İyi Kitap

Çocuk ve Gençlik Kitapları Dergisi

Vazifeşinas Robot Eric

Kaçak Robot, kayıplarımızla ilgili bir roman. Fakat Cottrell-Boyce kayıplarımızın yasını tutmak yerine mevcut koşullarda nelerin yeniden inşa edilebileceğine odaklanmış.

Yazan: Gökhan Yavuz Demir

Kocabaş bahçede olduğu için haberdar değil ama bizim evdeki yegâne robot olan süpürgeden, Toprak fena hâlde kuşkulanıyor. İlk zamanlarki gibi hâlâ ona havlamasa da yattığı köşesinden gözlerini bir an için bile robot süpürgeden ayırmıyor. Robotların dünyayı ele geçireceğinden korkuyor olmasa dahi, bizim süpürge robotun evi ele geçirme ihtimaline karşı kendisi daima tetikte. Kim bilir, belki de robot istilasına dair korku sadece insanlara mahsus değildir. Yine de bizim robot süpürgeyi Toprak’ın gözünün hiç tutmadığı kesin.

Anlamış olabileceğiniz üzere geçtiğimiz günlerde fasılalarla da olsa Frank Cottrell-Boyce’un yazdığı, Steven Lenton’ın resimlediği ve İpek Güneş Çıgay’ın Türkçeleştirdiği Kaçak Robot’u okudum. Peşinen söylemeliyim ki robot ile insan ilişkisine dair klişeleşmiş fobilerimizle alttan alta dalgasını geçen ve sürprizlerle bezeli bu romanı keyifle ve merakla okudum.

Kaçak Robot, kayıplarımızla ilgili bir roman. Fakat Cottrell-Boyce kayıplarımızın yasını tutmak yerine mevcut koşullarda nelerin yeniden inşa edilebileceğine odaklanmış. Bunun için önerdiği formül de bütün zorluklara, önyargılara ve korkulara rağmen dostluğun ve sevginin tesis ettiği güven. Belki de bütün romanın ana fikri karşılıklı güven duygusunun sağaltıcı gücüne dayanıyor.

Bütün olup biteni hikâyenin kahramanlarından Alfie’nin ağzından öğreniyoruz. Anlatıcımız Alfie hatırlayamadığı bir kazada sağ elini kaybetmiş ve onun yerine son teknoloji harikası (ki ileride adı “Solcuk” olacak) bir protez el kullanan bir çocuk. Her şey onun okuldan ve Uzuv Lab’dan (yani Uzuv Laboratuvarı’ndan) kaçıp havaalanında vakit geçirmesiyle başlıyor. Olayların gelişimi Alfie’ye kendisine benzer bir dost edindiriyor. Bu dost, bir robot olan Eric’ten başkası değil. Eric de Alfie gibi kayıpları olan birisi. Tek farkla ki onun kayıpları daha büyük. Görünürde bir adet sol bacak. Fakat dahası da var. Programlandığı için mutlaka yerine getirmesi gereken mühim bir vazifenin yokluğu. Bu nedenle Eric’in kafası bir hayli karışık. Yerine getireceği bir vazifeden mahrum kalmış bir robot için aslında hayatın amacı da yitirilmiş demek.
İşte bu iki eksik ve hafızası bulanık dost, muhteşem bir maceraya atılıyorlar. Eric her şeyi düz, lâfzi ve somut anlamıyla anladığı için sürekli Alfie’ye sorun çıkarıyor; asla kast edileni değil, ısrarla söyleneni anlıyor. Fakat bütün bu yanlış anlamalardan kaynaklanan sorunlara rağmen Alfie, Eric’ten vazgeçmiyor. İnsanların korktukları için yok etmek istedikleri bu robotun aslında çok masum ve iyi niyetli olduğuna bir tek o inanıyor. Bunun için de Eric’e yardım edebilmek amacıyla her türlü zorluğa göğüs geriyor.

Aslında bütün bir kitap boyunca Cottrell-Boyce, biz okurlarına hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını, bütün o dış görünüşün aldatıcı olabileceğini, her şeyin ilk göründüğünden daha derin bir anlamının olduğunu ve bunun için sabırla yüzeyde görünenin altında yatan asıl özü görmeye çalışmak gerektiğini anlatıyor. Ama bunu iyi edebiyatın ne olduğunu asla unutmadan ve bize öncelikle bir hikâye anlatması gerektiğini hiç aklından çıkarmadan yapıyor. Bu nedenle robot Eric’ten, tek elini kaybetmiş bir çocuktan ve onun protezinden korkan insanların -hatta Alfie’nin ve Shatila’nın da birbirleri hakkındaki- önyargılarının aslında ne kadar yanlış ve altı boş olduğunu bize heyecanlı bir hikâyenin içinde anlatıyor.
Edebiyat faydalı bir faaliyet olmayı değil de ancak kendisi olup keyif veren bir aktivite olduğunda faydalı olmayı başarabilir. Faydalı bir faaliyet olmayı her hedeflediğinde hem keyif verici olmaktan çıkar hem de edebiyat. Nasihat etmeye ve bize doğruları ve yanlışları dikte etmeye başladığında artık edebiyattan çok propaganda veya pedagojidir. Bu söylediklerim bilhassa çocuk edebiyatında daha da geçerli. Okuduğumuz çoğu kitabın sıkıcı olmasının asıl nedeni budur. Bazı yazarlar bazen asıl vazifelerini unutur ve bir hikâye anlatmak yerine nasihat etmeye başlarlar. Çok şükür ki Cottrell-Boyce hikâyesini unutmayan bir yazar.

Neticede Alfie ve Eric’in dostluğu, bize yoksunluklarımızdan ve kayıplarımızdan, hayatımıza yeni bir amaç kazandırabilecek kadar yeni başlangıçlar yapabileceğimizi öğretiyor. Yeter ki önyargılarımızı bir tarafa bırakıp kendimize ve çevremize yeni bir gözle bakmayı becerelim. Eric gibi vazifeşinas bir robot ile Alfie gibi her şeye rağmen ondan vazgeçmeyen bir dost bunu yapabildilerse, belki bizim Toprak da robot süpürgeye bir şans verebilir; kim bilir…

Kaçak Robot
Frank Cottrell-Boyce
Resimleyen: Steven Lenton
Türkçeleştiren: İpek Güneş Çıgay
Editör: Ümit Mutlu
Tudem Yayınları, 248 sayfa
Show More