tansiyonu hiç düşürmeyen anlatımıyla gerçekten heyecan verici bir okuma sağlıyor. (Bu yaşta bile!) Bu üç kardeşin, boylarından katbekat büyük devasa dünyanın tehlikelerinden nasıl kurtulacaklarını merak içinde okumayı sürdürüyorsunuz son satıra dek.

İYİ KALPLİ DEV
Peki yalnızca macera mı? Evet başta söylediğimiz, işin bir de dostluk boyutu var. Bu maceranın sonunda Cumpincika ile üç minik bobo dost oluyor. Cumpincika’nın kötü biri olmadığı, tek amacının biraz oyun oynamak olduğu kısa sürede anlaşılıyor…

Hikâyenin satır aralarında dikkati çeken bir şey daha var ama. O da nesnelerle kurduğumuz ilişkiler. Büyükküçük kavramlarının göreli olduğu. Bir halının kimileri için tekin olmayan bir orman kadar ürkütücü olabileceği, ya da küçük bir mendilin bir başkası için çarşaf işlevi görebileceği… Bir lavabo dolusu suyun başkaları için koca bir okyanus anlamına gelebileceği… Nesneler ile onları kullananların boyutları arasındaki bu ilginç ilişkiye dikkati çekiyor kitap.

Öyle ya, gerçek hayatta devler yok belki ama bizden çok küçük başka canlılar var. Karıncalar mesela. Minik bir tırtıl ya da. Onların gözünde bizim kullandığımız eşyaların nasıl göründüğünü düşündünüz mü hiç?

Devler ve Mincik Bobolar
Julia Donaldson
Çeviren: Kerem Işık
Tudem Yayınları
150 sayfa
Show More