İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

“O duvar, duvarınız vız gelir bize vız!..”

Kanadalı sanatçı Jonathan Standing, evrensel sorunlara eğildiği ilk kitabı Duvarın İçinden’de, duvarların ardında yaşamak zorunda bırakılan çocukların dünyasına götürüyor bizleri.

Yazan: Gürer Mut

Duvarlarla çevreleniyor dünyamız, sınırlara hapsediliyor. Etrafımızda birçok düşmanlarımız olduğundan bahsediyor büyükler! Bu duvarları inşa etmemiş olsalar, güvenle yaşayamayacağımızı ve mutlu olmayacağımızı söylüyorlar… “Düşmanlar her yerde” histerisiyle yaşıyoruz. Özgürlüğümüzün düşmanı “demir perdeyi” yıkmakla övünenler, sayısız duvarlar ördüler dünyamıza.
Marvel evreni başta olmak üzere pek çok TV ve bilgisayar oyunun tasarımcılarından olan Kanadalı sanatçı Jonathan Standing’in evrensel sorunlara eğildiği ilk kitabı Duvarın İçinden, Hayalkurdu Yayınları tarafından yayımlandı. Standing, duvarların ardında yaşamak zorunda bırakılan çocukların dünyasına götürüyor bizleri. Düşmanlığı değil dostluğu, demagojiyi değil hoşgörüyü merkeze alan, yalnız ve mutsuz bir çocukla karşı karşıya geliyoruz. Duvarın ardındaki “düşmana” duyulan nefret ikliminde büyüyen, fakat kirlenmeyen ve insani duyguları körelmemiş bir çocuğun adımlarını takip ediyoruz.
Kitabımız “Duvar Bakanlığı”nın (Ne manidar bir adlandırma!) bildirisiyle başlıyor. “En büyük başarımız olan duvar, güvenliği sağlamakta ve huzuru korumaktadır,” deniyor bildiride ve devam ediyor: “Duvar, bizi diğer tarafta yaşayan istenmeyen kişilerden ayırarak, uygar bir gelecek için bize umut vermektedir.” Aslında bildirinin dili, bugünün dünyasında pek çok liderin belagatinde yer alıyor. Son cümlesi ise her şeyi özetler nitelikte: “Duvar’a tırmanmaya veya zarar vermeye yönelik herhangi bir girişim, vatana ihanet olarak kabul edilecektir.” Bu satırları okuduğumda aniden 2016 yılında The Guardian’da yayımlanan bir haberi anımsadım. Ortadoğu’da bulunan bir ülke lideri şöyle bir açıklama yapmıştı: “Bütün ülkeyi duvarlarla çevrelemek istiyorum. Bu duvarın amacı ülkeyi vahşi yaratıklardan korumak!” Daha sonra, benzer bir yorum iki yıl önce okyanusun diğer tarafındaki ülkenin başkanından gelmişti: “Sınırlarımıza ördüğümüz bu duvar, hukuk devleti adına büyük bir zafer!” O nedenledir ki, Standing’in resmettiği dünya, günümüzün toplumsal krizlerinin bir yansımasıdır.

Standing, umut vaat ediyor insanlığa…
Duvar bir tür bilinmezlik; insanın ufkunu, hayal dünyasını ve umutlarını sınırlayan bir engel. Birbirinden soyutlanmış iki toplumu sayfalarına taşıyor yazar. Karakterlerin söyleyecek sözü yok. Bu histeride, kelimeler ölmüş âdeta. Sadece, Duvar Bakanlığı’nın “Duvar”a ve ardındaki “düşmana” ilişkin yazdığı bildiriler var. Duvar Bakanlığı’nın propaganda metinleri her yerde… Etrafta ise kendi sıkışmışlığını ve çaresizliğini göremeyen bir güruh dolanıyor.
Sarı benizli bir çocuk yürüyor umarsız, kederli ve bitkin. Ansızın duvarın üzerinde bir oyuk beliriyor; karşısında kendisine bakan mavi benizli bir çocukla karşılaşıyor. Tüm hamasi nutuklar, düşmanlaştırma, nefret o saniye silinip gidiyor. Bu sözsüz anlaşmanın içinde pek çok anlam, duygu var. Standing, umut vaat ediyor insanlığa… İnsanların sevgiye ve dostluğa olan özleminin daha ağır basacağını gösteriyor. Bu duygular, gri bir dünyanın içinde yeşeriyor; su çatlağını buluyor. Sevgi kolay kolay yok edilebilir mi? Yok edilemiyor. Birbirine hasretlik çeken insan, karşı karşıya geldiği o ilk anda atılan nutukları bir kenara itiyor.

Düşmanlıkla büyütülen duvarlar, sevgi karşısında ayakta kalamaz!
Kocaman duvarlar, yıkılmaz ve aşılmaz denen engeller de yıkılıyor elbette… Şairin de dediği gibi: “O duvar/ o duvarınız/ vız gelir bize vız!” Umutsuzlukla, savaşla, düşmanlıkla büyütülen duvarlar, özlemin ve sevginin karşısında ayakta kalamıyor.
Peki, duvar nasıl yıkılacak; nasıl aşılacak? Standing, bir duvarı yıkacak olan şeyin “irade” olduğunu anlatıyor okuyucusuna. Deneyen, başarısız olan ve bir kez daha deneyip bir kez daha başarısız olan çocuğun çabasıyla baş başa bırakıyor bizleri. Ve belki de en önemlisi, bütün bunları en mutsuz ve yalnız olduğunu düşündüğü anda yapıyor olması. Umudun tükendiği bu zaman zarfında dahi, duvarın ardına ulaşma azmi bu… Hiçbir şey hayal gücünüze ket vuramıyor ve yine hiçbir bir şey dosta olan özlemin önüne geçemiyor.
Duvarların da bir ölüm günü var! Kimisi sessiz çürüyerek, kimisi ise büyük bir gürültüyle devriliyor. Standing’in çalışması, dayatmalara ve sevgisizliğe karşı sevginin tarafında kazanılan bir zafer. Yaşadığımız dönemi kâbusa çevirenlere karşı bir haykırış. Bu bir anlamda, “Duvarlar değil, köprüler inşa edin!” haykırışı…

Duvarın İçinden
Jonathan Standing
Türkçeleştiren: Ayşe Çevik
Hayalkurdu Yayıncılık, 32 sayfa

 

Show More