İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“Bunun başıma geleceğini hiç düşünmezdim”

Suriye’deki savaş nedeniyle işi, ailesi, arkadaşları dâhil, sahip olduğu her şeyi geride bırakmak zorunda kalan bir adamın gerçek hikâyesini üç ciltte anlatıyor Hakim’in Yolculuğu.

Yazan: Ceyhan Usanmaz

İnsanın kendisini bir başkasının yerine koyması, onun ne düşündüğünü ve ne hissettiğini anlaması; daha doğru bir deyişle, anlamaya çalışması… Genel olarak, “empati”nin tanımını bu şekilde veriyor kaynaklar. Öyle yazıldığı kadar kolay değil belki bunu yapabilmek ama birçok kişi çabalamaya değer olduğunu düşünüyor. İşte, Fabien Toulmé’nin Türkçede yeni yayımlanan Hakim’in Yolculuğu isimli grafik romanı da böylesi bir anlama çabasının ürünü. Çıkış noktasında bir empati deneyimi yer alıyor.

Bir uçak kazasını anlatarak başlıyor Toulmé. Hepimizin kolaylıkla hatırlayacağı gibi, 2015’in Mart ayında, Germanwings şirketinin “depresif” pilotunun kullandığı uçak, yolcular ve mürettabatla (150 kişi) birlikte Fransız Alplerinde bir dağa çarptı. “O kaçınılmaz sona doğru nasıl korktuklarını hayal ettikçe kurbanlar ve aileleri için büyük bir şefkat hissediyordum,” diyor Toulmé; “daha da kötüsü, sevdiklerimle birlikte o uçakta olduğumuzu hayal ettim. Biz de o pilotun uçurduğu uçağa binmiş olabilirdik.”
Bu şekilde düşünmesinde, kendisini o yolcuların yerine koymasında olağanüstü hiçbir durum yok, eminim haberi duyan çoğu insanın aklından geçenler de buna benzer düşüncelerdi. Fabien Toulmé’yi “rahatsız eden” asıl mesele ise televizyondaki bir sonraki habere olan yaklaşımı.

“Yine bir göçmen dramı; 400 kişi Akdeniz’i katetmeye çalışırken hayatını kaybetti.” Olay mahalline gönderilmiş bir muhabirin olmaması, ayrıntıya bile hiç inilmeden, haberin televizyonda yalnızca bu kadar verilmesi rahatsız ediyor Fabien Toulmé’yi. Daha
da kötüsü, kendisi de benzer bir ruh hâlinde. “Uçak yolculuğu için hissettiğim şefkati hissetmiyordum. Göçmenlerin deniz kazalarının sürekli yinelenmesi miydi bizi korkunçluğa alıştıran? Benim tezim şu: Bu iki olayın algılanmasındaki fark, insanın kendini özdeşleştirmesinden ve yakınlık duyma meselesinden kaynaklanıyor.” İşte o gün alınan kararla kesişiyor Hakim ile Toulmé’nin yolları ve o gün alınan kararın sonucu olarak ortaya çıkıyor elimizde tuttuğumuz bu grafik roman. O insanlarla tanışmak, onları tanımak ve tanıtmak…

Hakim ve karısı Najmeh’le (tanık gizliliğini sağlamak için gerçek isimleri kullanılmamış) Fransa’da bir araya geliyor Fabien Toulmé. Hakim’in başından geçenleri anlatmaya başlamasıyla bizler de Hakim’in hikâyesine adım atıyoruz. 9 çocuklu bir ailenin en büyüğü olarak Şam’ın güneyindeki bir banliyöde büyümüş Hakim. Çocukluğu ve ergenliği, okulun yanı sıra babasının fidanlığında geçmiş. O kadar benimsiyor ki, sonrasında kendi fidanlığını açıyor Hakim ve bahçıvan oluyor. Her şey yolunda; işler iyi gidiyor, araba alıyor, aile kurmak istiyor, yeni bir eve taşınmak üzere… Ama 2011 yılıyla birlikte başlıyor olaylar. Aslında her defasında yeni “şartlara” uyum sağlamaya çalışıyor Hakim ve ailesi, ama her defasında daha da kötüye gidiyor. Aile evini terk etmek zorunda kalıyorlar, hatta Hakim, başına gelenlerden dolayı ailesini de terk etmek zorunda kalıyor. Ve böylece Hakim’in yolculuğu başlıyor; daha doğrusu oradan oraya savrulmaları… Her an tekrar geri dönebileceği uzaklaşmaları tercih ediyor Hakim, mesela Şam’a sadece iki saatlik uzaklıktaki Beyrut’a, bir arkadaşının yanına taşınıyor öncelikle. Ancak hayat şartları hep daha ötelere itekliyor onu; önce birkaç kilometre derken, aradaki mesafe açılıyor ve giderek kapanması zorlaşan bir mesafeye dönüşüyor…

Suriye’deki savaş nedeniyle işi, ailesi, arkadaşları dâhil, sahip olduğu her şeyi geride bırakmak zorunda kalan bir adamın gerçek hikâyesini üç ciltte anlatıyor Hakim’in Yolculuğu. Henüz, serinin ilk cildini tutuyoruz elimizde. Hakim’i en son Antalya’da bıraktık, İstanbul’a doğru harekete geçmek üzereydi… Kitabın arka kapağındaki haritadan da anlaşılacağı gibi, İstanbul’dan Ege’ye, oradan bir ada üzerinden Yunanistan’a ulaşacak Hakim; Balkanları kat ederek Avusturya ve İsviçre’yi geçerek Fransa’ya varacak. Güzergâhı bu şekilde biliyoruz belki ama Hakim’in neler yaşadığını değil. Umarız, serinin diğer iki cildini de Türkçede kısa süre içerisinde okuma imkânı bulabiliriz. Böylelikle hemen yanı başımızdaki hayat hikâyelerine biraz daha içeriden bakabiliriz belki. Hakim’in de dile getirdiği gibi, “her insan bir gün ‘mülteci’ olabilir. Bunun benim başıma geleceği aklımdan bile geçmezdi.”

Grafik romanların, belgesel anlatılara ne kadar yatkın bir tür olduğunun bir başka başarılı örneği Hakim’in Yolculuğu. Ancak bu anlamda türe bir yenilik katmaya girişmemiş Fabien Toulmé; hikâyeyi anlatmayı, aslında gayet anlaşılır bir nedenle, yeterli bulmuş.

Hakim’in Yolculuğu 1
Suriye’den Türkiye’ye
Fabien Toulmé
Türkçeleştiren: Damla Kellecioğlu
Editör: Ayşegül Utku Günaydın
Desen Yayınları, 272 sayfa

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Show More