İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Hepimiz yıldız tozuyuz

Douglas Adams’ın Otostopçu’nun Galaksi Rehberi serisinde hayat, evren ve diğer her şeye dair nihai sorunun cevabı 42’dir. Dünya gezegeni ise bu cevabın ait olduğu soruyu bulmak için inşa edilen bir bilgisayardır sadece.

Yazan: Sanem Erdem

Birazdan tanıtacağım eser kurgu olmayan bir bilim kitabı; ancak Britanya çıkışlı oluşu, mizahi üslubu ve “acaba bilinçli bir seçim mi,” diye merak ettiğim 42 liralık fiyat etiketi nedeniyle Otostopçu’yu anmadan edemedim. Ayrıca ikisinde de olaylar evrende geçiyor.
Dara Ó Briain’ın matematik ve fizik eğitimini komedyenliği ile harmanlayarak kaleme aldığı Sen ve Evren: Uzay Yolcusu Kalmasın!, gökyüzü ve ötesi hakkında çocuklara yönelik kısa ve eğlenceli bir giriş özelliği taşıyor. Bizi, “Uzaya mı gitmek istiyorsunuz?” sorusuyla karşılayan yazar; havasız, kütle çekimsiz bir ortamda insan bedeninin düşeceği hâllere değinip, bunca zahmete değer mi diye sorarak uzay yolculuğu yapmanın iyi ve kötü yanlarıyla nasıl bir şey olduğuna dair genel bir resim çiziyor ve bizleri ileriki bölümlere hazırlıyor.
“Nereye kadar gittik?” sorusunun cevaplandığı ikinci bölümde insanın, daha doğrusu insanlı araçların en fazla Ay’a kadar gidebildiğini ve bunun uzay ölçülerine göre köşedeki bakkala gitmeye benzediğini öğreniyoruz, zira uzay yolculuğu yapmak çok tehlikeli olduğu kadar çok da pahalı. Yazar, bunun nedenlerini kütle çekim kuvvetini manyetizma ile kıyaslayarak açıklamaya başlıyor. (Dünya’nın üzerindeki cisimleri kendine çekme gücü söz konusu olduğunda “yer çekimi” sözcüğüyle karşılanan “gravity” kavramının çeviride dikkatli manevralarla uygun yerlerde kullanıldığını da not düşmek istiyorum.) Daha sonra ise Dünya’nın sandığımız kadar özel olmadığını, sadece doğru bir noktada konumlanmış, sıradan bir gezegen olduğunu görüyoruz. Güneş’e ne çok uzak ne çok yakın olması nedeniyle bir atmosfere ve suya sahip, yaşanabilir bir bölge bizim gezegen. Ardından ABD ve SSCB arasındaki soğuk savaşla başlayan uzay geçmişimizi öğreniyor ve uzay istasyonlarında astronotların nasıl yaşadığı hakkında bilgiler ediniyoruz; mesela çişlerinin vakumlanıp süzülerek içme suyu olarak kullanılması, kakaların ise poşetlenip Dünya’ya geri yollanması gibi.
İnsanların Ay’dan daha uzak mesafelere gidebilmesi çok fazla yakıt ve gıda gerektirdiği için uzaya robotlar ya da sondalar gönderiliyor. “Nereye kadar bir şeyler yolladık?” başlıklı bölüm, bu araçlar ve onlar sayesinde edindiğimiz bilgileri ele alıyor. Bu bölümde Güneş, Güneş Sistemi içindeki gezegenler ve gök cisimleri tek tek incelenirken, nasıl keşfedildiklerini ve isimlerinin mitoloji ile ilişkisini öğreniyoruz.
Yazar, “Ne kadar uzağı gördük?” sorusuna cevaben Voyager 1 ve 2 seferlerinden bahsediyor ve bunlar daha önce hiçbir uzay aracının gidemediği mesafelere ulaşmış olsa da seyahatlerinin Güneş sistemi ile sınırlı kaldığını, Samanyolu galaksisinin dışına çıkmak gibi bir ihtimalin şimdilik bulunmadığını belirtiyor ve buradan gökbilimin geçmişine, eski bilim insanlarının yaptığı keşiflere götürüyor bizi. Batlamyus’un Dünya merkezli evren modelinden Kopernik’in Güneş merkezli sistemine geçildiği; Kilise’nin yasakladığı bu fikirleri daha sonra Galileo’nun -yeni icat edilen teleskop sayesinde- kanıtladığı ama onun da ev hapsiyle cezalandırıldığı; bilimin sancılı tarihine minik bir bakış atıyoruz. Teleskoplar, bunlar sayesinde gözlemlenen takımyıldızlardan sonra, dâhil olduğumuz Güneş sistemini de içeren Samanyolu galaksisini de biraz dolaşıyor ve evrenin en gizemli, aynı anda en korkunç ve heyecan verici unsuru olan kara deliklere geliyoruz. Karadelikler çok büyük bir kütle çekim kuvvetine sahip olduğundan, kendilerine yaklaşan her şeyi içine çeker ve giren bir daha çıkamadığını, bu yüzden içeride neler olduğunu öğrenmenin (şimdilik) imkânı olmadığını öğreniyoruz. “Sadece hayal edebileceğimiz şeyler” bölümünde evrenin başlangıcı ve sonu ile ilgili en çok kabul gören kuramlardan, Einstein ve uzay-zaman kavramına, evrenin şeklinden karanlık maddeye kadar çeşitli teknik bilgiler edinip, son bölümde kısa ve ilginç bilgilerle inişe geçiyoruz.
Dan Brammal’ın mavi, gri ve siyah renkli çizimleri eşliğinde çocukları güldürerek bilgilendirmeyi amaçlayan Sen ve Evren; sohbet havasındaki dili, eğlenceli üslubu ve tabii ki Barış Emre Alkım’ın başarılı çevirisi ile meraklı çocuklar için birebir, ancak içerdiği bilgilerden yetişkinler de faydalanacaktır.

Sen ve Evren – Uzay Yolcusu Kalmasın!
Dara Ó Briain – Kate Davies
Resimleyen: Dan Bramall
Türkçeleştiren: Barış Emre Alkım
Editör: Seda Kostik
Domingo Yayınları, 288 sayfa

 

Show More