İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Bir varmış bir yokmuş…

Kitabın iki edisyonu arasındaki önemli farklardan biri de kapak tasarımı ve resimleme alanında. Nesin Yayınlarının baskısında, değerli çizer Mustafa Delioğlu’nun yarattığı fark yadsınamaz. Her biri bir tablo güzelliğindeki siyah beyaz çizimleriyle kitaba büyük değer katmış Delioğlu.

Okurun ilgisine mahzar olmuş kitapların zaman içinde tekrar baskılar yapmasına alışığız. Benzer şekilde, geçmişte bir yayınevinin yayımladığı bir eseri, yeni bir tasarım ve editörlük çalışmasıyla bir başka yayınevinin yayımladığına da sıklıkla tanıklık ediyoruz. Bu yazının konusu da böylesi bir eser. Necati Güngör’ün kaleme aldığı Ay Işığında Ceviz Yiyen Ayı, ilk kez 2007 yılında Özyürek Yayınları tarafından yayımlanmış. Aralık 2022’de ise bu kez Nesin Yayınları tarafından, aynı isimle okurun dikkatine sunulmuş.

Yıllar önce ilk baskısını okuma şansı bulduğum kitabın, yeni bir yayınevinden çıkan güncel edisyonu elime geçince, eseri okura hatırlatırken bu iki baskı arasındaki farklar üzerine de konuşmanın faydalı olacağını düşündüm.

Masal mı, öykü mü?

İki edisyon arasında en dikkat çekici fark, eserin, yayınevleri tarafından okura farklı tür başlıkları altında sunulmuş olması sanırım. Nesin Yayınevi kitabın arka kapağında okura şöyle sesleniyor: “Bu kitapta hayvanların kökenine dair kurmaca öyküler bekliyor sizi. Biyoloji kitaplarında yazılanlardan çok uzakta, masallara ve söylencelere akraba…” Yayınevinin İnternet sitesinde de kitap “öykü” olarak sınıflandırılmış.

Özyürek Yayınları ise kitabı “masal” olarak sınıflandırmış. Yayınevi bu belirlemeyi yaparken, kimi masalların özgün kimilerinin de kuşaktan kuşağa anlatılagelen masallar olduğu konusunda okuru uyarmayı da ihmal etmemiş. Necati Güngör, bu edisyonu “Çocukluğumuzu masallarıyla emziren büyükanamla annemin anısına…” ithafıyla başlatmış. Nesin Yayınlarının yeni baskısında da benzeri bir ithaf var: “Çocukluk çağımda masallarıyla hayal dünyamı besleyen büyükanama ve anneme…”

Bu ithafların yanı sıra Güngör, her iki edisyonun girişine de (her masaldan önce söylenmesi için) bir tekerleme eklemiş. Ayrıca metinlerin başında “Bir varmış bir yokmuş…”, “Çok eski zamanlarda,” ya da “Bir zamanlar,” gibi, masal başlangıçlarında görmeye alışık olduğumuz kalıpları da sıklıkla kullanmış. Bunları göz önüne aldığımda, Güngör’ün yazdıklarını masal olarak tanımlamaya daha yatkın olduğu sonucuna varıyorum. Nesin Yayınlarının ise hem yazardan hem de kitabın ilk yayıncısından farklı olarak, eserdeki metinleri öykü olarak nitelemesi dikkat çekici bir tercihe dönüşüyor. Bu tercih farkını önemsiyorum, çünkü bu durum yayıncının işin kolayına kaçmadan, elindeki metin üzerine düşünerek bir karar verdiğinin göstergesi.

Ben de kitaptaki metinler üzerine kafa yorduğumda masallar, fabllar ve söylenceler üzerine tekrar düşünme ihtiyacı hissettiğimi itiraf etmeliyim. Nesin Yayınlarının arka kapakta söylediği gibi, kitabı oluşturan metinlerin bu türlerle akraba olduğu kesin. Ancak bu akrabalık -aslında yakınlık demek daha doğru- bunların hepsine masal demek için yeterli mi?

“Yılanın Kuyruk” acısı başlıklı bilindik halk söylencesi için pekâlâ bu mümkünken, örneğin “Bir Boyacı Maymun Varmış”, “Kaplum’un Bağası” ve “Kirpi, Kirpi Olmadan Önce” başlıklı metinler için (üçünü bir arada düşününce) bunu söylemek kolay değil. Verdikleri benzeri mesajlar, tekrarlayan kurgu ve kalıplarıyla birbirinin kopyasına dönüşen bu üç metin, kitabın belki de en zayıf noktası.

“Kuşlara Kanat Verilmiş” ve “Bülbül, Baykuşun Kardeşiymiş” başlıklı fabla yakın metinlerin yanı sıra, “Ay Işığında Ceviz Yiyen Ayı” ve “Leylekler Küsmüş, Yılanlar Bayram Etmiş” başlıklı olanlar modern masala en yakın metinler olarak değerlendirilebilir.

Bu toplamda, Nesin Yayınevinin sunum tercihi, benim açımdan daha anlaşılır ve kabul edilebilir.

Resimleme ve kapak

Kitabın iki edisyonu arasındaki önemli farklardan biri de kapak tasarımı ve resimleme alanında. Yeni baskıda değerli çizer Mustafa Delioğlu’nun yarattığı fark yadsınamaz. Her biri bir tablo güzelliğindeki siyah beyaz çizimleriyle kitaba büyük değer katmış Delioğlu. Resimlemenin ve kapak tasarımının, bir kitabın alımlanışına etkisini bu kadar net görebileceğiniz örnek azdır belki de…

Bir diğer fark iki edisyonda yer bulan masal/öykü sayılarında. Nesin Yayınları, Özyürek Yayınlarının baskısında yer bulan “Taraklı Kuşun Utancı” isimli metni kendi baskısına almamayı tercih etmiş. Bu eksiltmeye rağmen iki baskının da sayfa sayısı aynı kalmış. Üstelik masal/öykülerin başlıkları ve sıralamaları da aynı.

İki baskı arasındaki benzerlikler, ne yazık ki kimi yazım hatalarının tekrarında da devam etmiş. Özellikle kimi bağlaçlardan sonra ya da önce virgül kullanımına dair kafa karışıklığı dikkat çekici. Bu konuda Necmiye Alpay’ın dile getirdiği kimi istisnaların, sanki genel kurallarmış gibi hemen her bağlacın önüne ya da ardına virgül eklenmesiyle sonuçlanması üzücü.

Kitabın iki edisyonu arasındaki kıyaslamaları bir yana bırakırsak, elimizde Türkçeyi akıcı kullanan bir dil ustasının çocuklara armağan ettiği bir masal/öykü/fabl derlemesi olduğunu görürüz. Kimi tekrarlı kurgular ve yer yer didaktizme kayan kıssadan hisse çıkarma çabası bir yana bırakılırsa küçük okurun okumaktan keyif alacağını umduğum bir eser.

Ay Işığında Ceviz Yiyen Ayı
Necati Güngör
Resimleyen: Mustafa Delioğlu
Yayıma Hazırlayan: Senta Urgan
Nesin Yayınları, 64 sayfa

Show More